Ali BAYRAMOĞLU
Önce 16 asker, ardından 12 polis bombalı eylemlerde hayatını kaybetti. İki aydır hemen her gün en az iki üç şehit haberine uyanıyoruz. Dağda, ovada ölen PKK'ların sayısı belli değil. Cumhurbaşkanı 2000 sayısını telaffuz ediyor, Sadece Dağlıca saldırısı sonrası 74 PKK'lının Özel Hareket tarafından öldürüldüğü söyleniyor.
Savaşlarda da ancak bu kadarı oluyor.
Bu, bizde ülkenin içinde, bu kez dağlarında da değil, şehirlerinde, kasabalarında, beldelerinde yaşanıyor.
Kim ne derse desin, tüm çıplaklığıyla ortada, bu ölümler, bu savaş sorunu sadece azdırıyor.
Nitekim giderek artan kaygı ve herkesin kendisine sorduğu soru şu: Bu ne zaman ve nasıl bitecek, nasıl dinecek? Her ölüm, her şehit haberi öfkeyi, çatışmayı alevlerken araya kim girecek?
Suruç olayından bu yana çatışmanın ilerlememesi, sönmesi, durulması, bir tür diyalogun başlaması sadece bir beklenti değil, kuvvetli bir umuttu. Ne var ki her geçen gün terör eylemleri arttı, saldırılar çoğaldı, fatura kabardı.
Devlet, iktidar, çözüm sürecine nokta koyar, siyaseti rafa kaldırır, tekrar asayiş devrini başlatırken, bu noktaya gelineceğini, gelinebileceğini nasıl öngöremedi? Şu aşamada bugüne kadar yapılan tartışmaları sürdürmenin, PKK'yı sorumlu ilan ederek ya da devleti hedefe koyarak, siyasi açıklamalara, köşe yazılarına “o başlattı, bu başlattı, “o haklı, bu haklı”, “onun yüzünden, bunun yüzünden” diyerek başlamanın hiç bir karşılığı yok.
Siyaset, tümüyle haklı da olsanız, söyledikleriniz her yönüyle mantıklı bile olsa, en zor anlara mazeret, açıklama, doğrulama üretmekten ibaret değildir. Tarihe tanıklık yapmak hiç değildir. Siyaset, kritik anlarda sorunlara, siyasal, toplumsal patlamaların önünü alacak, dengeyi ve düzeni bozacak durumlara engel olacak bir şekilde, diyalog kurarak, taviz vererek, risk alarak çözüm bulmaktır.
Siyasi iktidarın izlediği “güç siyaseti”nin gerekçesi ne olursa olsun, ister çözüm sürecine yeni bir şekil vermek, ister had bildirerek elini güçlendirmek, ister alana hakim olmak, sonuç vermesi mümkün olmadığı gibi, şiddet yolu, ülkeyi tehlikeli, gelişmeleri kontrolü zor bir noktaya sürüklüyor. Kazanılması iki taraf için de mümkün olmayan bir savaşı bitirmek, bunun kabul edilir yollarını bulmak, önümüzdeki tek yoldur. Bu yolda tek cihaz da siyasettir.
Bu dün de böyleydi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak.
Diğer taraftan bugün geldiğimiz noktada, özellikle çözüm süreci deneyiminden sonra, örgütün izlediği savaş siyaseti, zorla özerklik koparma girişimi, devlete şiddetle boyun eğdirme stratejisi de hem kendisine hem ötekine zarar veren, böyle olduğu için aptalca ve ölümcül bir kavga mantığı dışında hiç bir şey ifade etmemektedir. Kazanılması mümkün olmayan bir kavga, dozu arttıkça insanın, insanların, toplulukların, doğanın, demokrasinin çürümesine, önce Güneydoğu'dan sonra ülkeden tamamen sürülmesine yol açacak bir kavga...
Temmuz ayı başında Kadir İnanır'ın girişimiyle Akil İnsanlar heyetlerinde yer almış bir grup ortak bir çağrı yapmıştık.
“Bugün geldiğimiz noktada ne yazık ki Çözüm Süreci ölümcül bir kopuş yaşamaktadır. Silah ve şiddet perdesi yeniden açılmış, savaş kapımıza tekrar gelmiştir. Vicdani ve demokratik sorumluluk içinde kamuoyu önünde medyaya, taraflara, yetkililere ve sorumlulara şu çağrıyı yapıyoruz: Derhal silahlar susmalı, mutlak çatışmasızlık haline dönülmelidir. Meydan okuyucu, ayrımcı ve suçlayıcı tahkir dilinden uzak durulmalıdır. Basından kanaat önderlerine, siyasi iktidardan muhalefet partilerine kadar her anlamda ve istikamette demokratik ve siyasi alanı daraltacak, siyasetin hareket alanını boğacak tüm önerilerden kaçınılmalıdır. Kopan çözüm çabalarına geri dönmek için diyalog ortamı oluşturulmalı ve diyalog kurulmalıdır...”
Keşke olsabilseydi...
Hala olabilir...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025