Ayhan ONGUN
Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın “dindar gençlik yetiştireceğiz” açıklamasının ardından kopan fırtına ve daha sonra sözlerine açıklık getirmek için ifade ettiği “formatlanmış gençlik istemiyoruz” açıklamaları sonrasında sanırım herkesin cevabını beklediği soru bu olsa gerek.
Nasıl bir gençlik istiyoruz?
Bu soruya modernist- laik çevrelerin vereceği cevap belli. “Atatürk ilke ve inkilaplarına bağlı, cumhuriyet değerlerine sahip……”diye devam edecek bir tanımlama olacaktır kuşkusuz.
Böyle istemeleri, tarihi misyonları ve aldıkları tek yanlı kültür, resmi ideolojiden kaynaklı koşullu bilinç nedeniyle çok doğal. CHP genel Başkanı Kılıçdaroğlu’ nun açıklamasını da, bu kesimin itirazlarını da böyle okumak gerekiyor. Nasıl MHP’ nin “milliyetçi değerlere sahip gençlik” yetiştirme fikrini öne çıkarması normalse, sosyalist kesimin; “bilimsel, evrensel değerlere önem veren, materyaist öğretiyi esas alması “da bir o kadar normal bir talep.
Ancak ideolojik yapısı, yönetim anlayışı ne olursa olsun iktidarda olan bir hükümetin, hele de başbakanın böyle bir talebi olamaz. Erdoğan, AK Parti genel Başkanı olarak böyle bir şey isteyebilir ama, tüm yurttaşların, bütün bir ülkenin Başbakanı olarak böyle bir talepte bulunamaz.
Üstelik de Milli Güvenlik derslerinin müfredattan çıkarıldığı, sabah duası gibi her gün okullarda tekrarlatılan andımız ve Atatürk’ün gençliğe hitabesi tartışmalarının yapıldığı bir ortamda.
Kaldı ki, dindar gençlik yetiştireceğiz sözlerine verilen tepkilere karşılık “gençliğin tinerci mi olmasını istiyorsunuz?” cevabı hiç yakışık almadığı gibi, Köy Enstitülerine yaptığı vurgu da zorlama bir savunmaydı.
Cumhuriyet değerlerine sahip çıkma adına gençleri iradeleri dışında Kemalist ideolojiyle eğitmenin yanlışlığının karşılığı dindar bir gençlik yetiştirme niye olsun.
Yaşam içerisinde renkler yalnızca siyah- beyaz değildir. İki rengin arasında o kadar çok ton varken, insanları bu iki renge sıkıştırmaya, böyle bir tercihe zorlamaya ne hakkınız var!
Farklı din, dil ve ırktan insanların yaşadığı çok kültürlü bir ülkede kimi kimlikleri yok sayarak, her sabah okullarda çocukları,”Türk varlığına armağan” eden zihniyetin karşısına “ey, Müslüman-Türk gençliği…” diye mi çıkmayı düşünüyorsunuz?
Bu ülkenin çocuklarını, gençlerini; özgür bireyler olarak yetiştirme yerine, egemen gücün ideolojini zorla kabul ettirmeye çalışmak, bu ülkeye ve topluma yapılacak en büyük kötülüktür.
Dindar olmayan her gencin tinerci olacağı gibi saçma bir düşünce kadar, her gencin mutlaka Kemalist ideolojiyi benimsemesi gerektiğini savunmak da bir o kadar zorlama, saçma ve çağın gerçeklerine uymayan bir anlayıştır.
Bir Başbakan Yardımcısının yaklaşık yirmi milyon insanın kullandığı, ülkenin resmi televizyonu TRT de o dilde yayın yapılmasında sakınca görülmediği halde“Kürt dili medeni değildir” diyebildiği, Kılıçdaroğlu’ nu solcu bulmadığı için beğenmediğini söyleyen CHP li “solcu”milletvekilinin Ergenekon’ a sahip çıkıp, Silivri’ nin önünde yatıp kalktığı, “darbe olmadan, yeni anayasa yapılamaz “diyen 68 li ağabeylerin olduğu bir ülkede söyler misiniz,nasıl bir gençlik istiyoruz?
Muhalefetinin, iktidarı Avrupa’ ya şikayet ettiği, tüm vesayet sistemini ortadan kaldıracağını söyleyerek yönetime gelen iktidarın, giderek kendi vesayetini oluşturmaya çalıştığı, otoriter eğilimlere yöneldiği, siyasi partilerin angarya işlerini görmek için ayak işlerinde çalıştırdığı gençleri bu ülkede nasıl daha iyi yetiştireceğiz?
Bir yanda tabletlerle, akıllı tahtalarla eğitimi savunan, öte yandan ucube bulduğu heykelleri yıktıran bir yönetimin bu çelişkili eğitim ve kültür politikasının kurbanı niye olsunlar bu gençler?
Kaldı ki, bizim yetiştirmemizden öte, onların çağdaş normlarda, bilimsel eğitim alarak, teknolojiyi kullanarak ortalama bir dünya vatandaşı olarak kendilerini yetiştirebilmeleri için uygun ortam ve koşulları yaratmayı niye düşünmeyiz de iktidarı ele geçiren güçlerin kendi ideolojik, siyasi amaçlarına teslim ederiz!
Bence asıl sorulması gereken soru ve üzerinde durulması gereken nokta bu değil midir?
Belli bir ideolojinin dar kalıplarına sokmak yerine, özgür düşüncenin derin sularına salıversek, bilim ve teknolojinin tüm olanaklarını sersek önlerine, onlara güvendiğimizi hissettirebilsek; neye inanacaklarına, kime güveneceklerine, nasıl yaşayacaklarına onlar karar verse!
Ve bizler, bir geleceği borçlu olduğumuz gençlere; demokrasinin tüm kurum ve kurullarıyla işletildiği, açlık, yokluk ve yoksulluğun olmadığı, baskı, zulüm ve zorbalığa izin verilmeyen, faili meçhullerin yaşanmadığı, eşit yurttaşlık temelinde, barış içinde bir arada, özgürce yaşayabildikleri bir ülke verebilsek.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2021
31.03.2021
17.03.2021
3.02.2021
23.10.2020
30.09.2020
28.07.2020
19.05.2020
15.05.2020
19.03.2020