Ali Türer
Bu 1 Mayıs’ta İstanbul’da yaşananları nasıl yorumlamalıyız? “Demokratikleşme”, “sosyal barış” üzerine “süreç” başlatanların sendikalara yönelik ortaya koydukları bu tahammülsüzlüğün, kaba gücün anlamı nedir? Neden sendikaların geçmiş deneyimlerine sahip çıkmalarından, anılarını canlı tutma çabalarından, hak arama mücadelesinde el ele vermelerinden bu kadar rahatsız oluyorlar. Sendikaların Taksim takıntısının sendikal ruhu, mücadele ruhunu, yaşanmışlıkları diri tutmak istemeleri bakımından bir anlamı var, bunu anlıyoruz. Peki AKP hükümetinin sendikalara karşı, gençlere karşı bu takıntısının, bu hoş görüsüzlüğünün, bu katı tutumunun anlamı ne? Neden Kadıköy’de TKP’nin kutlamalarından rahatsız olmazken, işçilerin Taksime ulaşmasını engellemek için köprüleri kaldırdılar, yolları kestiler, DİSK binasını abluka altına aldılar?
Galiba sorunun cevabı, ülkeyi yönetenlerin sosyal devletten ne anladıklarında ve bu anlayışlarına tehdit olarak neyi görüp neyi görmediklerinde gizli! AKP yöneticilerinin sosyal devletten anladıkları, “kul hakkını” gözetmekle, iş adamlarının İslami duyarlılık gereği çalışanlarının ihtiyaçlarına duyarlı olmalarını, vicdan sahibi olmalarını sağlamakla sınırlı gözüküyor. Örgütlü sivil toplum, hak arayan güçlü sendikalar, hak arama mücadelesi, bunlar bizi yönetenlere oldukça itici gelen kavramlar.
İstanbul 1 Mayıs olaylarında kafatası çatlayan kızımız için vali açıklama yapıyor: “O marjinal örgüt üyesi, biz de kaydı var”. Bunu öğrenince rahatlamamız gerekiyor anlaşılan. Mademki örgüt üyesi, öyle ise kafasını kırmak lazım, galiba böyle düşünmemizi istiyor Sayın İstanbul valisi.
Hak-İş’in hakemli dergisi, Emek ve Toplum’un ilk sayısında “Küreselleşme Sürecinin Türkiye’de Çalışanların Örgütlenmesinde Ortaya Çıkardığı Belli Başlı Sorunlar Üzerinde Bir İnceleme” başlığı altında bir makalem yayınlandı. Makalemin “Sonuç ve Öneriler” kısmını sizinle paylaşmamın 1 Mayısta yaşanan olayları anlamamıza ışık tutacağını düşünüyorum.
“Ülkemizde sendikal hareketin günümüzde yaşadığı belli başlı sorunların temelinde, Osmanlı-Türk Modernleşme döneminin kendine özgü bir biçimde gelişmesi nedeniyle işçilerin-emekçilerin temel haklar doğrultusunda verdikleri mücadelede örgütsel birlikteliği henüz sağlayamamış olmaları ve bu nedenle de kazanımlarının güvence altında olmaması yatmaktadır. Soğuk savaş döneminin sona erdiği 1990’lardan itibaren postmodern anlayışın gelişmesine bağlı olarak içine girilen küreselleşme süreci içinde üretimin yapısında ve iş yaşamında, sendikal yaşamda köklü değişiklikler ortaya çıkmıştır. Türkiye sendikal hareketi modernleşme sürecinin devlet odaklı merkeziyetçi gelenek içinde sürdürülmesinin yanı sıra küreselleşme koşullarından kaynaklanan ilave sorunlar ve saldırılarla da karşı karşıya kalmıştır. Küreselleşme süreci içinde etnik, dinsel mezhepsel, ideolojik aidiyet duygularındaki canlanma; işçilerin emekçilerin temel hak ve çıkarlar doğrultusunda bir araya gelmesini güçleştirirken; emekçileri bölme-yönetme politikalarını kolaylaştıran bir rol oynamaktadır.
Dünya’da ve Türkiye’de küreselleşme sürecinde yaşanan belli başlı değişikliler şöyle özetlenebilir.
