Ayhan ONGUN
Milletvekilleriyle ilgili dokunulmazlık tartışmaları en sonunda meclise taşındı.
İktidar partisinin hazırlayıp, CHP ve MHP nin de destek vereceklerini açıkladıkları anayasa değişiklik teklifi önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülecek.
Zaman kaybını önlemek açısından anayasada yapılacak bir değişiklikle farklı kurumlarda bulunan 5 yüzün üstünde tüm fezlekelerin oylanacağı mecliste şimdi de fire tartışmaları başladı.
Ana Muhalefet Partisi, dosyası olsun olmasın tüm milletvekillerinin kürsü dokunulmazlığı dışında dokunulmazlıklarının kaldırılmasını talep ediyor.
MHP şu sıralar kendi iç sorunlarıyla uğraştığı için bu konuda bir sorun ya da sıkıntı çıkaracağa benzemiyor.
Bu durumdan en çok rahatsız olan HDP ise iktidar yerine CHP ye yükleniyor.
Görünen o ki, çocukların en sevdikleri oyunlardan sayılan “elim sende” benzeri, bu partiler de dokunulmazlıkları kaldırmak yerine vekillere hafifçe dokunmakla yetinecekler gibi geliyor.
Sorunları kökten çözmek yerine halkın gazını almak, “mış“gibi yapmak alışkanlığından vazgeçmeyen siyasiler; vatandaşın” en nihayet bir konuda olsun, anlaştılar” dediği bir anda ya çözümsüzlük üzerine anlaşacaklar, ya da tasarının .içine başka şeyler de katarak sulandıracak ve amacından saptıracaklar.
Tıpkı, Yeni anayasa konusunda olduğu gibi,
Siyasi partiler ve seçim yasaları, seçim barajının kaldırılmasında olduğu gibi.
Çözüm sürecini beklemeden en temel insan hakları ve anayasal güvencelerin bir lütuf değil, bir hak olarak tüm yurttaşlara verilmesi sorununda olduğu gibi.
Ya da hiç ilgisi olmayan bir torba yasanın içine son dakikada vekil maaşlarında iyileştirmeler yapılması gibi.
Yani sizin anlayacağınız, ülke çıkarlarına yönelik reformlar ve demokratik haklar konularında bu meclisin sicili pek temiz değil.
Öyle olunca da halkın güvenini tümden yitirmiş bu parlamentonun olumlu sayılabilecek değişiklikler konusunda atmayı planladığı her adıma, yapmayı düşündüğü her değişikliğe kuşkuyla bakar olduk.
Umarız Türkiye demokrasisi ve toplumu için yaşamsal öneme sahip bu dokunulmazlıklar konusu da son anda bir inatlaşmaya ya da siyasi pazarlığa kurban gitmez.
Oysa Türkiye’nin normalleşmeye ihtiyacı var.
Normalleşmenin önündeki en büyük engel de ikiyüzlü, içten pazarlıklı, samimiyetsiz siyaset yapma tarzı.
Oysa Türkiye’nin artık birilerine, bir şeylere dokunması gerekiyor.
Ülkede yaşanan tüm olumsuzlukların temelinde yatan, kendi gibi olmayanı ötekileştirme, aşağılama ve hatta çoğu zaman yok sayma anlayışı ve bunun sonucu olarak da öteki üzerinden siyaset yapma şeklinde oluşan rövanşist yaklaşım.
Kendini dünyanın merkezine koyan, kendi dogmalarını mutlak doğru kabul eden ve tüm dünyayı yönetmeye kalkan üstenci davranış biçimini yaşam tarzı haline getirenlere dokunmamız gerekmez mi?
Zamanın ruhunu yakalamaktan yoksun, olayları ve gelişmeleri kendi koşullarında değerlendirme, analiz etme alışkanlığı olmayan, çağın gerisinde yaşayanlara dokunmanın zamanı değil mi?
Siyaseti bir meslek, bulunduğu statüyü vazgeçilmez sanan çıkarcı, rantiyeci, yalancı, yalaka tiplere ne zaman dokunacağız.
Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet ve suistimali ayan beyan ortada olan, her fırsatta çevresine zarar veren siyaset bezirganlarına dokunmayacak mıyız?
Ülkemizin en çok ihtiyaç duyduğu barış ve özgürlük konularında, düşmanca bir tavır sergileyen, savaş çığırtkanlığı yapanlara kim, ne zaman dokunacak?
Sırtını sıvazlamayı dokunmak saymazsak eğer, köhnemiş aklına, nasır tutmuş vicdanına, önyargılardan örümcek tutmuş beynine ve en önemlisi de sinir uçları iltihaplanmış duygularına dokunulacak o kadar çok insan var ki!
Mecliste görev yapan ya da yapmış vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırmak kuşkusuz siyaset kurumunun saygınlığını artırmak adına önemli bir işlev üstlenebilir.
Ancak bunu salt birilerini cezalandırmak, vekilleri konuşamaz, düşünce açıklayamaz hale getirmek amacıyla yaparsanız suçlulara dokunmak yerine demokrasiye dokunmuş olursunuz.
Henüz tüm kurum ve kurullarıyla yerleşmemiş demokrasimize dokunmak demek, yeniden faili meçhuller, darbe girişimleri, yine baskı, yine zulüm, yeniden insan hakları ihlalleri demek olacaktır.
Öyleyse gelin hep birlikte bize yaşamı zehir eden, ülkemizi kan gölüne çeviren, kardeşi kardeşe düşman kılan, ekonomiye de, bilime de, insana da yön veren sisteme dokunalım. Bu ahlaksız, vahşi sömürü düzenine dokunalım.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020