Aydın ENGİN
Kaldırın başınızı, gökyüzüne bakın.
Bırakın şimdi TV ekranından ağır ince ahkâm kesenleri seyretmeyi; Erzurum’a indirilen Ermenistan uçağına ilişkin gelişmeleri izlemeyi. Vazgeçin gazete sayfalarında her derde deva, lakin hiçbir işe yaramayan reçeteler okumaktan...
Kaldırın başınızı, gökyüzüne bakın.
Hava kapalı mı?
İyi ya! Kaldırın başınızı kül rengi bulutlara bakın. Gökyüzünün hüznü şiirler çağrıştırsın belleğinize.
Yağmur mu yağıyor yoksa?
Çok daha iyi! Düşen damlalardaki bereketi keşfedin. Güz yağmurudur. Güz ekiminde tohum serpilmiş tarlaların üstüne yaşamın özsuyu olup düşüyor o damlalar. Sevinç dolsun içiniz. Mutluluk böyle bir şeydir aslında...
Gökyüzü açık, orasına burasına ak bulutlar mı serpiştirilmiş ?
Ne güzel! Bir bulut kümesi seçin; ağır ağır akışında zamanın bir başka ölçüsünü arayın.
Kaldırın başınızı, gökyüzüne bakın...
* * *
Sözüm sana değil delikanlı. Başını eğmediğini biliyorum. Ama kaldırmanı da isteyemem senden.
Sözüm sana değil genç kadın. Sen de kaldırma başını yukarı.
Ne göreceğini biliyorsun. Biliyorum. Aslında bilmeyen kalmadı. Ama düşünmek isteyen, düşünmeyi, anımsamayı unutmayan o kadar az kaldı ki...
Ey Edirne'nin, Tekirdağ'ın, Sincan'ın, Sakarya'nın, İzmit'in, Bolu'nun, adını unuttuğum nice kentin açıklarında kurulmuş F tipi, E tipi hapishanelerde yatan delikanlılar ve genç kadınlar.
Hayır, sizden başınızı gökyüzüne kaldırmanızı istemeye hakkım yok, hakkımız yok.
Göreceğiniz belli. Demir parmaklıklı pencerelerden süzülmüş cılız güneş ışıkları. Tam karşınızda beş metrelik beyaz badanalı, çırılçıplak bir duvar. Plastik masalar, iskemleler, kaşıklar, çatallar. Beton ve plastikten ibaret bir dünya.
Yaprak yeşili, gök mavisi, bulut beyazı, erguvan çiçeği sizin için artık gitgide silikleşen birer anı...
Kuşlar bile uçmaz oldu üç beş metrekare ile sınırlanmış "sizin" gökyüzünüz"den. Yolunu şaşırmış bir sersem kelebek bile uçamıyor o kadar yüksek duvarlar üstünden.
Siz başınızı kaldırıp gökyüzüne bakmasanız da olur.
Bir kısmınızı 20.yüzyılın son yılının, son ayının ondokuzunda "hayat"a döndürdüler. Yaktılar, uzun namlulu tüfeklerle vurup ölümüne yaraladılar, çelik coplarla ezdiler, metal kasalı araçlara doldurup boyası henüz kurumamış, betonu henüz ıslak hapishanelerin hücrelerine tıktılar. "Yüksek güvenlikli hapishaneler"di. Güvenliklerini güvenceye aldılar ve sizleri unuttular.
Ama daha da acısı: Unutturdular...
Bir kesiminiz dört duvar arasında o kadar kıdemli değil. KCK diye tutturdular ve “Bunun gönlü Türklere değil Kürtlere ağıyor” hesabından başlayıp “gönlüne” ne söz “kendi” zaten Kürt olanlara kadar uzanan bir kirli hesapla hapishaneleri tıka basa doldurdular.
Başlangıçta toplumsal ilgi ve tepki kabarıktı. Tepki kabaracağına sönümlendi. Duruşma haberleri gazetelerde tek sütunluk haber bile olmuyor artık. Zaten hüküm kesilip yatanlar ise “duruşma günü” değil olsa olsa “görüş günü” hesabı tutmakta.
* * *
Plastik masalar, iskemleler, kaşıklar, çatallar. Beton ve plastikten ibaret bir dünya.Yaprak yeşili, gök mavisi, bulut beyazı, erguvan çiçeği onlar için artık gitgide silikleşen birer anı...
Oysa çağdaş infaz hukukunda "hapis cezası" toplumdan yalıtlamaktır; yaşamdan değil.
Hukukun kuralları, ilkeleri değil, mülk nizamının acımasız gelenekleri işliyor. Hapsedip toplumdan yalıtlamak değil, sadece çıldırtıcı ak duvarların görülebildiği hücrelere tıkılarak yaşamdanyalıtlanmaları tercih edildi.
Devlet cezalandırmak yerine intikam almayı yeğledi.
Umursayan olmadı.
Unutturan oldu.
* * *
Edirne F Tipi cezaevinde, 100 gramlık plastik yoğurt kabının içinde bir tutum yeşil ot (Bir tutamcık yonca, ayrık otu, yayla çimeni, pampıl, sirken, kediotu, yaban nanesi, güne küstü...) yetiştirme isteği hapishane yönetimince reddedilen delikanlı sözüm sanadır:
Boş ver. Başını kaldırıp gökyüzüne bakma. Göreceğin ne ki? Yüksek duvarların çıldırtan beyazlığı ve demir parmaklıkların böldüğü dört köşe kesilmiş bir gökyüzü parçası...
Başını kaldırma. Ama kitap okumak dışında başını eğme de...
Görecek güzel günler olduğuna inancını yitirme...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021