Aydın ENGİN
En yakınlarımdan "Gittin tabii. Hem de üç dört kere" diyenler var.
Bense "Galiba gitmedim" diyorum.
Karar veremiyorum. Bu mavrayı okuyun ve kararı siz verin. Sonucu bana da fısıldarsanız iyi olur…
Buyrun…
* * *
12 Eylül sonrasıydı. Frankfurt'taydım. TİP'in kuruluş yıllarından beri yakın olduğum, sonradan Paris'e yerleşmiş bir arkadaşım telefon etti.
- Aydın, seni bir konferans için Paris'e çağırıyorum? Buradaki Türkiyeli göçmen işçiler, siyasal göçmenler, TKP'li yoldaşlarımız filan olacaklar. Onlara Türkiye'deki durumu filan anlatırsın. Gelirsin değil mi?
Takside çalışıyorum o sıralar. Arabayı bir günlüğüne, okul harçlığını filan çıkarmak için yedek şoför gibi çalışan bir Alman delikanlıya verdim.
Bir sabah, çok çok erkenden Paris trenine bindim.
Sözleştiğimiz üzere Paris'in Kuzey Gar'ında (Gar du Nord) yerin iki kat altındaki peronda indim. Peronda sabırsızlıkla bekleyen arkadaşım karşıladı.
- Tren rötar yaptı. Geç kaldın. Toplantıya ucu ucuna yetişeceğiz. Çabuk olalım…
Koşar adım bir kat çıktık. Metroya bindik. Epey gittik. Yerin altından gidiyoruz ya, bir şey gördüğüm de yok, ne yöne gittiğimizi bildiğim de…
- Tamam geldik. İniyoruz, haydi…
İndik. Metronun çıkış merdivenlerini yine koşar adım tırmandık. Merdiven bitti. Önümüz daracık bir kaldırım. Arkadaşım tam karşımızdaki bir kapıyı açtı. Bir küçük bir avluya girdi. Kapı o kadar yakın ki sıçrasam kaldırıma basmadan metro merdiveninden avluya geçebilirim.
Avludan bir salonu girdik. Fransız Komünist Partisi'ne yakın İşçi Sendikaları Konferedasyonu'nun (CGT) bir semt salonuymuş. Tıklım tıklım dolu. Tanıdıklarla selamlaşmaya bile fırsat bulamadan kürsüye çıkarıldım. Anlatacaklarımı anlattım. Ardından sorulara geçildi ve soruların bir türlü sonu gelmiyordu.
Arkadaşım salonun en arkasında, kolundaki saatı gösterdi sonra da parmaklarıyla makas işareti yaptı. Anladım "Kısa kes. Dönüş trenini kaçıracağız" diyor.
Kısa kestim. Yine kimseyle selamlaşamadan metronun merdivenlerine koştuk. İndik, metroya bindik ve kalkmak üzere olan Frankfurt trenine yetiştim.
Ertesi gün, taksi şoförü arkadaşlarım laf ola beri gele sordular:
- Hayrola? Dün hiç görünmedin. Arabayı da Detlef kullanıyordu…
- Şey… Dün Paris'e gittiydim de…
Sizce ben "dün" Paris'e gitmiş miydim?
* * *
Karısı Oya Baydar'ın okul arkadaşı olan, eş durumundan arkadaş olduğum, 70'li yıllarda CHP'de milletvekilliği yapmış hukukçu bir arkadaşım ve eşi Frankfurt'a geldiler, bize konuk oldular.
Arkadaşım "Hem ziyaret, hem ticaret" peşindeydi. Almanya'dan kullanılmış araba alıp, Türkiye'de iyi para kazanılacağını birilerinden duymuştu. Bildiğim işler değil. Ama "tercümanlık" işi bana düştü. Sorduk soruşturduk, benimki yanlış bilgi almış. Öyle, al arabayı, götür Türkiye'de sat mümkün değil. Permi bulmak, permi sahibi adına arabayı satın almak, gümrük işlemleri falan… Yok, para kazanılması mümkün değil.
Ben vazgeçtik sanıyordum; benimki ısrar etti:
- Almanya'da değil ama Fransa'da mümkünmüş. Bana öyle anlattılardı. Gidelim, Fransa'dan alalım arabaları. İşi tutturursak, sen alır bana yollarsın, ben satarım. Parayı kırışırız… Valla köşeyi döneriz…
Olmazlandım ama dinleyen kim. Arkadaş hatırına sabahın köründe atladık benim arabaya, tuttuk Paris'in yolunu.
