Aydın ENGİN
Yetti be !..
İmralı görüşme notlarından söz ediyorum. Merkez medyada hızı biraz kesildi gibi. Ama sosyal medya denen alanın bataklık kesimlerinde bütün hızıyla sürüyor: Notları kim sızdırdı?
Üstelik kimin sızdırdığını bilenler konuşmuyor; en çok benim kadar bilenler (yani hiç bilmeyenler) durmaksızın konuşuyor, ylazıyor, tweetliyor. Gören, duyan, okuyan da İmralı görüşmesi sırasında arkadaki masada oturan zatın onlar olduğunu sanacak.
Notların içeriği ile ilgilenen pek az. Ama kimin sızdırdığı sorusu şehvetli bir merakın konusu. Arada harcanan, iyice yaygınlaşırsa alnına silinmesi zor lekeler sürülenler var ama kimin umurunda? Dahası BDP’lilerin toplandığı mekanlardaki böceklere, çiçeklere, gizli kameralara, koca ve küçük kulaklara uzanan ayrıntılı bilgiler(!!!) sunanlar, fotokopi aygıtına bağlanan modem(!!!) üstüne teknik bilgi aktaran bilgiçler sosyal medyada kolgeziyor.
Sizi bilmem, ama beni sıkıntı bastı.
Bu saçma tartışmayı bitirmekte yarar var.
O yüzden: Suçsa suç, marifetse marifet, notları Namık Durukan’a iletmek her neyse ben üstleniyorum.
Tamam mı ?
O görüşme notlarını ben sızdırdım.
Suçlu, casus, ajan, köstebek, sabotör, jeneratör, kompresör… Artık hangisine ihtiyaç duyuyorsanız, işte buldunuz: O benim !..
Şimdi rahatlayın ve işinize bakın.
Hükümet ya da Kürt siyasal hareketinin ilgili kanatlarından birinde yer alıyorsanız yeni adımları nasıl atacağınızı, gecikmenin taşıdığı riskleri nasıl yok edeceğinizi filan düşünün.
Yok görüşmeleri etkileyecek bir konumda değil ancak konuyla çok yakından ilgi duyan biri ya da birileri iseniz İmralı – AKP – Kandil – BDP dörtgeninden daha demokratik bir anayasa çıkması için bizim ne yapabileceğimiz üstüne kafa patlatın, meşveret edin, tartışın, düşünün konuşun…
Gelecek günlerde görüşme notu sızdırmasından çok daha vahimleriyle karşı karşıya kalacağız. Kimileri Kürt siyasi hareketinin masabaşında elini zayıflatmayı, Başbakanın kibrine boyun eğip diz çökmesini sağlamayı hedefleyecek; kimileri pahası ne olursa olsun savaşın bitirilmesini önlemeye yönelecek.
Çokça kullanılan, o yüzden de anlam ve önem yitimine uğrayan süreç terimi tam da bu günler için geçerli. Bir süreç yaşıyoruz. İmralı’da Öcalan ile MİT’in üst düzey yetkilileri arasındaki görüşmelerle başlayan ve sonunda BDP’li milletvekillerinin ardarda Ada’ya gidip görüşmeleriyle iyiden iyiye kamuoyunun az çok izleyebileceği bir açıklığa kavuşan bir süreç.
Ama henüz başlangıç aşamalarında bulunduğumuz bir süreç... Yani sonu kesin olmayan; sonu çeşitli olasılıklara açık bir ilişkiler ve çelişkiler yumağı.
Süreç bezirganca bir siyasal pazarlık düzleminde de yürüyebilir; ilkeler temelinde yürümesi için çaba gösterilerek Kürt sorununun çözümünün Türkiye’nin demokratikleşmesinden ayrı düşünülemeyeceği gerçeği bezirganca yaklaşımda bulunmayı yeğleyenlere sürekli hatırlatılarak da yürütülebilir.
Unutmayalım ki süreç boyunca en keskin dönemeçlerden birini ve galiba birincisini yurttaşlık tanımı’nda yaşayacağız. Hani “Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” diyen ünlü tanım… Eğer süreç yarıda kesilirse bu tanımın değiştirilmesi sağlanamadığı için kesilecek. İlk bakışta bir çokları için basit bir sözcük tercihi. “Bir cümleyi öyle değil de böyle kurmak” gibi kavranacak. Ama aslında 1923’de temelleri atılan bir devlet tanımında ve Türk ulus-devletinin kuruluş zihniyetinde köklü bir değişiklik anlamı ve önemi taşıyacak.
Türkiye solunun, Türkiye demokratlarının bu süreci tribünde oturup izleme hakları olmasa gerek. Olup biteni tribünden izleyip mızmız itiraz ve yakınmaları dile getirme hakları ise hiç olmasa gerek.
Çözülecek olanın adı Kürt sorunu ama aslı Türkiye’nin demokrasi sorunu…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021