Atilla YAYLA
TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran-Symes doğrularla yanlışların, objektif tespitlerle önyargıların iç içe geçtiği bir konuşma yapmış. Meselâ, şu sözleri genel ekonomik doğrulara işaret ediyor:
“Enflasyon düzeyi geçtiğimiz 4 yıl boyunca hedef enflasyonların sürekli üzerinde seyretti. Hepimiz şunu biliyoruz, iş dünyası açısından enflasyon düşük ve tahmin edilebilir olduğu sürece zararsız bir değişkendir. Artan veya tahmin edilmesi mümkün olmayan bir enflasyon dinamiği ise rekabet gücünü sınırlar, daha yüksek bir enflasyon oranına neden olur, ayrıca tüm diğer makro değişkenlerin tahminini de anlamsızlaştırır ve sonuç olarak ülkenin ekonomik itibarını bozar…”
Bu doğrular aşağıdaki ifadelerle çelişiyor:
“Uzunca bir süredir, enflasyon, iktisadi politikanın, rekabet politikalarının büyümenin bir unsuru, bir engeli olmaktan çıkmıştı. Bugünkü enflasyon dinamiği ise yeniden büyümenin, rekabet gücünün potansiyel bir engeli olarak karşımızda duruyor. Üzülerek söylemeliyim ki, bu potansiyel risk bizi oldukça tedirgin ediyor”.
TÜSİAD Başkanı neye inanıyor; enflasyonun büyüme ve istikrarın önünde engel olacağına mı yoksa uzunca bir süredir olduğu gibi buna sebep olmayacağına mı? Enflasyon hiçbir zaman %2,3 gibi seviyelere düşmedi. O zaman, dün kalkınmaya engel değildiyse bugün niye engel? Bunun daha inandırıcı şekilde açıklanması gerekmez mi? Enflasyon uzunca bir süredir nispeten yüksek ama istikralı. Nitekim, Başkan konuşmasında enflasyonun Ak Parti iktidarları zamanında düşürülemediği tezini de tekrar yalanlıyor:
“Yakın geçmişe kadar başarıyla gerçekleştirdiğimiz enflasyonla mücadele politikalarını yeniden ele almak zorunda kalmak hiç istemiyoruz.”
Demek ki enflasyon çok yakın günlere kadar düşürülmüş. Bu doğru, Ak Parti enflasyonun çok yüksek olduğu bir ekonomi devraldı ve güçlü ekonomi programıyla başlatılan hareket hattını izleyerek onu yüzde onun altına düşürmeyi başardı.
Başkan, çelişkilere aldırmaksızın devam etmiş:
“Bugün, özellikle 2000-2006 döneminde tüm toplum kesimlerinin sorumluluk alarak, maliyetler üstlenerek oluşmasına katkı sağladığı huzur ve istikrar ortamı ile ilgili kaygılarımız olduğunu belirtmek isterim. Enflasyon sorunu dahil, ülkenin katılaşmış tüm sorunlarını tek tek çözdüğümüz, yatırım ortamını geliştirdiğimiz, itibarını hep birlikte artırdığımız, her boyutta AB normlarına yaklaştırdığımız Türkiye hikayesi maalesef bir süredir zarar görmektedir. Enflasyon, yani artan, hedefinden sapan enflasyon bozulan Türkiye tablosunun kritik sonuçlarından sadece biridir…”
Anlaşılan TÜSİAD başkanının kafası da ekonomi bilgisi de zayıf. Genel ekonomik göstergelerin birçoğu istikrarlı. Ekonomik tablonun ağır şekilde bozulduğuna dair işaretler nerede? Neler değişti de istikrarsızlık doğdu? Değişen sanırım TÜSİAD'ın AK Parti'ye karşı açılan ve ulusal ve uluslararası ortakları olan toptan ret ve ne pahasına olursa olsun iktidardan düşürme cephesine katılmış olması.
