Aydın ENGİN
Kısaca “Barış süreci”, hatta daha da kısa “süreç” diye adlandırılan Kürt sorununa barışçıl çözüm bulma girişiminde taraflardan biri İmralı. Haydi İmralı ile sınırlamayalım,”İmralı – Kandil – BDP” üçgeni.
Peki masanın öbür tarafında kim var?
Ankara’da hem hükümetin, hem pek çok Ankaralı meslektaşımın tabiri ile masanın karşı tarafındaki hükümet değil, devlet…
Ne demek bu ?
Hani “askeri vesayet dönemi” diye adlandırdığımız, 2005’e kadar –gitgide zayıflayarak da olsa- sürüp giden, devletin dizginlerinin Milli Güvenlik Kurulu’nun ellerinde olduğu; Anayasa’dan çok kırmızı kaplı ve gizli ”Devlet Güvenlik Belgesi”nin geçerli olduğu dönemde böyle denseydi anlardım, anlardık.
Çünkü o dönemlerde Ankara gazetecisi arkadaşlarımız “Tamam seçimden filanca parti çıktı, hükümeti o kuracak. Ancak hükümeti ele geçirebilir ama devleti asla” derlerdi, bu işlere pek aklı ermeyen biz İstanbul gazetecileri de “demek ki öyleymiş” der boynumuzu bükerdik.
Haydi biraz mesleki özeleştiri de içeren bir itirafta bulunayım. Diklenip “O ne demek o? Ne yani hükümeti siyasetçiler, devleti üniformalı üniformasız memurlar mı idare ediyor? Saçmalamayın allahaşkına” demek pek aklımıza gelmezdi…
Neyse…
Ancak AKP hükümetinin başı defalarca, kostak kostak ilan etti: “Askeri vesayet rejimini biz bir daha geri gelmemecesine gömdük. Artık bu ülkeye millet iradesi hakimdir…”
Eh askeri vesayet döneminin şimdilik –inşaallah ebediyyen- bittiği bir gerçek. Tamam askeri vesayet ama bitti ama yerine sahici bir demokrasi de gelmedi. “Tek parti- tek adam” egemenliğine dayanan bir başka vesayet rejiminin taşları döşeniyor.
Ancak kabul edelim, askeri vesayet dönemi artık geride kaldı.
O zaman barış süreci ile ilgili olarak ha bire yinelenen “devlet –hükümet” ayrımı ile vurgulanmak istenen nedir?
Erdoğan ve tayfasının “İşler tersine döner de başımız belaya girdiğinde bir mazeretimiz olsun” diye uydurdukları ve galiba yutturdukları “İmralı ile hükümet değil devlet görüşüyor” cümlesi bir laf salatasından öte anlam taşımıyor.
MİT’i müsteşarı yönetir. Müsteşar bir memurdur. Amiri de Başbakan’dır.
Memur dediğin de amirinin emirlerini yerine getirmekle yükümlü bir kamu görevlisidir.
Eğer Kürt sorununda Öcalan’ın son dönemde bütün ağırlığı “yasal zemin ve müzakere dönemi”ne verdiğini gözönüne alırsak bunu “MİT’le Kürt siyasal hareketi resmen müzareke etsin; bunun hukuksal zemini yaratılsın” diye anlayamayız.
Anlamamalıyız.
Öcalan bunu kastediyorsa bunun yanlışlığını çekinmeden söylemeliyiz.
Bunu, benim gibi hiçbir yetkisi ve sorumluluğu olmayanların söylemesi anlamlı değil.
Buna karşılık Kürt siyasal hareketinin temsilcilerinin söylemesi, söyleyebilmesi hem anlamlı, hem önemli.
Mesela, Sırrı Sakık arkadaşımız, dün Meclis kürsüsünde “Barış sürecini” yürütüyor diye başında bir memur olan bir kuruma, MİT’e teşekkür etmek yerine “Barış sürecini bundan böyle siyasal iktidar doğrudan, memurlarını aradan çıkararak, bizzat kendisi yürütmelidir” deseydi, sadece demokrasi değil barış süreci de kazanacaktı.
Öyle demedi.
Yazık…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021