Baskın ORAN
Yok tutuklu tulumunun rengiydi, yok “silahlı sivil”ler. Tulumun rengini de saptar, silahlı sivillerin yolunu da açar! Eğer bir ülkede parlamento yoksa, ikisi de mis gibi olur.
Eğer, “hooop, aile var” demeyeceğinizi bilsem, KHK’lerle her istediğini yapan iktidarımız, canı isteseydi bi KHK daha çıkartıp her birimizden nası bi güzellik talep ederdi, onu da yazardım…
Başlıktaki soruya dönelim. Evet, niye hâlâ açık ki?
* * *
Tek Adam iktidarı ülkeyi tam 1,5 yıldır TBMM’den çıkan yasalarla değil, kendi iki dudağından çıkan emirnamelerle yönetmekte. Kendi ışığıyla ısınan fukara HDP dışında, özellikle de CHP denilen partiden gık çıkmadan.
Emirname, çünkü bunların sadece isimleri OHAL KHK’si. Ve bunu da AYM’den başka yutan yok.
AYM?
Korkudan kendi iki üyesini işin en başında sorgusuz-sualsiz ihraç edip artık gık diyemeyen, bütün bu çektiklerimize sebep olan, görevini yapmayıp kendi kendini ve dolayısıyla da Anayasa’yı devreden çıkaran, Anayasa’yı korumakla yükümlü hukuk kurumu…
* * *
1,5 yıldır hayatımızı yöneten bu KHK’lerin Anayasa’nın düzenlediği OHAL KHK’leriyle ilgisi sıfır! Külliyen “çakma” bunlar. Çakma, çünkü bunlar ne şekil bakımından Anayasa’nın bahsettiği KHK’ler, ne de içerik bakımından.
Şekil bakımından çakma, çünkü Anayasa Md. 121/3’e göre bunlar yayınlandıkları “aynı gün” TBMM’nin onayına sunulur. TBMM İç Tüzüğü Md. 128’e göre de öncelikli ve ivedilikli olarak “en geç 30 gün içinde görüşülür ve karara bağlanır”.
Oysa bugüne kadar çıkarılan 30 KHK’den sadece 5’i bu usule uydu. Yeni çıkan 2 çakmayı saymazsak, gerisi komisyonlarda görüşülmeden genel kurula gitti, fi tarihinden beri de orada yatıyor. Çünkü efendim, Taksim’deki 1969 Kanlı Pazar sırasında gençlik kuruluşu MTTB’nin başkanı olan İsmail Kahraman şimdi de TBMM başkanı. Genel kurul gündemine koymuyor.
Ve kimseler de, sen ne yapıyorsun be adam, demiyor.
Gündeme koysa, bunlar hem TBMM’de tartışmaya açılacak, hem de yasalaşacağı için AYM’nin denetlemesine tabi olacak. AYM de kaçacak yol bulamayacak.
* * *
İçerik bakımından çakma çünkü Anayasa Md. 121/3’e göre OHAL KHK’leri ancak “OHAL’in gerekli kıldığı konularda” çıkarılabilir.
Oysa, inanılmayacak konularda çıkarılıyor: Kış lastiği kullanmaktan tut, TV’lerdeki evlilik programlarının ve “takviye edici” gıda tanıtımlarının yasaklanmasına, duruşmalarda giyilecek tulumların rengine, taşeron işçilere, Milli Piyango ve at yarışlarına, Gemlik ilçesinin yukarı taşınmasına kadar.
Bu çakmalar Anayasa’ya niye uysun yahu, TBMM’nin gıkı mı çıkıyor?
* * *
Çakma, çünkü OHAL KHK’leri sadece OHAL süresince geçerlidir, kalıcı hüküm getiremez.
Oysa bırak kalıcı hükmü, kanun koyuyor! Kanunda olmayan hüküm kararnameyle getirilir mi?
