Ayhan ONGUN

TAM DA DOKUNMA ZAMANI
21.04.2016
1684

 Milletvekilleriyle ilgili dokunulmazlık tartışmaları en sonunda meclise taşındı.

İktidar partisinin hazırlayıp, CHP ve MHP nin de destek vereceklerini açıkladıkları anayasa değişiklik teklifi önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülecek.

Zaman kaybını önlemek açısından anayasada yapılacak bir değişiklikle farklı kurumlarda bulunan 5 yüzün üstünde tüm fezlekelerin oylanacağı mecliste şimdi de fire tartışmaları başladı.

Ana Muhalefet Partisi, dosyası olsun olmasın tüm milletvekillerinin kürsü dokunulmazlığı dışında dokunulmazlıklarının kaldırılmasını talep ediyor.

MHP şu sıralar kendi iç sorunlarıyla uğraştığı için bu konuda bir sorun ya da sıkıntı çıkaracağa benzemiyor.

Bu durumdan en çok rahatsız olan HDP ise iktidar yerine CHP ye yükleniyor.

Görünen o ki, çocukların en sevdikleri oyunlardan sayılan “elim sende” benzeri, bu partiler de dokunulmazlıkları kaldırmak yerine vekillere hafifçe dokunmakla yetinecekler gibi geliyor.

Sorunları kökten çözmek yerine halkın gazını almak, “mış“gibi yapmak alışkanlığından vazgeçmeyen siyasiler; vatandaşın” en nihayet bir konuda olsun, anlaştılar” dediği bir anda ya çözümsüzlük üzerine anlaşacaklar, ya da tasarının .içine başka şeyler de katarak sulandıracak ve amacından saptıracaklar.

Tıpkı, Yeni anayasa konusunda olduğu gibi,

Siyasi partiler ve seçim yasaları, seçim barajının kaldırılmasında olduğu gibi.

Çözüm sürecini beklemeden en temel insan hakları ve anayasal güvencelerin bir lütuf değil, bir hak olarak tüm yurttaşlara verilmesi sorununda olduğu gibi.

Ya da hiç ilgisi olmayan bir torba yasanın içine son dakikada vekil maaşlarında iyileştirmeler yapılması gibi.

Yani sizin anlayacağınız, ülke çıkarlarına yönelik reformlar ve demokratik haklar konularında bu meclisin sicili pek temiz değil.

Öyle olunca da halkın güvenini tümden yitirmiş bu parlamentonun olumlu sayılabilecek değişiklikler konusunda atmayı planladığı her adıma, yapmayı düşündüğü her değişikliğe kuşkuyla bakar olduk.

Umarız Türkiye demokrasisi ve toplumu için yaşamsal öneme sahip bu dokunulmazlıklar konusu da son anda bir inatlaşmaya ya da siyasi pazarlığa kurban gitmez.

Oysa Türkiye’nin normalleşmeye ihtiyacı var.

Normalleşmenin önündeki en büyük engel de ikiyüzlü, içten pazarlıklı, samimiyetsiz siyaset yapma tarzı.

Oysa Türkiye’nin artık birilerine, bir şeylere dokunması gerekiyor.

Ülkede yaşanan tüm olumsuzlukların temelinde yatan,  kendi gibi olmayanı ötekileştirme, aşağılama ve hatta çoğu zaman yok sayma anlayışı ve bunun sonucu olarak da öteki üzerinden siyaset yapma şeklinde oluşan rövanşist yaklaşım.

Kendini dünyanın merkezine koyan, kendi dogmalarını mutlak doğru kabul eden ve tüm dünyayı yönetmeye kalkan üstenci davranış biçimini yaşam tarzı haline getirenlere dokunmamız gerekmez mi?

Zamanın ruhunu yakalamaktan yoksun, olayları ve gelişmeleri kendi koşullarında değerlendirme, analiz etme alışkanlığı olmayan, çağın gerisinde yaşayanlara dokunmanın zamanı değil mi?

Siyaseti bir meslek, bulunduğu statüyü vazgeçilmez sanan çıkarcı, rantiyeci, yalancı, yalaka tiplere ne zaman dokunacağız.

Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet ve suistimali ayan beyan ortada olan, her fırsatta çevresine zarar veren siyaset bezirganlarına dokunmayacak mıyız?

Ülkemizin en çok ihtiyaç duyduğu barış ve özgürlük konularında, düşmanca bir tavır sergileyen, savaş çığırtkanlığı yapanlara kim, ne zaman dokunacak?

Sırtını sıvazlamayı dokunmak saymazsak eğer, köhnemiş aklına,  nasır tutmuş vicdanına,  önyargılardan örümcek tutmuş beynine ve en önemlisi de sinir uçları iltihaplanmış duygularına dokunulacak o kadar çok insan var ki!

Mecliste görev yapan ya da yapmış vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırmak kuşkusuz siyaset kurumunun saygınlığını artırmak adına önemli bir işlev üstlenebilir.

Ancak bunu salt birilerini cezalandırmak, vekilleri konuşamaz, düşünce açıklayamaz hale getirmek amacıyla yaparsanız suçlulara dokunmak yerine demokrasiye dokunmuş olursunuz.

Henüz tüm kurum ve kurullarıyla yerleşmemiş demokrasimize dokunmak demek, yeniden faili meçhuller, darbe girişimleri, yine baskı, yine zulüm, yeniden insan hakları ihlalleri demek olacaktır.

Öyleyse gelin hep birlikte bize yaşamı zehir eden, ülkemizi kan gölüne çeviren, kardeşi kardeşe düşman kılan, ekonomiye de, bilime de, insana da yön veren sisteme dokunalım. Bu ahlaksız, vahşi sömürü düzenine dokunalım.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar