Atilla YAYLA
'Büyük birader' sözü, yanılmıyorsam, G. Orwell'in 1984 adlı romanıyla siyasî dile kazandırdığı bir terim. Orwell, 1984'ten önce, Hayvan Çiftliği adlı alegorisinde, Stalin ile Troçki arasındaki kavgalar üzerinden Sovyetler Birliği'nin özel hayatı kamulaştıran ve eşitlik adına eşitsiz bir düzen yaratan, hak ve hürriyetleri tamamen boğan sistemini tasvir etmişti. 1984'te totaliter sistem tasvirini ileri taşıdı ve tüm bireylerin her anını gözetleme, hatta insanların düşüncesini kontrol etme gücüne sahip bir ideal totaliter sistemi anlattı. Orwell'in bu romanından beridir, 'büyük birader bizi-sizi gözetliyor' ifadesi bazen otoriter bazen totaliter devletlerin vatandaşlarının hayatına sızmasını ve onları hiçbir anı dışlamayan bir takip altına almasını ifade etmek için kullanılmakta.
Açık konuşmak gerekirse, her devlet bir büyük biraderlik fonksiyonunu gerçekleştiriyor. Vatandaşlarını gözetlemeyen, onlarla ilgili bilgileri toplayıp depolamayan bir devlet yok. Boşuna umuda kapılmayalım, demokrasilerde bu problem ortadan kalkmış değil. İnsanları gözetleme bakımından sistemler arasında esasta değil derecede farklılık var. Böyle olması devletin doğasının gereği. Tabiî ki bu fıtri eğilim röntgenci siyasî felsefeyle birleşince ortaya felaketler ve rezaletler çıkıyor. Otoriter ve totaliter sistemlerin demokrasilerden daha kötü olmasının sebebi bu.
İyi kötü demokrasiyle yönetilen bir ülkede kimin ne kadar gözetleneceği elbette toplumsal statüsüne ve yaptığı işlere bağlı. Kamusal etki gücü ve görünürlük arttıkça bireylerin gözetlenme alanı genişlemekte ve gözetlenme yoğunluğu artmakta. Bir bakanlıktaki bir evrak memurunun veya Kars'taki bir çobanın Ankara'daki bir profesör veya İstanbul'daki bir gazeteci kadar gözetlenmesi ihtimali zayıf.
Ancak, insanları gözetleme işinin yalnızca devletler tarafından yapıldığını zannetmekle hataya düşüyor olabiliriz. Başka bir deyişle, belki de bir değil birden fazla büyük birader var. Eğer böyleyse, büyük birader sizi-bizi gözetliyor demek yerine gözetleme işini yapan faillerden, yani, büyüklükleri değişen birden çok biraderden bahsetmek lâzım. Meselâ, bazı durumlarda, gazetecilerin de büyük birader rolünü oynadığı söylenemez mi? Medyanın büyük biraderliğinin kurbanı olmuş birçok kimse bu fikre kesinlikle katılacak ve hatta bu tür büyük biraderliği devletin büyük biraderliğinden daha can yakıcı ve tehlikeli görecektir. Keza, bazılarımızın saatler harcadığı sosyal medya organlarının büyük biraderliğine ne diyeceğiz? Bunlar, zaman içinde, ortamlarından yararlananlar hakkında dudak uçuklatacak kadar çok bilgi toplayabilirler. Bilgileri saklama, nakletme ve tasnif etmede teknolojinin yarattığı imkânlar kesinlikle gözetlenme tehlikesini ağırlaştırıyor, gözetleyebilecek öznelerin sayısını artırıyor.
Bir başka problem, devletin büyük biraderliğinin amip gibi bölünerek çoğalması. Şimdi Türkiye yakın geçmişte böyle bir dönemin yaşandığını hayret ve dehşet içinde öğreniyor. Devlet içindeki otonom yapılanma yüzbinlerce insanı dinlemiş. Sesli ve görüntülü arşivler oluşturmuş. Bu arşivleri en az iki nüsha çoğaltmış. Otonom yapılanmanın diğer unsurlarıyla koordineli biçimde insanlara karşı değişik şekillerde kullanmış.
Biz insanların dinlenmesinde ve takip edilmesinde yargı izninin aranması gerektiğini, MİT kanununda değişiklik yapılırken hakların korunmasına özen gösterilmesi gerektiğini tartışaduralım. Söz konusu dinleme ve izlemelerin bir kısmı yargı kararına dayanıyormuş, bir kısmı ise tamamen yasa dışıymış. Ne kadar kötü bir durumda olduğumuzun farkında mısınız? Meğer bizi kötülere, güç sahiplerine karşı korur diye yargıya duyulan güven boş bir inançmış. Böyle bir durumda ne yapacağız? Kendimizi, özel hayatımızı nasıl güvende hissedeceğiz?
Bir başka ilginç durum daha var. Sevmedikleri bir güce (hükümete) atıfla gerçek veya hayalî dinlemeler söz konusu olunca büyük birader eleştirileri döşenenlerin bazıları bu olay karşısında sessiz. Olan biten ya hiç olmamış ya da kendileri olanları duymamış gibi davranıyorlar. Demek ki, onlara göre, dinlemeleri hasımları yaparsa kötü, taraftar oldukları yaparsa iyi. Bu kişilerin genel çizgilerine bakınca beni hiç şaşırtmayan ama onların inandırıcılıklarını yerle bir eden bir çifte standartlılık.
Büyük biraderlerden nasıl kurtulabileceğimize veya hiç değilse onların bizi gözetleme imkân ve alanlarını nasıl sınırlayabileceğimize ciddî şekilde kafa yormamız lazım.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019