Paris'te siyasal göçmen olarak yaşayan sendikacı arkadaşlarla telefonda konuşup sözleşmiştik. Paris haritasından verdikleri adresi aradım. Paris'in dış mahallelerinde bir adres. Akşamüstüne doğru, Paris merkeze girmeden, yan yollardan, ara sokaklardan geçip zor bela, buluşacağımız adrese ulaştık. Buluştuk da.
Aynı Türk'ün işlettiği yan yana iki dükkan. Biri "Cafe" öteki "Spécialités Turques". Adı fiyakalı ama kendi bildiğimiz aşçı dükkanı.
Kahvede sendikacı arkadaşlarla sohbete başladık. Biz gelmeden bilenlere sormuşlar. Durum Almanya'dan farklı değil. Fransa'da oturma ve çalışma izni olan birinin permi hakkı kullanılacak, araba onun adına alınacak, gümrük işlemleri, hem Fransa'da, hem Türkiye'ye girişte…
Yani onca yolu (575 kilometre) boşuna teptik; köşeyi dönme umudumuzu da Paris'e gömdük.
Cafe'den aşçı dükkanına geçip kıymalı bezelye, pilav, üzüm hoşafından oluşan muhteşem bir "Spécialités Turques" yedik.
Araba ticaretinden zengin olma umutları tamamen suya düşen arkadaşım süklüm püklüm konuştu:
- Yav Aydın, dandik bir otelde kalacağımıza gazlayıp dönelim Frankfurt'a…
Sanki "Sirkeci'den Eminönü'ne gidelim" der gibi. İki saat aradan sonra bir kez daha 575 kilometre…
Öyle yaptık. Batı Avrupa'nın en işlek otoyollarından birinden sabaha karşı Frankfurt'a vardık.
Soranlara "Dün Paris'teydik de..." dedim…
* * *
Göçmenlik bitti. Türkiye'ye döndüm, Cumhuriyet'te de mesleğe döndüm.
Galiba 1996'da, UNESCO Yunanistan ve Türkiye'den eşit sayıda gazeteciyi, Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunların barışçıl çözümünü tartışmak üzere Paris'te bir toplantıya davet etti.
Vay be Paris… Ev sahibi UNESCO. Herhalde bir banliyo otelinde kalmayacağız… Şu Paris'i doya doya gezeceğim, bir güzel tanıyacağım.
Saint Germain, Saint Michel, Concorde meydanı, Pigal meydanı, Louvre Müzesi, Fransız şarapları ve ille de konyakları…
Gittik. Hatırladıklarım: Mehmet Y. Yılmaz, Okay Gönensin, Hasan Cemal, Murat belge, Zülfü Livaneli, Zeynep Göğüş. Yani içkinin de, yaşamın tadını çıkarmayı da iyi bilen meslektaşlar…
Merkezde lüks bir otele yerleştik. Odanın önündeki minik balkonda biraz (epey) eğilerek uzanıp baktığında karşında Eyfel Kulesi.
Kahvaltıdan sonra bir salonda Yunan meslektaşlarla bir araya geldik. UNESCO olanaklarıyla anında çeviri yapılıyor. Yunanlıların çenesi de en az bizler kadar düşük.
Konuştuk tartıştık, kısa bir öğle yemeği molasından sonra yeniden bir araya geldik, yeniden uzun uzun konuştuk. Bize kalsa Türkiye ile Yunanistan arasındaki uyuşmazlıklar bir saat içinde çözülecek.
Akşamına otelin lokantasında şarap ve sonunda konyak eşliğinde tartışmaya devam ettik.
Ertesi sabah ve öğlen ve öğleden sonra yine aynı… Akşam üstü "uçağı kaçıracağız"uyarısı ile apar topar kalktık. Otelin önündeki durakta bekleyen taksilere atlayıp Charles de Gaulle Havalimanı'na gittik. Ancak havalimanında vakit bulabildiğimiz için kazık fiyatlar ödeyerek konyak ve şarap aldık. (Mehmet Y. Yılmaz neredeyse bir servet ödeyip keçi peyniri de aldı). Ben 70 dolara kıydım konyak aldım.
Uçağa bindik, Gece geç vakit İstanbul'a döndük…
* * *
Siz söyleyin:
Ben hiç Paris'e gittim mi?
Yazarlar
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021