Atilla Aytemur
AK Parti-MHP iktidar koalisyonunun ortak çalışmaları ve hızı, muhalefet partilerinde Afrin operasyonunun öne çıkardığı siyasal iklimden iktidar lehine pay çıkarmağa yönelik bir erken seçim hazırlığı olarak okunuyor.
Bunun son örneği olarak da, anayasa değişikliğine uyum çerçevesinde Meclise getirilen “Seçim İttifakı Yasa Tasarısı” gösteriliyor.
Yasa tasarısının içerdiği kimi maddelerin ise, TBMM’den geçip yasalaşması halinde seçim güvenliğini ciddi ölçüde tehlikeye sokacağı ve seçim sonuçlarının tamamen tartışmalı hale geleceği ileri sürülüyor.
Söz konusu tasarının tartışmalı maddelerini ele almadan, adım adım içine girmekte olduğumuz yeni siyasal rejimin seçimler konusunda önümüze getirdiği yeni duruma ilişkin birkaç noktayı değerlendirmek istiyorum.
İttifak ve koalisyon dönemi resmen başladı
Bilindiği gibi, 16 Nisan 2017’de yapılan Anayasa referandumu, memleketin siyasi ahvalini çok derinden değiştirdi.
Artık tek başına iktidara gelmek için koalisyonlara atıp tutmanın, gizli-açık ittifaklara sövüp saymanın beş paralık önemi kalmadı.
Partilerimiz koalisyonlardan koalisyon seçebilir; en olmadık ittifakları memlekete şahane bir şeymiş gibi pazarlayabilir
Cumhurbaşkanlığı (yani başkanlık) için yapılacak iki turlu seçim öyle yüzde 35-40’lık oylarla kazanılacak gibi olmadığından, döndük dolaştık, binbir türlü ittifaklar kurma, koalisyonlar oluşturma noktasına geldik.
Bir zamanların siyasette istikrar endişesi ve kriz çıkar korkusuyla resmen yasaklanan ittifak ve uzak durulan koalisyon, şimdi bir ilaç muamelesi görecek. İktidar partisi AK Parti ile MHP arasında, özellikle 16 Temmuz 2016’dan beri su sızmamasına bakılırsa, bunun zaten epeydir başlamış olduğunu dsöyleyebiliriz.
Telâşa gerek yok, çünkü bu da çok kötü bir durum değil.
İttifak ve koalisyon iyidir
Ayrıca, yeni siyasal rejimin (hiç olmazsa başkanlık seçiminden başkanlık seçimine) getirdiği veya getireceği ittifak ve koalisyon zarureti, belki toplumsal ve siyasal hayatımızın derinlerinde yatan fay kırıklarından kaynaklanan önemli sorunlarımız konusunda da olumlu sonuçlar doğurabilir.
Yıllardır kutuplaşma, çatışma ve ötekileştirmeden muzdarip bir ortamda debelenip duruyoruz. Ne devlet kurumları, ne de siyaset bu alanda ortaya anlamlı bir şey koyabiliyor. Sivil toplumun çabaları ise hayli yetersiz kalıyor.
Yeni siyasal rejimin esasen zorunlu kıldığı ittifakların ve koalisyonların, başlangıçta bu yönü öngörülmemiş olsa bile, çoğulcu bir demokrasiyi içine sindirme; farklı, aykırı ve küçük olanın da değerli olduğunu görme ve kabullenme; birbirini anlama ve meşruiyete değer verme; barış içinde, demokratik ve eşit koşullarda bir arada yaşama açısından toplumumuza çok şey katacağını umut edebiliriz.
“Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi halka anlatılırken artık koalisyon devri kapanacak” denmiş idi; “güçlü hükümetler kurulup siyasal istikrar sağlanacak” buyurulmuş idi... gibi mevzuları artık geçelim.
Hepsi geride kaldı.
Değil mi ki siyasal sistem olarak bütün güç ve yetkiyi cumhurbaşkanı görünümlü başkanın eline verdik; değil mi ki yasamayı ve yargıyı onun tamamlayıcı manivelaları ve yan unsuru haline getirdik; artık ağlansa da, sızlansa da her siyasal fani, burnundan kıl aldırmayan her siyasal parti yüzde 50+1’i bulmak için olmadık koalisyonlara, akla hayale gelmedik ittifaklara yönelecek.
