Ali BAYRAMOĞLU
Nazlı Ilıcak, son yazılarından birisinde şöyle diyor.
“Ali Bayramoğlu, ciddi bir entelektüel. Ama maalesef, 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonundan sonra hatalı bir duruş sergiledi. Konuları yeterince sorgulamadı; iktidar ne derse ona inandı. Sümeyye Erdoğan'a suikast iddiasında, belge diye sunulan yazılar, adeta 'ben sahteyim' diye bağırıyordu. Bir algı operasyonundan ibaretti. Şimdi yalan ortaya çıktı ya, herkes Twitter'da, Bayramoğlu'nun AHaber'deki o fotoğrafını paylaşıyor. Fotoğraftaki altyazı şöyle: 'Bayramoğlu: Sümeyye Erdoğan'a suikast iddiaları çok ciddi iddialar.' Özeleştiri yapma zamanı gelmedi mi?”
Ilıcak sanırım biraz hızlı, kestirme ve haksız hüküm vermiş…
Ama eleştirilerini ve sorusunu vesile yapalım…
İnsan elbet yanılır.
Bu, karmaşık, kendisine has gelenekleri demokrasi kurallarına galebe çalan, toplulukçu, faydacı, güç savaşlarının ve suistimallerinin egemen olduğu ülkede, bir gözlemcinin hiç yanılmayacağını kim söyleyebilir?
Özellikle bu konularda yanıldım mı?
Elbette…
Ancak yanılgım Nazlı Ilıcak'ın sandığı konularda olmadı…
2008'de başlayan Ergenekon ve onu takip eden adli süreçleri ortaya atılan deliller, tutuklanan kişiler, iddialar itibariyle anlamlı buldum, destekledim, önemsedim. Savunma hakkı, soruşturmanın gizliliği, tutuklama yetkisinin kötü kullanımı gibi kimi ihlalleri yanlış bulmakla birlikte, dosyaların özünü daha çok önemsedim. Zekeriya Öz'le ilgili destek ve övgü yazıları yazdım. Aşırılıklarınavrağmen yaptıklarını demokrasi açısından cesur ve olumlu buldum. Temizlik ve sivilleşme çabalarını, “yol açan siyasi irade” ile “yolu açılan savcı ve hakimlerin yeni adli refleksleri” çerçevesinde ele aldım.
Bugün geriye dönüp baktığımda bu dosyalara zaman zaman tek boyutlu yaklaştığımı anlıyorum. Kimi açılardan haklı olduğumu, kimi konularda ise yanıldığımı düşüyorum. Yol açan siyasi irade ile yolu açılan savcı ve hakimlerin yeni adli refleksleri tespiti bir ölçüde hala geçerlidir. Bu süreçlerinin pek çoğunun hala öz olarak doğru olduğunu kanatimdeyim.
Peki yanılgım neredeydi?
Bu sürecin Gülen cemaati tarafından yönetildiğini, tasfiye ve güç oluşturma istikametinde kullanıldığını, başkalarına göre belki erken ama olması gerekene göre geç gördüm.
Geç kaldığımı, hata yaptığımı düşüyorsam kendimi doğrulamaya kalkmam. Nitekim, o günlerde benim gibi düşünüp yazan kimilerinin daha sonra yaptığı gibi, “TSK-AK Parti el ele verdi, darbeciler dışarı çıkarıldı, biz haklıydık, haklıyız” gibi saçmalıklara kapılmadım.
O günlerde muhtıralar veriliyor, parti kapama davaları açılıyordu, asker siyasi iktidarı hedef alan açıklamalar yapıyordu, Nokta ve Taraf Gazetelerini basma girişiminde buluyordu, bu ortamda o tavır doğruydu diyerek de işin hatalı ya da eksik boyutunu geçiştirmeye kalkmadım. Tersine yanılgıyı farkettiğim yerde durdum, bir uçtan diğer uca savrulmadan, yanlış ve doğruyu bir arada tespit etmeye çalışarak ilkeleri gördüğüme işaret ettim.
Ergenekon süreci 2008'te başladı. Benim şüphelerim ise 2009 ortalarında…
2010'dan Hanefi Avcı'nın tutuklanmasından itibaren şüphelerim iyice arttı. Şık-Şener meselesiyle şüphem doruğa çıktı. Yoğunlaştığım konu bu oldu. Araştırdım. Takip ettim. Görüştüm. Görüştüğüm her görevli, okuduğum her dosya, her iddianame, elime geçen her fezleke, gözlediğim ilişkiler ağı, “cemaatin gazete-gazeteci-öğretim üyesi-tetikçi” ağının işleyiş tarzı, 2011 sonuna doğru bu konuda iyice fikrimi pekiştirdi. Röportajlar verdim, yazılar kaleme aldım, uyarılarda bulundum.
Nazlı Hanım'ın sandığı gibi siyasi iktidarın ya da başka bir iktidar odağının etkisinde kalmadım. Tersine bu konuları ilk yazdığım günlerde cemaaten tehdit ve karalama, siyasi iktidar ve çevresinden tepki gördüm. Bu endişelerimi gazeteci soruları halinde başbakana yönelttiğim zaman yanıt alamadım.
Sonra kavga başladı. MİT müsteşarı hamlesi ve iktidarın karşı tedbirleri gündeme geldi. Ve en nihayet iş 17-25 Aralık'a dayandı. 17-25 Aralık elbette içi boş bir hamle değildi. Üzerine gidilmesi gerektiğini pek çok kez söylediğim yolsuzluk dosyalarını içeriyordu. Ancak yapılış şekli, meşru olmayan yöntemleri, devlet içi cemaat unsurlarının siyasi seferberliği açısından bu girişimin darbe boyutu tartışılmaz şekilde öndeydi. Cemaat büründüğü yargıç, savcı, polis kisvesiyle hukuk devleti için büyük bir tehlikeyi ifade ediyordu.
Bunu bir gün Nazlı Hanım da görecek…
Bu arada cemaatle mücadelede kullanılan yöntemler hukuk devleti sınırlarını aştı, cemaatin kullandığı tarza benzedi. Sümeyye Erdoğan meselesi örneklerden bir örnektir.
Nazlı Hanım, tweeter'daki bir görüntüye işaret ederek beni eleştiriyor, öz eleştiri istiyor, bunu yanılmama örnek olarak gösteriyor. Tweeter'ı referans almak doğru yol değil Nitekim o görüntü, konuşmamın ilk kısmının stüdyodaki görevli tarafından özetlenmiş halini içeriyor. Evet, iddiaların cumhurbaşkanı kızına yönelik olduğu oranda ciddi olduğunu söyledim. Ama bunları ikna edici bulmadığımı da ekledim. Hatta cemaat hücümcuları Opçin, Yılmaz gibiler bunu kullanmaya başlayınca, ertesi gün 20 Şubat'ta bir tweet çektim.
Nazlı Hanım bu konuda bana işaret ederken başka bir algı operasyonuna alet olduğunun bilmem farkında mı?
İnsanlarla ilgili yazdığınız her satıra dikkat etmek ana meseleniz olmalı…
Suçlamalar keskin inançlardan yola çıkıp, karşılıksız kalmamalı?.
Peki ya gerçek?
Hükmü zaman verecek…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025