Aydın ENGİN
İki siyasi hareket ölüme yatıyor. Hatta biri çoktan yattı; öteki yarın yatacak.
Yarın yatacak olandan başlayalım.
Anladınız sanırım: CHP’den söz ediyorum.
Ölüme yatmak CHP için fazla sert, fazla abartılı görülebilir. Ben öyle düşünmüyorum. Tarihinin en zorlu ideolojik bunalımını yaşayan, “Olmak ya da olmamak eşiği”nde duran CHP’de yarın ve belki de öbür gün 1000’i aşkın delege tüzük tartışacak. Üstelik belki de tartışamayacak. Çünkü CHP’de milattan önceden beri siyaset yapan Önder Sav’a bağlı delegeler kurultay salonu yerine Anıt Kabir’e çıkma niyetindeler. Delege olacak kadar siyasal ilgileri yoğun bir CHP’li’nin Önder Sav’a niye bağlanacağı sorusunu bir yana bırakıyorum (zaten cevabı bilmiyorum); tüzük değişirse ya da değişmezse CHP’nin geleceğinde ne gibi bir etkisi olacağına ilişkin herhangi bir cevapları var mıdır dersiniz?
Hiç sanmıyorum.
CHP’de olup bitenler derin bir ideolojik yarılmanın bütün belirtilerini taşıyor. Ancak genel merkez yönetiminden, parti içi muhalefet kanatlarına, onlardan delegelere kadar uzanan geniş bir kesim ya bu ideolojik yarılmayı tartışacak, hesaplaşacak, karşıtlarıyla ideolojik düzlemde yarışacak cesareti taşımıyor ya da bunları tartışacak siyasal kültüre sahip değiller.
Siz hiç tüzük değişikliği ile bunalımlarını aşan, sağlığına kavuşan bir siyasal örgüt, bir parti gördünüz mü ?
Besbelli CHP’de aynı parti çatısı altında bulunmaları mümkün olmayan iki kanat var.
Biri “CHP devleti kuran partidir” diye şişinip, “devlet partisi” gibi tuhaf bir kavrama sarılmış. “Devlet partisi olmaz, devleti kendi programı doğrultusunda yönetmeyi hedefleyen siyasal parti olur” gibi neredeyse lise çocuklarının bile düşünüp bulabileceği bir gerçekten habersizler. Devlet partisi’nin ancak Mussolininin “korparatif devlet”inde mümkün olduğundan habersizler. Adı konmamış bir milliyetçilik; saklanmaz hale gelen bir devlet tapıncı içinde 1930’ların CHP’sinin düşünü kuruyorlar.
Öteki kanatsa “Soslal demokrat bir partiye dönüşelim ama Kemalist ideolojiyi de ihmal etmeyelim. Sosyal demokrat olalım ama sosyal demokrasinin kökeninin Marksizm olduğunu bir yana bırakalım” diye bir sağa bir sola savrulup gidiyorlar. Daha doğrusu gitmiyor, yerlerinde sayıyor ve gidiyoruz sanıyorlar.
Her iki kanat da ötekilerle aynı çatı altında barınmalarının hem mümkün olmadığının, hem de bunu zorladıkça zaten erime sürecindeki CHP’yi kestirmeden “partiler mezarlığı”na yollayacaklarının farkında değiller (gibi).
İşte böylesine derin bir bunalımın göbeğindeki CHP sorunlarına tüzük değişikliği ile çare arıyor.
Buna ölmeye yatmak deyince haksızlık mı ediyorum?
* * *
Bir başka ölüme yatan siyasal hareket var: BDP.
Şu an için sadece iki BDP milletvekili ölüme yattı. Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde tutuklu Şırnak Milletvekili Selma Irmak ve Mardin Cezaevi'nde tutuklu Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız.
Medya bu iki Kürt siyasetçinin ölüme yattığını ancak öteki, yani tutuklu olmayan milletvekili arkadaşları TBMM’de onlara destek amacıyla iki günlük açlık grevi yaptıklarında haber değeri gördü.
Oysa iki BDP milletvekili soylu bir hedef uğruna ölüme yattılar.
Her ikisi de hukukun ırzına geçilerek seçilmişliklerine rağmen hapiste tutulmalarına itiraz edip, tahliye edilmelerini sağlamak için ölüme yatmadılar.
Onlar barış için görüşmelerin (müzakerelerin) yeniden ve bir an önce başlaması için yaşamlarını ortaya koyuyorlar. Sadece bunun için...
Başbakanın yakın çevresindeki danışmanların ve Cemaat’ın “Direnen son Kürt kalana kadar kıralım. Geridea kalacak boyun eğmiş Kürtlere de bazı haklar tanıyalım” diye özetlenebilecek militarist çözümlerinin iyiden iyiye ağır bastığı şu günlerde bu iki tutuklu milletvekilinin ölüme yatmakararları önemlidir, anlamlıdır, saygıdeğerdir; desteklemek bir özgürlük ve demokrasi ödevidir...
Silahları susturmak için bazan bedenleri mermi yapıp namluya sürmek gerekebilir. Selma Irmak ve Faysal Sarıyıldız’ın yaptıkları da bu ve bundan ibaret...
* * *
Siyasal alanda iki “ölmeye yatmak’tan söz ettim.
Biri ağır hasta partisine tüzük tedavisi uygulayarak ölümü çabuklaştırıyor, partisini ölüme yatırıyor...
Öteki barış için ölmeye yatıyor.
Tarihin bu iki olguyu aynen böyle değerlendireceğine kuşkum yok.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021