Siyasal realite böyle söylüyor ve bu yolu da Ak Parti ve MHP ittifakı ve koalisyonu açmış bulunuyor.
Bu rejimde yasal partilere kulp takmak nafile!
Bu nedenle de, “senin ittifakında vatan hainleri var” veya “benim ittifakım Ortadoğu ve Balkanların en hakiki milli ve yerli ittifakı” gibi sözlerin artık hiç bir mana ve ehemmiyeti kalmadı.
İster parlamento içinde, ister parlamento dışında, isteyen istediği partiyle ittifaka gider ve başarırlarsa koalisyonunu kurar. Bu da onlara analarının ak sütü gibi helal olur.
Fazla lafa, dolambaçlı konuşmalara, bazı partiler için ”ittifak yapılamaz ve yapılması teklif dahi edilemez” tadında sözlere gerek yok!
Madem ki devir ittifak ve koalisyon devri, çözüm(ler) mevcut yasal partiler arasında aranacak. O halde, partiler ona buna kulp takmadan meşreplerine uygun ortağı bulmalı; siyaset dışı karalama ve ötekileştirmelere tenezzül etmeden, herkes de bunu içine sindirmelidir.
Netice itibariyle, ittifaklar ve yeni tür koalisyonlar hakkında nihai sözü söyleyecek yegâne merci, demokrasinin tabiatı icabı seçmendir.
Biz seçimin adil olmasına, oy kullanma özgürlüğünün korunmasına, bu demokratik sürecin bütün paydaşlarının yasalara dayalı eşit katılımıyla oy ve sandık güvenliğinin sağlanmasına, gizli oy - açık sayım ilkesinin ne pahasına olursa olsun zedelenmemesine odaklanalım; bu, demokrasi adına herkese yetecektir.
Anahtar “küçük” partiler
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti aslında bunu mu istiyordu; MHP’ye bu kadar mahkûm ve SP’ye bu ölçüde muhtaç olacaklarını tahmin ediyorlar mıydı, bilmiyorum.
Ama bana sorarsanız, bu anayasal değişiklik eski tanımlamayla “küçük” sayılan ve parlamentoya girme güçlüğü çeken partilerin önünü açmış, onları anahtar konumuna getirmiştir.
Yani, devir bir anlamda bu “küçük” partilerin devridir. Eskiden, siyasal şartların epey kırılgan olduğu dönemlerde hükümet kurulmasını sağlayan, tamamlayıcı küçük partilere “anahtar parti” denirdi. Şimdi, yeni siyasal rejimimizde en kritik seçimin anahtarı gene küçük partilerin eline teslim edildi.
Doğrusu buna kahredecek bir durum da görmüyorum. Çünkü azınlığı ve çoğunluğuyla demokrasi bir bütün. Böylelikle siyasal sistemimiz, partilerimiz ve alışkanlıklarımız bir güzel terbiye edilebilecek.
Tabii bu koşullarda gücünün ötesinde sonuçlar elde etmek isteyen partiler de çıkacaktır. Bunu da yeni rejimimizin bir cilvesi olarak görmeye alışsak iyi olur.
Baksanıza, her kesimden anketçilerin çalışmalarında barajı aşamayacağı öngörülen MHP, iktidarın AK Parti’sini kendine mecbur kılmış, gününü gün ediyor. Milliyetçi, dışlayıcı ve hayli saldırgan programı ve söylemi, iktidarın elinde ve dilinde ete kemiğe bürünüyor. Konuşan kim, söylenen nedir, hepsi karışmış durumda.
Rahmetli Bülent Ecevit’ten geriye kalan DSP’nin iskeletini elinde tutup “kim fazla milletvekili verirse ona gideriz” belkemiksizliğini gösterenler ise, partinin emektarı ve eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün görevini bırakmasına neden oluyor.