1. Küreselleşme sürecinde, Taylorist, Fordist üretim mekanizmalarının yerini, Neo Fordist üretim mekanizmaları almış, kalite çemberi, müşteri memnuniyeti, toplam kalite yönetimi, yalın üretim, tam zamanında üretim gibi kavramlar, esnek çalışma, Part Taim çalışma, parça başı çalışma gibi yeni üretim modelleri ve teknikleri geliştirilmiştir.
2. Uluslar üstü tekellerin kontrolünde üretim büyük ölçüde bilgisayarlaşmış, bilgi üretimi ve dolaşımının kontrolü, ileri teknoloji kullanımı önem kazanmış, üretim nükleer enerji, gen teknolojisi, mikro teknoloji gibi alanlarda yoğunlaşmıştır.
3. Merkezdeki çekirdek üretim ile stratejik üretim alanlarını uluslar üstü tekeller elde tutmuşlar, daha az teknoloji gerektiren üretimi işgücünün ucuz olduğu ülkelere kaydırmışlar, vasıfsız emeğin kullanıldığı alanları taşeronlara devretmeye başlamışlardır. Üretimin ortadaki “çekirdek” konumundaki büyük şirketlerle, etraflarında halkalar oluşturan “uydu” konumundaki tedarikçi firma ağları biçiminde yeniden organize edilmiş, şirketlerin yapısı değişmiştir.
4. Taşeronlaşma, esnek üretim, parça süreli çalışma, parça başı çalışma, zamanında üretim, sıfır hata payıyla üretim (yalın üretim) gibi düzenlemeler sonucunda üretimde verimlik olağanüstü artarken, bunun işçilere yansıması hep olumsuz olmuştur. Ücretler düşük kalmış, işsizlik, sendikasızlaştırma hızla yaygınlaşmıştır. 1990’lardan itibaren hızlanan küreselleşme sürecinde kaybeden hep emekçiler olmuş; sosyal devlet, sendikal haklar, siyasal kazanımlarda sürekli gerileme görülmüştür.
5. Üretimin stratejik bölümünde yüksek vasıflı, ekip çalışmasına yatkın, gerektiğinde üretime müdahale edecek nitelikte vasıflı işçiler kullanılır ve bunlara yüksek ücret ödenirken; üretimin büyük bölümünde vasıfsız işçi kullanılmaktadır. Bu durum işçiler arası farklılaşmayı derinleştirmiş, ortak çıkarlar etrafında bir araya gelmeyi zorlaştırmış, işçilerin mücadele azimlerini olumsuz etkilemiştir.
6. Esnek üretim, parça süreli çalışma, parça başı çalışma gibi üretim teknikleri işçilerin arasında ırk, cinsiyet, inanç ayrımcılığının, etnik ayrımcılığın körüklenmesinde araç olarak kullanılmış ve kullanılmaktadır.
7. Kapitalizmin devlet güdümünde ve görece geç geliştiği Türkiye’nin küreselleşme süreci içinde işçi sınıfı birleşik, bağımsız siyasal bir hareket olarak ortaya çıkamamış; birlikte mücadele geleneği geliştirememiş; haklarını mücadele içinde elde edememiş ve güvence altına alamamıştır. O yüzden işçi sınıfının kazanımları hep pamuk ipliğine bağlı kalmış, hükümetlerin tasarrufuna bağlı kalmıştır.
8. Türkiye’de son otuz yılda sendikalı üye sayısı hızla düşmüştür. İşsizlik hızla yükselmiş, işçi kazalarında ölümler artmıştır. Kamu sektöründe geçici işçi, sözleşmeli işçi uygulamaları, özel sektörde taşeronlaştırma hızla yaygınlaşmıştır.
9. Türkiye’de kamu sektörü ayrı sendikalarda örgütlenmeye zorlanmıştır. Sendikal örgütlenmenin önünde %10 barajı gibi engeller devam etmektedir. Pek çok büyük işletme işçilerin sendikalaşmasını önlemek için hala büyük bir direnç içindedir. Kamu sektöründe grev, özel sektörde dayanışma grevi hala yasaktır. Sendikacılar üzerindeki baskılar ve tutuklamaklar sürmektedir.