“Türkiye'nin başarı hikayesini oluşturan, ülkeye itibar kazandıran bir dizi yeni kurum, çağdaş kurallar ve iyileşen yatırım ortamı bugün yerlerini bu hikayeyi zorlayan olumsuz unsurlara bırakmıştır; AB hedefi belirsizleşmiş, hukuk devleti zayıflamıştır, yargıya güven azalmıştır; kalkınma politikalarında, yapısal reformlarda önemli zaman kayıpları yaşanmaktadır.”
Bu sözlerde ise tam bir önyargı var. Türkiye ne zaman tam bir hukuk devleti oldu? Vatandaşın adâlete güven oranı ne zaman yüksekti? Adâlete güvenin sarsılmasında Balyoz ve Ergenekon davalarındaki yanlışlıkların ve kasıtlı saptırmaların ana rolü oynadığı ve bunun failinin kim olduğu bilinmiyor mu? Biliniyorsa niye dile getirilmiyor? Keza, Türkiye'nin AB hedefinin muğlaklaşmasının faturası sadece hükümete mi kesilecek? AB'nin ikiyüzlülüğünün bunda hiç payı yok mu? Her hükümet hatalar yapar, bugünkü de dâhil. Nitekim bu satırların yazarı zaman zaman bu gazetede bunları dile getirip eleştiriyor. Peki, demokratik usullerle işbaşına gelmiş bir hükümete karşı anti demokratik yollarla savaş açılmasının, yargı ve emniyetin bir cemaatin kontrolüne girmiş olmasının bir önemi ve zararı yok mu?
TÜSİAD Başkanı ekonomik gelişme ile özgürlük arasındaki ilişkiyi de göremiyor. Verdiği Çin örneği kendisini yalanlıyor. Ekonomik gelişmeyi tetikleyen demokrasi değil ekonomik özgürlüktür. Demokrasi özgürlüğe hizmet ettiği derecede ekonomik gelişmeye katkıda bulunabilir. Başkan, Acemoğlu-Robinson'u da aynı konuda yazan diğer akademisyenleri de daha dikkatli okumalı veya danışmanlarının daha dikkatli okumasını istemeli.
Diğer taraftan, hükümete de bir şeyler söylemek isterim. Evet, TÜSİAD'ın demokrasi karnesi zayıf. TÜSİAD'cılar uzun süre kendilerini memleketin efendisi gibi gördüler. Halkın iradesini hiçe sayan gizli ve açık operasyonlarla bakan değiştirtmeye, hükümet kurup yıkmaya kalktılar. Darbelere bile açık veya örtülü destek verdiler. Ancak, bütün bunlar TÜSAİD'ın fikir açıklama özgürlüğünü elinden almamızı gerektirmez. TÜSİAD'cılar da hangi konuda ne düşünüyorsa dile getirme hakkına sahiptir. Bu tür açıklamalara aşırı sert tepki göstermek ve ihanetten bahsetmek yanlış. İhanet gibi kavramlar bu kadar kolay kullanılmamalı. İhanet sanılan şeyler olguyu farklı görme biçimleri olabilir. Bu yüzden, hükümet kanadı TÜSİAD'ı niye konuştun diye paylamak yerine bu ahbap-çavuş kapitalizmi derneğinin iddialarının niye yanlış olduğunu sağlam verilere dayanarak anlatmayı tercih etmeli. Sanırım hükümet bu noktada bir kafa karışıklığına sahip. Politikalarının sorgulanmasıyla meşruiyetinin sorgulanmasını birbirine karıştırıyor. Bu yüzden, bazen politikalarının eleştirilmesini meşruiyetinin sorgulanması gibi algılayıp aşırı reaksiyon gösteriyor. Bence bu tavır iki bakımdan hatalı; ilk olarak, ifade özgürlüğüne bir saldırıya sebep olabilir; ikinci olarak, TÜSİAD'ın kendisinde sahip olduğundan daha fazla güç vehmetmesine yol açabilir.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019