Aydın ENGİN
Başbakan yerel seçim kampanyasını resmen başlattı. Bundan önceki günlerdeki meydanlarda, salonlarda ve mecburen haber kanallarının ekranlarında ha bire boy gösterdiği, yağıp gürlediği, kükrediği, işaret parmağını bizlere doğru salladığı o konuşmalar seçim kampanyasına dahil değilmiş demek.
İyi.
Ben zaten dinlememiş, okumamış, seyretmemiştim. TV’lere göz attığımda o göründüğünde zaplayıp zıplamış kış olimpiyatlarına, aslan-timsah belgelerine filan geçmiştim. Yazılı haber olarak önüme çıktığında (T24 dahil) okumamış, sudoku çözüp beyin jimnastiği yapmayı yeğlemiştim. Radyoda sesini dinlediğim de olmadı; Açık Radyo öyle yavelerle saat doldurmayan bir işitsel medya kaynağıdır; Ömer Madra’yı dinlemek varken kim Tayyip Erdoğan’ı dinler ki?
Ama Sivas’ta resmi seçim kampanyası başladı. AKP başı Sivas’ta uzun uzun, daldan dala atlayarak konuştu, konuştu, konuşt, konuş, konu, kon, ko, k…
Meslek zoruyla dinledim de, seyrettim de, okudum da…
Ama öyle pasif bir seyirci ve dinleyici olmadım. O dedi, ben de dedim, o dedi ben de dedim…
Hepinize öneririm. Bu yöntemi deneyin. Psikolojik bir terapi değeri taşıyor. (Valla !..)
Şimdi “o dedi – ben dedim” oyununa buyrun…
* * *
O dedi:
- 30 Mart seçimleri yeniden bir istiklal mücadelesidir…
Ben dedim:
-Yok yav ! Memleket işgal filan edildi de haberimiz mi olmadı ? O yüzden mi bir istiklâl mücadelesi başlatılıyor? Yoksa emperyalizme bağımlılıktan mı söz edilmekte ? İyi de o zaman AKP programında serbest piyasa ekonomisini amentü bellemek ne iş ? Dahası henüz milletvekili bile değilken, daha yolun başındayken, taa 2002’de, ABD’ye gidilip icazet temaslarını nasıl açıklayacağız? Nasıl bir istiklal mücadelesidir bu?
O dedi:
- 30 Mart’ta son manşeti siz atacaksınız. Milli irade hırsızlarına, manşetle hükümet kurup hükümet devirme heveslilerine, paralel yapıya sizler dur diyeceksiniz.Öyle bir cevap verin ki tüm dünya demokrasi dersini Sivas’tan alsın.
Ben dedim:
- Dünya demokrasi dersini almaya çoktan başladı. Dünyada pek çok üniversitede, siyaset bilimi (=Politoloji) derslerinde “Demokratik seçimlerle gelen bir iktidar adım adım otoriter, totaliter bir iktidara nasıl dönüşür” başlıklı konular okutulacakmış. Kulağıma gelen uluslararası dedikodulara göre referandumla kabul edilmiş bir Anayasa’ya işaret edilip bu derslerde alt başlık olarak HSYK yasası, MİT yasası, İnternet Yasası filan ele alınacakmış…
O dedi:
- 3. Köprüyü yapmaya başladık, bunlar hoplamaya başladı. Yapacağız be. İsteseniz de istemeseniz de yapacağız. Şu anda 250 metrelik 2 kule yükseldi bitmek üzere. 4 gidiş, 4 geçiş olacak. Ortasından da tren gidecek…
Ben dedim:
- Yav 1995’de bu ülkede Tansu Çiller diye bir başbakan vardı. Yurtdışından mı ne döndüğünde dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına “Müjde, Boğaz’a üçüncü köprüyü yapacağız” dediydi de o belediye başkanı (Adını şu anda çıkaramıyorum) hemen cevap verdi ve “Yahu bu işin köprü yapmaktan başka yolu yok mu? O zaman bütün boğazı kapatın komple köprü yapalım?” dediydi ve eklediydi: “Üçüncü köprü boğaz için cinayettir. Kuzey bölgemizde kalan yeşil alanların imara açılarak katledilmesinden başka bir şey değildir. İnşaallah bu cinayet bitmeden hükümet değişir”.
