Ayhan BİLGEN

Ayhan BİLGEN
Ayhan BİLGEN
Tüm Yazıları
Yerel siyasetin geleceği
2.02.2014
1700

 Toplumlar tarihin bazı dönemlerinde merkezi kontrol mekanizmalarının dışına itilirler. Siyasi yada ekonomik krizler bu itme sürecine alt yapı oluşturur. Ulus devletlerin yaşadığı yapısal sancı ve değişimin kaçınılmazlığını da bu fotoğrafla birleştirdiğinizde ortaya ciddi bir gerçek çıkar.


Türkiye tüm merkeziyetçi hamlelerine rağmen önümüzdeki dönemde köklü bir yerelleşme süreci içine girecektir. Bütçe kullanımından siyasi karar alma süreçlerine kadar bir çok alanda yereller hak ettikleri konumun çok gerisindedir. Bürokraside merkezin yerel üzerindeki vesayet sistemi fiilen işlevsizleşmiştir. Formel olarak varlığını koruyan ama toplumsal meşruiyet açısından tartışmalı hale gelen merkeziyetçi bürokratik tutum, yeni bir yüzleşme ile karşı karşıyadır.

Yerel yöneticilerin halka daha yakın olması aslında hesap sorma, hesap verme ve açık yönetme, birlikte karar verme ilkeleri açısından nedeni ile anlamlıdır. Bu ilkeleri yok sayarak merkezin alışkanlıkları ile yerelden tahakküm kurma tarzı daha fazla sürdürülemez.

Nihayet 30 Mart bu açıdan bir yol ayrımına gebedir. Eski alışkanlıkları ile temsili demokrasi sınırları içinde tercih yaptırma eğilimi ile doğrudan karar süreçlerine halkın katılımı  arasında bir ayrışma söz konusudur. Ankara’daki kavga ve gerilim üzerinden sadece aktör değiştirerek bu seçimi  atlatmamız durumunda kriz büyük kırılma ve patlamalara dönüşecektir. Ertelenen her sosyal enerji ya sönümlenir yada daha büyük bir basınca dönüşür.

Adana bu açıdan ilginç bir örnektir. Yozlaşma ve siyaseti kişisel rant aracına çevirmenin tipik bir tablosu önümüzde durmaktadır. Neredeyse HDP dışındaki tüm siyasi partiler Aytaç Durak’ın bir durağı konumundadır. AKP, Durak’ın önceki partisi. MHP, Durak’ın sonraki partisi. CHP, Genel başkanı tarafından Durak’ın davet edildiği ama uzlaşmanın sağlanamadığı partidir. Muhtemelen DP ise Durak ve ekibinin 30 Mart’ta sandık yarışına gireceği son adres olacaktır.

Özetle Kürt siyaseti ve bazı muhalefet dinamiklerini bir tarafa bıraktığınızda Aytaç Durak’ın Adana’sından söz etmek mümkündür.

Şimdi bu tabloyu tersine çevirecek yani toplumsal gerçekliğin siyasette hak ettiği ağırlığı elde edeceği bir dönemeçteyiz. Türk, Kürt, Arap yada Alevi, Sünni tüm toplumsal kimliklerin neredeyse eşit güce sahip olduğu bir şehirde dışlama yada ayrımcılığa dayalı bir yerel siyasetin katlanılır olamayacağı açıktır.

Gösteriler sırasında bir otobüse yapılan saldırıyı gerekçe göstererek üç aydır Kürt nüfusunun yoğun olduğu mahallelere otobüs seferlerini kaldıran bir belediye yönetiminden söz ediyoruz. ABD’de sivil haklar hareketini doğuran “otobüslerde siyahların ön koltuklara oturtulmaması” kararıdır. Üç aydır bırakın ön koltukları şehir içi ulaşım araçlarının tümüyle iptal edildiği mahallelerde şehrin nüfusunun ciddi bir kısmı yaşamaktadır.

Sadece bu bile infial doğurması gereken bir uygulamadır. Bu ayrımcı uygulamadan bile  rant çıkarmak, otobüs camlarını kırılmalara karşı koruyacak sistemlerin ihalesine dair hesaplar yapmak ise işin bir başka boyutunu oluşturmaktadır.

Bu kadar kokuşmuş ve yozlaşmış bir siyasetin kurbanları olmakla, bu düzeni değiştirmek arasındaki tercihi hafife almamak ve hak ettiği derecede önemseyerek toplumsal mücadele ve siyaset hamlesine dönüştürmek gerekir.

http://www.ozgur-gundem.com/index.php?haberID=96756&haberBaslik=Yerel%20siyasetin%20gelece%C4%9Fi&action=haber_detay&module=nuce&authorName=Ayhan%20B%C4%B0LGEN&authorID=33

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)
  • emine çavga

    emine çavga

    30.03.2013 00:00

    Onu etkili kılan duruşu,duruşunu etkili kılansa risalelerinde ifade ettiği iman esaslarıydı. Yazdıklarını yaşadığı,yaşadıklarını yazdığı için etkiliydi duruşu da.

Yazarlar