10. Türkiye İLO sözleşmelerine uymadığı için kara listeye alınmıştır.
Küreselleşme sürecinde emekçiler aleyhine gelişen bütün bu olumsuzlukların, bir yönüyle de emeği ile yaşama tutunanların daha insanca yaşam yolunda daha etkili ekonomik ve siyasal mücadele içine girebilmeleri için koşulları bir anlamda olgunlaştırdığı söylenebilir. Ancak emekçiler bu koşulları değerlendirecek örgütsel deneyimden ve liderlikten yoksundurlar. Küreselleşme süreci içinde siyasi mücadelenin önemi her zamankinden daha fazla artmıştır. Her alana müdahale etmeyi kendinde meşru hak olarak gören merkeziyetçi, bürokratik devlet yapısı nedeniyle günlük ekonomik çıkarlar ve sendikal haklar için mücadele ile siyasi mücadele iç içe geçmektedir. O nedenle her türlü etnik, dini, ideolojik ve cinsel ayrımın ötesinde emekçilerin bağımsız ekonomik demokratik, sendikal ve siyasi taleplerinin belirlenmesi büyük önem taşımaktadır.
Sendikalar, mesleki eğitimin bölgelerin ihtiyaçları doğrultusunda ve bölgelerdeki mesleki aktörlerin katıldığı örgütsel yapılar içinde yeniden örgütlenmesinin savunucusu olmalıdırlar. Belgesi olmayanın iş yapamayacağı bir iş yaşamının taraftarı olmalıdırlar. İş yerlerinde işçi sağlığı için gerekli önlemlerin alınmasını, belli sayıda işçi çalıştıran işyerlerinin mesleki eğitime katkı vermesini, bünyelerinde kreş açmalarını ısrarla talep etmelidirler. İşçi eğitiminde, emeğin statüsünün yükselmesinde daha aktif rol üstlenmelidirler.
Çerçeve ulusal sözleşmeler ücretlerin, sosyal hakların alt sınırlarını belirlemelidir. Sendikalar İş kolu düzeyinde işkolunun özelliklerine bağlı olarak hak arama mücadelelerini serbestçe yürütebilmelidirler. İşçi haklarını ilgilendiren bu gibi temel konularda bütün sendikalar başta yetki barajı olmak üzere, kamu emekçilerinin ayrı sendikalarda örgütlenmesi gibi İLO standartlarına uymayan her türlü uygulamanın kaldırılması, hukuksuz işten atmaların, grev yasaklamalarının son bulması, her türlü sendikasızlaştırma girişimleri, İLO sözleşmelerinin iç hukuk kuralları haline getirilmesi için birlikte mücadele vermelidirler.
Emeği ile geçinenlerin, asgari ücretin insanca yaşamayı sağlayacak şekilde yükseltilmesi, ücret adaletinin sağlanması, haksız işten atmalara, sendikasızlaştırmaya, işçi ölümlerine karşı her türlü etnik, dinsel, ideolojik, cinsel ayrımı bir kenara iterek bir araya gelmelerinin önemi her geçen gün daha da artmaktadır. İşsizlik, yoksulluk, ücret adaletsizliği, keyfi işten atmalar, işçi ölümleri karşısında emekçiler hem ekonomik, hem de siyasi anlamda kendi kalıcı ve etkili örgütsel kanallarını (iş yeri temsilciliğini daha aktif kılmak, bölgelerde genç işçi, kadın işçileri için ortak örgütlenme fırsatları yaratmak gibi) oluşturmak durumundadırlar.”
Ülkeyi yönetenler işçilerin belleklerini diri tutma çabalarına, geçmiş deneyimlerine sahip çıkmalarına, bir araya gelip hak arama mücadelelerini yükseltmelerine, iş güvenliğine, sendikal güvenliğe sahip çıkmalarına karşı tahammülsüzler. Kendini “sol” olarak tanımlayan bazı partilerin işçilerin yaşadıkları sorunlarla ilgilenmekten çok, ülkeyi “böldürmemekle” ilgilenmelerinden de anlaşılan oldukça mutlular.
Sizce de kendine ülkenin siyasal yaşamında yer açmaya çalışan sol örgütlerin önceliği işçilerin hak arama mücadelelerine vermeleri, onlarla organik ilişki içinde olmaları, onlara önderlik etmeleri gerekmiyor mu? Ama önce işçilerin güvenini kazanmak lazım, değil mi? Başka nasıl “sol” olunur?
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024
26.03.2024
9.03.2024