Amberin ZAMAN
ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, ayağın tozuyla Müslüman dünyasını ayağa kaldıracak bir dizi karara imza attı. Nüfusları ağırlıklı Müslüman olan yedi ülkenin vatandaşlarına, ABD’ye girmemeleri için ceza niteliğinde kısıtlamalar getirdi. Bundan böyle Irak, İran, Libya, Somali, Suriye ve Yemen vatandaşları ABD’ye en az 90 gün boyunca giriş yapamayacak. Geçerli ABD vizeleri de olsa, ABD tarafından resmen mülteci olarak kabul edilseler de durum böyle.
ABD dışında AB üyesi ülke vatandaşlığı olanlar da listeye dahil. İlk başta ABD’de oturma ve çalışma hakkı sağlayan yeşil kart hamili olsalar da, yasaklı listede bulunan vatandaşların aynı uygulamaya tabi tutulacakları söylenmişti. Bugün Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü Reince Priebus yeşil kart sahiplerinin uygulamadan muaf olduklarını açıkladı. Ama ABD’de kıyamet koptu bile.
Dün her din, ırk ve kesimden binlerce ABD’li başta New York’taki JFK Havalimanı olmak üzere ülkenin çeşitli havalimanlarına akın etti. Gece boyunca “Nefrete hayır,” “Korkuya hayır,” “Mülteciler burada isteniyor” sloganları attılar.
Sadece Müslümanları değil, yasaklı ülkelerin tüm vatandaşları, dolayısıyla Yahudi ve Hristiyanlar da uygulamadan etkileniyor. İnfial karşısında ABD’de bir federal mahkeme, Trump’ın kararnamesini geçici süreyle askıya alarak, havalimanlarında gözaltına alınanların sınır dışı edilmesini yasakladı.
ABD Dışişleri Bakanlığı, CIA ve diğer devlet kurumlarında Trump yönetiminin aleni ırkçı ve İslamofobik yaklaşımına tepki gösteren memurlar bu politikanın vereceği zararlarını içeren bilgi notların basına şimdiden sızdırmaya başladı.
Hukuki açıdan tam bir kaosa ve IŞİD gibi terör örgütlerinin ekmeğine yağ süren Trump’ın bu icraatı bütün dünya medyasının birinci haberi olmaya devam ederken Türkiye’de pek ilgi görmüyor.
Bugünkü (29 Ocak) gazete manşetlerine baktım. Reina saldırısını dahi ABD’nin üstüne yıkan kalemler sus pus. İktidarın amiral gemisi Sabah ve ABD karşıtı başlıklarıyla nam salan Yeni Şafak’ın birinci sayfalarında Trump’ın Müslümanlara yaşattığı bu eziyete değinen tek bir satır dahi yazılmamış.
Kendi başarısızlıklarını, hukuksuzluklarını, yolsuzlukları hep ABD komplosu olarak halka yuttururken, bir ABD başkanı, yıllarca mülteci kamplarında sürünen garibanlara tam ABD’ye yerleşme hakkı kazanmışken suratlarına kapıları kapatıp, “Hadi defolun” deyince gıkları çıkmıyor. Oysa üç milyona yakın Suriyeliye kapılarını açmış bir Türkiye’nin Suriyeli mültecileri süresiz yasaklayan Trump’a söyleyecek pek çok sözü olmalı. Ama yok.
Bu suskunluk, herkesin anayasal güvence altında eşit sayılacağı “Batı standartlarında bir demokrasi getireceğiz” diye yola çıkan iktidarın ne gibi bir ahlaki ve siyasi aymazlığın içine saplandığının en net fotoğrafı.
Afganistan’da Çeçenistan da binlerce Müslüman sivili öldüren, Kırımı ilhak eden, Bosna’da, Suriye’de on binlerce sivilin katline imkan sağlayan Rusya baş müttefik. Dokuz Türk vatandaşının İsrailli komandolar tarafından öldürüldüğü Mavi Marmara dosyası kadük.
Bunların reel politik açısından doğru kararlar olabilir. Ama esas hüner bu gibi ağır lokmaları yutmayacak duruma kendini getirmemek. Köşeye sıkışmamak.
Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tepkisizliği ve beklenmedik “El Bab’dan öteye gitmemek lazım” çıkışı bu gibi potansiyel sıkışıklıkların önünü almak için mi?
Trump’ı eleştirmemek, eleştirilmesine izine vermemek, gözüne girmek, Türkiye’nin yanına çekmek için mi? Eğer hesap buysa şimdiden söyleyeyim: Bu hesaplar boş çıkabilir. Evet, Obama hakkında çıkan hakaretamiz manşetler Trump hakkında çıkarsa gün gelir dikkatini çeker ve Obama gibi susmaz. Twit atar, tepki verir. En hafifinden dolar Türk lirası karşısında daha da fırlar.
Ancak daha şimdiden belli ki dış dünyanın ne deyip demeyeceği Trump ve dar çevresinin hiç umurunda değil. Bunun hesabını yapsa zaten o kararnameyi imzalamazdı. Olası yansımalarını hesaplardı. Örneğin, yasaklılar listesinde bulunan Irak ABD’ye misilleme babında gayet rahat “Biz de bundan böyle Bağdat’taki elçiliğinizin güvenliğini sağlayan ABD vatandaşı özel koruma şirketi görevlilerine vize vermeyeceğiz artık” diyebilir.
Trump için varsa yoksa tabanı. Beyaz, az eğitimli, İslamofobik, ırkçı ve kısmen kökten dinci muhafazakar tabanı. Onlara oynuyor taleplerini kale alıyor. (Tam da bu yüzden 7 Ekim’den beri ‘FETÖ’cü’ olduğu bahanesiyle İzmir’de bir hapishanede tutulan Protestan rahip Andrew Brunson Türkiye’nin elinde her an patlayabilir.)
Trump karşıtlarını şeytanlaştırıyor. Eleştirel yaklaşan medyayı da yalancılıkla ve yancı olmakla suçluyor.
Bunlar Türkiye’de iktidarın özellikle Gezi’den beri başvurduğu yöntemler. Neticeleri ortada. Türkiye sadece hızla otoriterleşmiyor, aynı zamanda fakirleşiyor.
Eğer Trump karşısında frene basılmazsa aynı şeyler Amerika’nın da başına gelebilir. Aradaki fark şu: Amerikan halkı ülkesine medyasıyla, yargısıyla, kongresiyle, tüm demokratik araçlar ve kurumlarıyla sahip çıkabiliyor. Ancak Türkiye’de bunların hiç biri kök salamadı, salamadığı gibi sistematik biçimde yok ediliyor. Ve eğer referandumundan başkanlık diye yutturulan tek adam sistemine ‘Evet’ çıkarsa bu süreç daha da hızlanacak.
Ve mesele hepimiz gibi fani olan Erdoğan değil, mesele Türkiye’nin geleceği. Bunun böyle olduğunu anlatacak ne medya kaldı, ne aydın ne de muhalefet. Bu kapasite ve cesarete sahip olanlar ya yurt dışına kaçtı ya da içeri tıkıldı ya da korkudan susuyor. Geriye kalan tek umut Türkiye halkının sağduyusu. O da az bir şey değil.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2018
18.08.2018
31.07.2018
3.02.2018
24.06.2018
14.06.2018
3.02.2018
20.05.2018
1.02.2018
23.04.2018