Adam çok doğru söylediydi. O hükümet değişmiş, bir kaç yıl sonra o hükümeti kuran partiler baraji bile aşamayıp tarihin çöplüğüne yolcu edilmişlerdi. O belediye başkanının adını çıkaramıyorum. Bir hatırlasam, hemen hatırlaması gerekenlere hatırlatacağım be!..
O dedi:
- Bir ülkede bir Başbakan’ın eşiyle, çocuğuyla konuşması dinlenir mi? Bu nasıl bir insanlık. Bunun ne hukukta, ne insanlıkta yeri var.
Ben dedim:
- Çok doğru. Dinlenmez; dinlenmemesi gerekir; dinlenmesi hukuka aykırıdır. Ama yeni MİT ve İnternet yasalarıyla benim, eşimle, oğlumla, torunumla konuşmalarımın dinlenmesinin önünde hiçbir yasal engel kalmıyor. Bu durumda benim bir yolunu bulup başbakan olmam mı gerek? Bunun için ne yapmalıyım ?
O dedi:
- Utanmadan, sıkılmadan bazıları yolsuzluk diyor. Yolsuzlukların olduğu ülkede bunları yapabilir misiniz? 10 yılda 17 bin km bölünmüş yol yaptık. İşsizliği kontrol altında tuttuk, hatta azalttık. Yeni okullar inşa etmek var gündemimizde. Okullara teknolojik altyapı kurmak var.
Ben dedim:
- Yeme beni Başbakan!.. Yolsuzluk dediğin zaten böyle işlerde yapılır. Hiçbir iş yapmayan bir hükümette iş olmadığı gibi yolsuzluk da olmaz. 17 Aralık’tan beri bizim de öğrendiğimiz yolsuzluklar havalimanı, AVM, köprü, duble yol ihalelerinde, hem enine, hem boyuna çok büyük alanların arsaya çevrilmesinde, İran’la altın ticareti dümenlerinde filan yapılmadı mı ? Yolsuzluk dediğin ancak buralarda ve bu fırsatlarda yapılır. Mesela bizim T24’de kimse yolsuzluk yapamaz. Çünkü yolsuzluk yapılacak para yok… Bilmem anlatabildim mi ?
O dedi:
- Adli raporu ortada, her şey ortada. Ama biz sabrediyoruz. Şu anda bir medya grubu bu bacımızı maalesef o paralel örgütle birlikte böyle bir şey olmadığına inandırmaya çalışıyor.
Ben dedim:
- Bak kardeş, öyle “bir medya grubu”nda filan değil, mesleğini ciddiye alan bütün medya çalışanları, yöneticilerinde, dahası mahalle kahvelerindeki sohbetlerde hep bu konuşuluyor: Beş gün sonra alınan adli rapor ortada, görüntüler ortada, birinin dediğiyle ötekinin dediği çelişen ifadeler ortada. Tek bilinmeyen soru şu: O masalı o kadıncağız kendi mi uydurdu, yoksa ona “Şu gezicileri rezil etmemiz şart. Sen şöyle şöyle söyle; biz de onu yayalım” mı dediler ?
* * *
Yazı çok uzadı. Bu “o dedi – ben dedim” oyunu pek keyifli. Oyunu sizlerle paylaşan bir yazı yazmak daha da keyifli. Ama yer bitti…
Devamını siz kendiniz oynayın artık.
Nasıl olsa seçimlere daha 38 gün var. Her gün oynayabilirsiniz yani…
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021