Aydın ENGİN
Sanırım, hatta eminim, bizim Cumhuriyet tayfası içinde Cüneyt Arcayürek ağabeyimle rahmetli Mustafa Ekmekçi ağabeyi saymazsanız Süleyman Demirel’le en çok anısı olan gazeteci benim.
Onu, beni her zaman gülümseten, umarım sizleri de gülümsetecek anı dilimcikleri ile uğurlamak istedim.
Onunla 1967 sonunda “tanışmadan tanıştım”. Tuncel Kurtiz, Tuncer Necmioğlu, Müjdat Gezen, Umur Bugay, Mustafa Alabora ve ben, o sıradaki tiyatro dünyasına itiraz ettik ve olmayan paralarımızla “devrimci bir tiyatro” kurduk: Halk Oyuncuları.
İlk oyunumuzu ben yazdım ve sahneye koydum: Devr-i Süleyman.
İstanbul’da ilk oyunu oynadık. Salon kahkaha ve alkıştan yıkıldı. Valilik de aynı gece oyunu yasakladı. Ankara’ya taşındık. Ankara’da ilk oyunu oynadık. Salon kahkaha ve alkıştan yıkıldı. Ankara Valisi de aynı gece oyunu yasakladı.
Milyon dolara yapılamayacak bir reklam oldu. Danıştay yasak kararını kaldırınca Devr-i Süleyman, Ankara’da günde 15.00- 18.00-21.00 gibi üç seans oynamaya başladı (vallahi ciddiyim).
Oyun kapalı gişe oynuyor, biletler karaborsaya bile düşmüş durumda. Gişeden oluk gibi para akıyor. En çok da benim cebime akıyor. Öyle ya hem oyunun yazarı, hem rejisörü, hem de tiyatronun idare müdürü gibi bir görevim var. Devr-i Süleyman, 1969 sonbaharına kadar Ankara’da, İstanbul’da ve Anadolu’nun pek çok kentinde aralıksız
oynadı. Üç koldan akan gelirle ömrümde görmediğim, ondan sonra da görmeyeceğim kadar param oldu.
Demirel’le hiç karşılaşmamıştım ama sayesinde az daha zengin oluyordum.
***
1969 sonunda tiyatro mesleğini kesin olarak bırakıp gazeteciliğe geçtim. Sendika gazeteleri, haber ajansları derken medyanın hemen tümüyle susturulduğu 12 Mart faşizminin ilk günlerinde Yeni Ortam Dergisi’nin Yazıişleri Müdürü oldum.
Ve Demirel’le tanıştım. 12 Mart generalleri yapacaklarını yapıp solu becerebildikleri kadar ezdikten sonra artık seçimlere gidilmesine karar vermişlerdi. Demirel de yeniden siyasete dönmeye hazırlanıyordu. Adalet Partisi’nin başkanı olarak Ankara’da bir basın toplantısı düzenledi. Günlük gazeteye dönüşmüş Yeni Ortam’ın yazıişleri müdürü de oradaydı. Soru sormak için elini kaldırınca Demirel gözlerini kısarak ona baktı, sonra yanındakilere dönüp “Bu komünisti de kim soktu bu salona”deyiverdi. Salon buz kesti, benim sırtım soğuk soğuk ürperdi. Demirel ise bildik gevrek kahkahalarından birini patlattı. “Şakaydı şaka” dedi... “Demokrasiyegeçiyorsak senin gibiler de var olacak mecburen.” Salon -nedense- kahkahalara boğulurken ben cesaret edip “Bu dediğinize inanacağımı ummuyorsunuz herhalde”demek gibi bir yiğitlik gösteremedim. Sustum. Hâlâ içimde ukdedir...
Hediyeyi benden saysın
14 Ekim seçimleri için kampanya başladı. Benim payıma Demirel’i izlemek düştü. Otobüsle, bazen uçakla, tam bir ay Demirel’le yan yana yaşadık. Konuşmalarını ezbere biliyordum ve haber geçerken ezberden yazdırabiliyordum. Kampanyanın sonunda Ankara’ya dönerken Demirel gazetecilere birer pusula dağıttı ve herkesin seçim tahminini yazmasını istedi. En iyi bilene bir saat hediye edecekti.
Ben CHP 188 (185 oldu), AP 151 (149 oldu), DP 34 (45 oldu) milletvekili tahmin ettim. Seçimler yapıldı. Sonuca en yakın tahmin benimki. Yani Demirel saati bana hediye edecek...
“Millet bize muhalefet görevi vermiştir” diyeceği ilk basın toplantısına Yeni Ortam adına ben de katıldım. Yanımda Ankara temsilcimiz Mustafa Ekmekçi. Basın toplantısı bitti. Defalarca göz göze geldik, soru sordum, cevabını aldım ama saatten hiç haber yok. Sonunda Mustafa Ekmekçi yaptı yapacağını, el kaldırıp söz istedi. Demirel “Toplantı bitti” dedi. Ekmekçi geri adım atmadı, “Siyasi soru sormayacağım”dedi. Demirel mecburen “Buyur bakalım” deyince bizimki sordu:
- Bizim bu yazıişleri müdürüne saat hediye edecektiniz, o ne oldu diyecektim...
Demirel bir bana baktı, bir Mustafa Ağabeyime baktı, bana değil ona cevap verdi:
- Söyle o senin yazı müdürüne, adımdan çok para kazandı o, saati cebinden alsın, hediyeyi benden saysın...
Dedi ve yine o gevrek kahkahasıyla toplantıyı bitirdi...
***
Ülkeyi iç savaş benzeri bir kanlı çatışma ortamına sürüklemekte ana sorumlu herhalde Milliyetçi Cephe (MC) hükümetlerinin başındaki Süleyman Demirel’dir. Ama bu yazıda “gülümseten anılar” dedim, o kanlı yıllardaki korkunç ve hesap verilemez payına değinmeyeceğim.
Sonra 12 Eylül Darbesi oldu. Ben siyasi göçmen oldum. Demirel de siyasi yasaklı.
Yasaklar kalktı. Demirel başbakan oldu, ben de Cumhuriyet’te yeniden gazeteci...
Yine Ankara’da, yine bir basın toplantısı. Mustafa Ekmekçi yanına İstanbul’dan gelmiş yazıişleri müdürünü de alıp gitti. Toplantı bitti. Demirel ayaküstü sohbet ediyor. Gözü bana ilişti. Sordu:
- Demek döndün sen? Almanya’daydın değil mi?
- Evet...
- Orada da hapse falan girdin mi?
Eh, o kaşındı:
- Hayır efendim, ben sadece siz başbakan olduğunuzda giriyorum hapse. Tam altı defa...
Gözlerini kısıp kısa bir hesap yaptı:
- Atıyorsun. Olsa olsa beş defadır. 12 Mart’ta hapse girdiğinde ben başbakan değildim.
Ardından yine o gevrek kahkahayı patlattı.
Türbülansta sarmaş dolaş
Yerim bitti ama Demirel anıları bitmedi. Hele Güney Amerika’dan dönüşte, çok ama çok sert bir türbülansta adeta düşmekte olan uçakta Cumhurbaşkanı Demirel’le tek koltukta sarmaş dolaş (sahiden sarmaş dolaş) düşüşümüz var ki...
I-ıh, o anıyı buraya sığdıramam. Belki bir başka Tırmık’ta…
Şimdilik onu gülümseyerek anmaktan yanayım. Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığını ve cumhurbaşkanlığını yaşamış biri olarak Demirel’in ardından kötü, tatsız anılar yazmak içimden gelmiyor...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021