Atilla YAYLA
Çok eski zamanlarda insan toplumları homojendi. Herkes birbirine benzerdi. Toplumdan ziyade topluluk/ küme/ kabile adıyla anılması daha uygun olacak bu beşerî birimlerde tüm insanlar birbirini tanırdı, sosyal ilişkiler doğrudan doğruya ve yüz yüzeydi. Bireyler/aileler aynı şekilde yaşardı, yani yeme, içme, giyinme ve davranış kodları adeta sabitti.
İnsanlığın nüfusu zamanla küçük homojen topluluklarda yaşayan insanların sayamayacağı ve hayal edemeyeceği kadar arttı. Artık yüz milyonlarca insandan müteşekkil ülkeler ve milyonlarca insanın yaşadığı şehirler var. Bazı şehirler kadimleşti. Ülkelerin siyasî sınırları değişse de şehirler kalıcılaştı. Bir zamanlar köy olan Paris, Londra ve elbette İstanbul gibi yerler dünya merkezleri hâline geldi.
Artan nüfus, insan toplumlarının çoğullaşmasına sebep ve sahne oldu. Demografik kalıplar ile toplumsal hayat arasındaki ilişki gösteriyor ki, yerleşim yerleri küçüldükçe benzeşme, büyüdükçe farklılaşma artmakta.Farklılaşmanın, bazılarının ileri sürdüğü gibi, sınır tanımadan artabileceğini kabul etmemekle beraber, hafife alınabilecek veya görmezden gelinebilecek bir olgu olduğunu düşünmüyorum.
İnsan toplumlarının heterojenleşmesi hem fırsatlar hem sorunlar yaratıyor. Farklı özellikler, yetenekler, ilgiler hayatımıza renk, çeşni ve zenginlik katıyor. Ancak, aynı zamanda ihtilâfa düşme, tartışma ve hatta çatışma ihtimâlleri yaratıyor. Açık ki ilki iyi, ikincisi kötü. İlkini teşvik etmek, ikincisinden kaçınmak için yollar aramamız gerekiyor.
Modern ulus devletin doğması ve şekillenmesi, insan toplumlarının ikincisiyle yani farklılıklardan zarar görmesiyle karşılaşma ihtimâlini kuvvetlendiriyor. Devlete egemen olan kesimler devlet araçlarını kendilerinden farklı olanları bastırmak veya kendilerine benzetmek için kullanabiliyor. İnsanlık tarihindeki zulüm, istibdat ve tahakkümün önemli bir kısmı bunun eseri.
Bu yüzden devletlere hem görevler bindirmek hem de sınırlar çizmek durumundayız. Görevler ayrı bir tartışma. Sınırları belirlemek içinse ilkelere ihtiyaç var. Devlete sınır çizmek devlete yasak koymak anlamına gelir. Bu çerçevede devlet neleri yap(a)mamalı?
Geçenlerde vefat eden değerli fikir adamı, hukukçu, yazar Kâzım Berzeg, özellikle 28 Şubat sürecinde, devletin karışmaması gereken alanı “3D” formülüyle ifade ederdi. Formülün açılımı şuydu: “Devlet vatandaşın diline, dinine, donuna karışmasın.”
Basit ama hikmetli bir söz. Geçmişte birçok ölümcül ihtilâf ve çatışma, zulüm ve tahakküm siyasî otoritenin/ kamu-otoritesinin insanların diline, dinine ve donuna – yani kılık kıyafetine – haksız, gayrimeşru ve akıl dışı müdahalelerinden kaynaklandı. Bu olgu bugün de canlı. Devlet nerede insanların diline, dinine ve donuna müdahale ederse orada ağır sorunlar - insan hakları ihlâlleri ve rahatsızlıklar- doğuyor.
Türkiye tarihini -özellikle Cumhuriyet dönemini- bu açıdan okumak mümkün. Sıkıntısını çektiğimiz her ağır problemde ana sebep, devletin “3D” formülüne uymaması. Siyaset felsefesi açısından toplum, tek tipleşme, siyasî otoritenin meşruiyeti, siyasal itaat yükümlülüğü, insan hakları gibi kavramların bol bol kullanıldığı tartışmalar yapıyoruz. Fakat konuyu basitçe anlatmak istiyorsak en pratik yol “3D” formülünü kullanmak. Bu yaklaşımın doğruluğunu ispatlayan bir delil, acılara sebep olan Kürt sorunu. Türkiye Cumhuriyeti Kürt vatandaşlarına dillerini engelleme gibi müdahalelerde bulunmasaydı, Kürt problemi ya hiç doğmaz ya da bugünkü kadar ağır yaşanmazdı. Bir diğer delil devletin dinlere karışmasından doğan sorunlar. Haksız ve gereksiz devlet müdahaleleri Müslümanlara da gayri Müslimlere de büyük zararlar verdi…
Evet, devlet insanların diline, dinine ve donuna karışmamalı.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019