SP’nin duruşu
Parlamento dışında kalan partiler arasında, yaşadığımız dönemin sorunlarını, yeni rejimin niteliğini ve sunduğu imkânları iyi kavrayanların başında Saadet Partisi (SP) geliyor. Ancak, bu durumu çiğ bir siyasal fırsatçılığa dönüştürmektense, sözü ve özü bir, saygın bir duruş sergiliyor. İçinde bulunduğumuz bu ağır siyasal şartlarda son derece önemli bir seçim sürecine giderken “anahtar parti” olmak adına yapılması gerekenleri, danışarak ve görüşerek, ölçülü adımlarla ortaya koyuyor. Genel Başkan Temel Karamollaoğlu bu çizginin usta bir uygulayıcısı olarak göz dolduruyor.
MHP’nin hırçın ve kıskanç dışlayıcılığından endişelenen ve bir bakıma çaresizliğe düşen AK Parti merkezinin vaatkâr yaklaşımı ve mavi boncuk dağıtması karşısında, tuhaf heyecanlara kapılmıyor ve tutarlı politik hattını kendini inkâr anlamına gelecek pazarlıklardan uzak tutmanın diplomatik üslubunu yakalayabiliyor.
Daha şimdiden, muhalefet kesiminden makul bir cumhurbaşkanı adayının çıkarılması ve ortak bir tavrın sergilenmesinde koordinatör rolü oynayabileceğinin sağlam işaretlerini veriyor.
Seçime hayli zaman var ve köprülerin altından daha çok su akacak. Nice ittifakların kurulup bozulacağını tahmin etmek zor değil. Ama her halükârda, oy oranı düşük, örgütü zayıf, parlamentoda mevcut olmayan ve/ya barajı aşma ihtimali bulunmayan partilere artık daha başka bir gözle bakmanın zorunlu hale geldiği bir siyasal rejimi seçmiş durumdayız. Bunun farkında olsak iyi olacak!
Her neyse; muhtemel ittifak ve koalisyon kombinezonlarını sonraki yazılara bırakıp, TBMM Başkanlığına verilen, görüşülmek üzere Anayasa Alt Komisyonuna gönderilen ve bugünlerde ele alınacak olan, AK Parti-MHP imalatı, 26 maddelik “Seçim İttifakı Yasa Tasarısı”na dair bazı değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.
Devlet sandığın üzerine oturmuş
Hangisinin hangisi olduğunu ayırdetmekte iyice zorlandığımız AK Parti ve MHP, aynen 16 Nisan 2017 Anayasa Değişikliği’nde olduğu gibi, birkaç kişiden oluşan komisyonlarıyla hazırlayıp son şekli vermeyi genel başkanlarına bıraktıkları son derece önemli bir uyum yasası tasarısını, muhalefetin herhangi bir görüşünü alma ihtiyacı hissetmeden Meclis komisyonuna postalayıverdi.
Demek ki yeni rejimde işler böyle olacak! Haydi hayırlısı, diyerek tasarıya genel hatlarıyla bakmak istiyorum.
Öncelikle şunu belirteyim; bu tasarı siyasi partilerin, YSK’nın, seçmenlerin, kolluk güçlerinin vb uyumunu sağlamak üzere hazırlanmış gibi görünse de, dikkatle okunduğunda politik olarak bize çok şey anlatıyor. Bazılarını yukarıda ifade etmeye çalıştım.
Özellikle seçim güvenliğini ilgilendiren diğer bazı yönlerine bakınca, bu tasarı normal siyaset ve hukuk mantığı içinde izahı zor bulunacak tuhaf şeyler getiriyor. Bunların gerekçesini açıklamaya sıra geldiğinde, iş hep “Anayasada yer alan seçimin serbestliği ve gizli oy ilkesini sağlamak amacıyla” denilerek geçiştiriliyor.
Aynı binadaki seçmenler, ayrı sandık bölgelerine dağıtılıyor
Tasarının 1. maddesine göre, aynı binada oturan seçmenler, aynı seçim bölgesinde kalmak ve hane bütünlüğünü korumak şartıyla farklı sandık bölgelerine dağıtılabiliyor.
Örneğin 1 no’lu dairede oturan bir kişi A sandık bölgesinde, 2 no’lu dairede oturan ise B sandık bölgesinde oy kullanmak zorunda kalabilecek. Aynı binanın farklı dairelerinde oturanları farklı seçim bölgelerindeki sandıklara dağıtmanın ardında yatan sebep ne? Bu yöntem serbestlik ve gizli oy ilkesini nasıl pekiştirecek; anlamak mümkün değil.