Bırak kanun koymayı, kanun değiştiriyor, kanun! Kararnameyle kanun değiştirilir mi?
Yuhlar olsun, demek ki bize Mülkiye’de yanlış öğretmişler! Mis gibi kararnameyle kanun getiriliyor ve de değiştiriliyor! 17 ayda çıkarılan 30 KHK’yle 369 kanunda 1.125 değişiklik yapıldı!
Bütün bunlar niçin yapılmasın Yâ Hû! TBMM’nin gıkı mı çıkıyor?
* * *
Bu Tek Adam rejimi bu KHK işini kendi çıkarları için nasıl oyuncak etti, bir örnek vereyim:
17-25 Aralık 2013’ten önce (hatırladınız mı bu tarihi?) devletin kara para ve yolsuzlukla mücadele için para ve mülklere el koymasında standart AB koşulları geçerliydi.
17-25 patlak verince, bilin bakalım niçin, elkoyma koşulları fevkalade zorlaştırıldı. BDDK, SPK, MASAK, KGK, Hazine gibi kurumlardan rapor almaktan tutun, ağır ceza heyetinin oybirliğine kadar.
15 Temmuz darbe girişimi oldu ve bastırıldı, bilin bakalım niçin, elkoyma koşulları 668 s. KHK’yle fevkalade kolaylaştırıldı. Rapor da kalktı, ağır ceza heyetinin oybirliği koşulu da. Üstelik, elkoyma kararını ağır ceza mahkemesi yerine “sulh ceza hakimlikleri” vermeye başladı.
Dikkat: Sulh ceza mahkemeleri değil. Hakimlikleri! Çünkü bu arada sulh ceza “mahkemeleri” kaldırılmış, yerine sulh ceza “hakimlikleri” getirilmişti. Basit bir isim değişikliği gibi gözüken bu işteki alicengiz oyunu bakın neydi:
Eskiden bir sulh ceza mahkemesi kararına itirazlar bir üst mahkemeye, yani asliye ceza mahkemesine yapılırdı. İsim “mahkeme”den “hakimlik”e dönüştürülünce, itirazlar yukarıya değil “yan tarafa”, yani farklı numara taşıyan bir diğer sulh ceza hakimliğine yapılır oldu. Ve, evet, tutukluluk ve mülke elkoyma gibi en can alıcı hususlarda artık tek bir yargıç var: HSYK tarafından “dikkatle” seçilerek atanmış bir sulh ceza yargıcı.
* * *
Artık bitireyim çünkü iyi değilim, yazdıkça hafakanlar basıyor. Ama gel de bitir. Mesela, dostunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim demişler. Erdoğan geçenlerde yine Sudan askerî diktatörü El Beşir’i ağırladı. Herif hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi savcılığı tarafından çıkarılmış 10 adet tutuklama emri var. Eski AİHM yargıcı Rıza Türmen’e sordum, 5’i insanlığa karşı suçlardan, 2’si savaş suçlarından, 3’ü soykırımdanmış. Tutuklama emrini uygulamayan ülkeler BM’de teşhir ediliyor.
Sayın Erdoğan arkadan bi de herifin ülkesine gitti, “Sevakin adasını bize versenize” dedi. Bi tane fahri hukuk doktorası verdiler. K. Evren’e de verilmişti aynısı. Onun da can dostu Pakistan askerî diktatörü Zia Ül Hak idi.
Not: TBMM’yi kaldırmışken, AYM’yi de kaldırıversek ne kaybederiz? Aksine, kazanırız. Hiç olmazsa çakma KHK’leri denetlemeyip bütün bunlara sebep olan bir AYM’miz var demekten kurtuluruz.
İkisi de nasıl mı kalkacak?
Ayıbettiniz. KHK’yle tabii!
Yazarlar
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
27.02.2025
27.12.2024
14.11.2024
1.11.2024
25.10.2024
18.10.2024
27.09.2024