Aydın Ünal
100. yıldönümleri vakaları anmak, üzerlerindeki sis perdelerini kaldırmak, daha serinkanlı tartışıp iç yüzlerini anlayabilmek için fırsattır. 2014 yılından itibaren Türkiye’nin böyle bir fırsatı vardı. 100. yıldönümünde 1. Dünya Savaşı’nı Türkiye tekrar ele alabilir, hem bugünün Türkiye’sinin, hem de bugünün Orta Doğu’sunun nasıl şekillendiğini resmi söylemin/resmi tarihin dışına çıkarak tartışabilirdi. Bu olmadı. Sarıkamış, Çanakkale, Kûtü’l-Amâre dışında 100. yıldönümü hak ettiği ilgiyi göremedi. Derin Tarih gibi birkaç dergi dışında 100. yıldönümünü değerlendiren neredeyse çıkmadı. Yayınlanan kitap sayısı bir elin parmaklarını geçmedi…
1. Dünya Savaşı’nın 100. yıldönümünü geride bıraktık. Şimdi, 19 Mayıs’tan başlayarak Milli Mücadele’nin 100. yıldönümleri anılacak. En son da 2023’te cumhuriyetin kuruluşunun 100. yıldönümü kutlanacak.
Gönül ister ki, en azından önümüzdeki bu 5 yılda, tarih, resmi tarihin dışında konuşulabilsin, tartışılabilsin. Öyle olmayacağını kestirmek zor değil. Sektörün simsarları daha şimdiden gerçeklerle ilgisi olmayan ağlak kitaplar yazarak, bu kitapları bolca istismar yüklü pazarlama yöntemleriyle satarak, hem okuyucuları aldatıp hem de yüklü paralar kazanarak belli ki tarihi daha da karartmaya devam edecekler.
Ülkenin en popüler ve başında ‘Prof. Dr.’ sıfatı bulunan tarihçisi kanal kanal dolaşıp “Andımız” propagandası yaparken tarihi yeniden okumak, tarihi hurafelerden arındırıp özgür bir zeminde konuşmak pek mümkün olmayacak.
Mondros Mütarekesi’nin 100. yıldönümü vesilesiyle bu sütunda art arda 10 yazı yazdım. 3 kitapla başladığım yolculuk yaklaşık 70 kitabın taranmasıyla son buldu. Bir tarihçi değilim. Ancak ilkokuldan başlayarak tekrar tekrar zihnimize nakşedilmek istenen resmi tarihin ne çok yanlışlar, çarpıtmalar, perdelemeler içerdiğini bu küçük serüvende bir kez daha gördüm.
Örneğin; Mustafa Kemal Paşa asla Mondros karşıtı değildi. Nablus’tan Adana’ya 1,5 ay içinde ağır zayiatla çekilirken, İstanbul’a “mütareke yapın” mesajları gönderiyordu.
Mütarekeden sonra İngilizlerin bazı uygulamalarından rahatsız olan Mustafa Kemal, başkent İstanbul’a “Tehir eden idam olunur” notuyla zehir zemberek bir telgraf göndermiş hem sadrazamı suçlamış, hem de istifa tehdidinde bulunmuştu. Resmi tarih bize sadece bu belgeyi gösterir. Tarih ise, sonraki 2 yazışmayla aydınlanır: Sadrazam, Mustafa Kemal’e daha sert bir telgraf gönderip tartışmaya tahammül olmadığını, emirlerin harfiyyen yerine getirilmesi gerektiğini emreder. Mustafa Kemal de, yazdığı cevapta, ağdalı bir dille sadrazamı över, başarılar diler, yanlış anlaşılmış olmaktan dolayı üzüntüsünü ifade eder (Genelkurmay ATESE Belgeleri). Ayrıca Mustafa Kemal, 3 Aralık 1918’de Zaman Gazetesi’ne verdiği mülakatta da Mondros’a karşı olmadığını belirtir.
Örneğin resmi tarih Enver Paşa’yı bir “hain” gibi anlatırken, tarih buna itiraz eder: Teşkilatı Mahsusa Başkanı Albay Hüsamettin Ertürk, hatıralarında, Enver Paşa’nın ülkeyi terk etmeden önce Erzurum ve Kafkasya’daki kıtaların dağıtılmaması ve cephanenin teslim edilmemesi için İstanbul’dan gelebilecek emirlere uyulmaması için komutanlara talimat vermiştir. Mondros sonrası Osmanlı istihbarat teşkilatı İngilizler tarafından kapatılırken, Enver Paşa, teşkilatın çalışmalarına devam etmesini sağlamış, sadrazamın da onayıyla örtülü ödenekten teşkilata para aktarmıştır.
Örneğin, resmi tarih Vahdettin’i “hain” olarak kodlar… Oysa en büyük sırdaşı Ahmed Avni Paşa hatıralarında Vahdettin’in “Mustafa Kemal Paşa ile Almanya’ya beraber gittik. Yakından tanırım. Hırsı ile zekasını gördüm. Hırsı zekasına galip gelirse kötü olur, zekası hırsına galebe ederse faydalı olur” dediğini; İngilizlerin saltanat ve hilafeti kaldırmaya kararlı olduklarını anladığında Vahdettin’in bütün umutlarının tükendiğini, Ankara’nın başarılı olmasını dilediğini ve bunun için çalıştığını anlatır.
Bunlara benzer sayısız örnekler var… Gerçek şu ki, bize ve çocuklarımıza okullarda öğretilen tarih, tarih değil.
Üzerinden 100 yıl geçtikten sonra gerçekleri açığa çıkarmanın kimseye zararı olmaz. Abdülhamit’i, Enver’i, Vahdettin’i, Mustafa Kemal’i, İsmet İnönü’yü, daha nice tarihi şahsiyeti ve hadiseyi olduğu gibi öğrenmek ve öğretmek kimseye zarar getirmez. Kimilerinin hak etmediği halde “kutsallaştırılmasının” kimilerinin hak etmediği halde “hain” ilan edilmesinin, sembol isimler üzerinden toplumun kamplaştırılmasının, ayrıştırılmasının yegâne panzehiri tarihtir; resmi değil, gerçek tarihtir.
Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yıldönümünü yeterince konuşamadık; fırsatı kaçırdık. Zor görünüyor ama inşallah, önümüzdeki 5 yıl, Milli Mücadele’nin 100. yıldönümünü açık açık konuşma, özellikle de ders kitaplarını bir gözden geçirme fırsatına kavuşuruz.
Serinin bu son yazısı vesilesiyle, Filistin ve Suriye şehitlerini, Irak, Asir, Yemen şehitlerini, Kafkasya, Sarıkamış, tüm Doğu Cephesi şehitlerini, Kanal, Hicaz, Galiçya ve Çanakkale şehitlerini; Medine kahramanlarını, gazilerimizi rahmetle ve minnetle yâd ediyoruz. Mekânları Cennet olsun. Allah hepsinden razı olsun.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2024
16.04.2024
6.01.2020
10.12.2019
21.01.2019
10.01.2019
3.02.2019
31.12.2018
27.12.2018