Bölgeleri birleştirme ve sandık taşıma, iktidarın memuruna emanet
2. maddede, valiye ve ilçe seçim kurulu başkanına güvenlik gerekçesiyle sandıkların taşınması veya seçim ve sandık bölgelerinin birleştirilmesini isteme yetkisi tanınıyor. İktidarın emri altındaki iki kamu görevlisi, böyle bir yetkiyle donatılıyor.
Bu istemi değerlendirme ve ona göre karar alma gücünü haiz bir kurul bile söz konusu değil. Bu iki kamu görevlisi istediği anda, sandıkların taşımasına veya sandık bölgelerinin birleştirilmesine itiraz mümkün görünmüyor.
Sandık kurulu başkanlarının da hepsi memur
3. maddedeki değişiklik ise, devletin sandığın üzerine iyice çöktüğünün bariz göstergesi. İlçenin mülki amiri (yani kaymakam), ilçede görev yapan tüm kamu görevlilerini belirleyip adreslerine göre liste haline getiriyor ve seçim kuruluna gönderiyor. Seçim kurulu başkanı ad çekme yoluyla bunları ihtiyaç duyulan sandık kurulu başkanı sayısının iki misli olarak belirliyor. Yani sandık başkanları da kamu görevlilerinden oluşuyor. Bunun gerekçesi de nitelikli ve liyakatlı kişileri sandık başkanlığına getirmek.
Sanki nitelikli ve liyakatlı olmak yalnızca kamu çalışanı olmaya mahsus bir özellikmiş gibi! Sandık başkanı idari bakımdan bağlı olduğu mevcut iktidarın partisiyle karşı karşıya gelmek istemeyip, sandıkta bazı şeylere göz yumarsa ne olacak? Bütün sandıkların başında kamu görevlilerinin bulunduğu düşünülürse, bu yöndeki yasalaştırmanın ne kadar tehlikeli bir adım olduğu kolayca görülebilir. Sandık kurulunun bir asıl ve bir yedek üyesi de yine seçim kurulu başkanınca elindeki kamu görevlileri listesinden belirlenmekte.
Birbiriyle alâkasız iki seçimin oy pusulası aynı zarfta; neden?
Taslağın 4. maddesi, cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin aynı anda yapılıyor olmasından hareketle, pusulaların yanlış zarflara konulması ve farklı sandıklara atılması gibi hatâlar sonucu geçersiz hale gelmesine meydan vermemek adına, iki ayrı seçimin pusulalarının tek ve aynı ve zarfa konulmasını getiriyor. Yani birbiriyle alâkasız iki ayrı seçimin oy pusulaları tek bir zarfa konulup aynı anda döküm ve sayım işlemine konu ediliyor.
İleri sürülen gerekçe size ikna edici geldi mi? Bana hiç öyle gelmedi.
Biri yasama meclisi üyelerinin seçimi; yüzlerce aday ve en az on-on beş parti söz konusu olacak. İttifaka giden oy, partiye verilen tercih oyu, barajı geçip geçmemek, oy oranı vb dünya kadar mevzu var işin içinde.
Diğeri yürütmenin başının, hükümeti oluşturacak cumhurbaşkanının (yani başkanın) seçimi. Bir bağımsız, bir partinin adayı veya bir ittifakın adayı söz konusu olacak. Tek kişi etrafında dönen bu seçimde, ya ilk turda yüzde 50+1 aranacak, ya daikinci tura kalan iki adaydan çoğunluğu kimin kazandığına bakılacak.
Bu birbiriyle alâkasız iki seçimin pusulaları niçin aynı zarfa sokuluyor? İstense ayrı zarfa ve ayrı sandığa atmak çok mu zor? Bunun yaratacağı tartışmalara değer mi?
İsteyen, polis ve jandarmayı sandığa çağıracak!
8. madde ise, sandık başı düzeninin bozulması halinde kolluk güçlerinin sandık çevresine çağırılması konusunda bir değişiklik getiriyor. Öncesinde, gerektiğinde sandık başkanı veya kurulun bir üyesi çağırabiliyordu. Şimdi, seçmenin şahsen ihbarı üerine de kolluk güçleri sandık çevresine gelebilecek. Bu değişikliğin gerekçesi, sandık çevresinin düzeni bozulduğu veya bozulmak istendiği halde dahi sandık başkanı ve kurul üyelerinin kolluk kuvvetlerini çağırmayabileceği varsayımına dayanıyor.
Böylelikle kolluk kuvvetleri sandığın dibine kadar gelecek, düzeni bozanları sandık çevresinden uzaklaştıracak ve haklarında yasal işlem yapılmasını sağlayacak. İhbar sebebi ortadan kalkınca da oradan ayrılacak. Seçmenin sandık çevresi düzeninin bozulduğu ve sandık kurulunun durumu toparlayamayacağı hükmüne varması için tanımlanmış bir kriter var mı? Bilmiyoruz.
Sandık başında yaşanan muhtelif durumlara, sayım ve döküm işlemlerinde yaşanan usulsüzlüklere itiraz ve tutanak tutturmak açısından seçmene birçok hak ve imkân tanınmışken, sandık çevresinde kaotik durumlar yaratıp sandıkları şaibeli ve tartışmalı hale getirmek için bundan daha iyi bir yol bulunamazdı herhalde. Kutuplaşma yüzünden birbirinin bakışından bile işkillenen halkımızın, kendine verilen bu hakkı seçim günü tepe tepe kullanacağından emin olabiliriz.
Mühürsüz zarflar ve pusulalar zamanı
9. madde, sandık kurulu mührü bulunmayan zarfların geçerli sayılması hükmünü getiriyor. 16 Nisan 2017 Anayasa Referandumu’nda YSK’nın mühürsüz oylar hakkındaki tutarsız tavrı ve sonrasında sayıma dahil etmesi seçim sonuçlarına gölge düşürmüş, şaibeli bir durumun ortaya çıkmasına neden olmuştu.
Bu tasarı mühürsüz zarflar sorununu, prensipleri sıkı sıkıya uygulamak yerine hepsini geçerli sayarak çözüyor. Yani zarfta sandık kurulu mührü bulunmasa bile, filigranı, amblemi ve seçim kurulu mührü varsa, geçerli olmaya yetiyor. Bu tür zarflara bir biçimde ulaşan niyeti bozuk kişiler, organize bir şekilde mühürsüz zarfların sayımda geçerli kabul edilmesini pekâlâ sağlayabilir.
Dahası, 11. madde arkası sandık kurulu tarafından mühürlenmeyen oy pusulalarının da aynı şekilde geçerli kabul edilmesini öngörüyor. Seçimin geçerli zarflara ve oy pusulalarına ilişkin en kilit katılım, saydamlık ve denetleme mekanizması devreden çıktıktan sonra geriye ne kalıyor, bilmiyorum. Seçimin güvenliği ve sonuçların güvenilirliği konusunda yasa eliyle şaibe hazırlanıyor gibi görünüyor.
Bu tasarı yasalaşırsa kaybeden ülke olur
Türkiye, bazen tartışmalı da olsa, az çok saydam ve adil seçim yapabilen ülkelerdendi. İktidarların bu meşru seçimler yoluyla değişebildiği görece demokratik ülkelerdendi. Seçim işleriyle ilgili kurullar iktidar ve siyasi partiler karşısında anlamlı ve işlevli bir özerkliğe sahipti. Bu, ülkeyi dünyada önemli ve değerli bir konuma oturtuyordu.
Özellikle 16 Nisan 2017 Anayasa Referandumu’nda YSK’nın uygulamaları bu algıyı epey sarsmıştı. Bu seçim ittifakı tasarısı ise TBMM’de kabul edilip yürürlüğe girerse, demokratik, serbest, özgür ve eşit seçim yapabilen ülke vasfını kendi ellerimizle yok edeceğiz.
Bu sonuç, kısa vâdede bu tasarıyı getirenlere belki yarayabilir, ama uzun vâdede hepimiz kaybedeceğiz.
Sağduyu, ihtiyaç duyulan yasanın muhalefetle uzlaşarak yapılması gerektiğini söylüyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.11.2023
19.08.2023
6.05.2023
28.04.2023
17.04.2023
29.03.2023
22.03.2023
9.03.2023
15.11.2022
9.09.2022