Baskın ORAN
1964’te 19 yaşındayım, ODTÜ ve Ankara Hukuk’u esas listeden, Mülkiye’yi de birinci yedekten kazanmışım. Gönlüm Mülkiye’de çünkü diplomat olan küçük abimin izinden gitmekteyim. Ama o yıl ABD’den yeni dönmüşüm, İzmirli arkadaşları ziyarete gittiğim ODTÜ’nün ortamını çok sevdim. Tereddüt oluştu.
O sıralarda 61 Anayasası bütün gönüllerde ve ağızlarda. ODTÜ’deki arkadaşlardan biri dedi ki, “Mülkiye’de bir doçent var, anayasayı yazdı, çok iyidir.”
Mümtaz Abi’yi ilk defa o zaman duydum. Zaten sıram da gelmiş, derhal Mülkiye’ye gidip kaydımı yaptırdım. Sol kavramıyla orada tanıştım. Dört yıl öğrenciliğini, dört kere atılmama rağmen de kırk yıl hocalığını yaptım.
***
Mümtaz Abi’nin dersleri biz öğrenciler için bir tür ibadetti. Çocuğuz daha; ders başlamış, dır dır çeneye devam. Dirseklerini kürsüye dayar, öyle bakardı bize, başlamazdı. Susardık, utanarak. Başlardı anlatmaya. Teneffüste odasına gidemezdi çünkü etrafını çevirir soru yağmuruna tutardık, bakardık zil çalıyor, hadi herkes yerine, devam…
Sadece ders anlatmazdı. Yürekli tutum nedir, onu da gösterirdi. Bir keresinde bir arkadaş, “Hocam, sivil polisler de var aramızda” diye seslenmişti oturduğu yerden, Mümtaz Abi, “Gösterin, hemen kulağından tutup atayım” demişti. Büyülenmiştik. Aynı kürsüden Prof. Fazıl Sağlam da yazdı geçen gün, durmadan işgal-boykot yapıldığı bir zamanda, dersine dalıp “Boykot var, herkes dışarı!” diye bağıran iri yarı bir genci o ufacık boyuyla yaka paça dışarı atmış, çocuk da gıkını çıkartmamış. İnanırım, aynen olmuştur.
Yön dergisini hacı bekler gibi beklerdik her hafta. Başyazıyı Mümtaz Abi yazmışsa bayram ederdik; biz yazmış gibi okurduk saniyede. Benim yazı üslubumu en çok etkileyen insandır.
***
Mülkiye’yi bitirdiğimiz 68’de Anayasa’ya Giriş’i yayınladı. Ertesi yıl da, Dinamik Anayasa Anlayışı – Anayasa Diyalektiği Üzerine Bir Deneme’yi. İfade özgürlüğünün ödün vermez abidesi, bize sınıfta anlattıklarını kitaplaştırmıştı. “Diyalektik” terimini ilk defa ondan duymuştum. “Proletarya diktatörlüğü”nü de. “Marksist demokrasi”yi de. İnanılmaz enginlikte bir demokratik ufuk açmıştı bizim kuşağın önüne.
O yıllarda en çok tartışılan şey, “Anayasa sol’a açık mıdır?” konusuydu. Mümtaz Abi anayasaların, toplumlar geliştikçe dinamik biçimde yorumlanması gerektiğini söylüyor, ayrıca “sola açıklık” konusunda şöyle yazıyordu:
“Anayasanın ideolojisi budur demek başka bir şeydir, anayasanın bu ideolojiden başkasına kapalı olduğunu söylemek başka şey.” Mülkiye’yi bitirip onun kürsüsüne 1995 sonunda asistan olan (ve 2017’de KHK’yle atılan) Doç. Murat Sevinç, benim burada bu yazı boyunca anlattığım ana fikri tek paragrafta özetleyen yazısında yorumladı bunu: “Yani, bir şeyin ‘olmaması’ ile bir şeye ‘kapalı olmak’ arasındaki fark.”
Mümtaz Abi yazdıklarının fiyatı olarak, 71’de dekanımızken, 12 Mart askerî faşizmi tarafından dersinden alınıp götürüldü. Fakülte kapısına dizilip avuçlarımız patlayana, gözlerimiz bulanana kadar alkışladık götürülürken. Anayasa’ya Giriş’te komünizm propagandası yapmaktan 6 yıl 8 ay ağır hapse, ayrıca kamu haklarından ebediyen mahrumiyete çarptırıldı. Toplam 14,5 ay Mamak’ta kaldı.
Çıkınca, Uluslararası Af Örgütü ikinci başkanlığı yapacak, 79’da UNESCO Uluslararası İnsan Hakları Eğitimi Ödülü alacaktı.
***
Mümtaz Abi’yi son görüşüm, programına daha önceleri de kaç kere katıldığım Balçiçek İlter’in 13 Kasım 2013’teki Karşıt Görüş’ünde oldu. “Atatürkçülük tartışılacak” diye anons edilmiş; kadim dostlarımdan Ülkü Özen hatırlatıyor.
O sırada “Andımız” okullardan kaldırılmış, laf oradan açılmış, Mümtaz Abi “Çocuklara sordular mı?” dedi. Ben ne diyeceğimi bilemedim; ilkokul öğrencilerine kim ne zaman neyi sorar ki? Tabii, konu gelip dayandı, Andımız’daki “Türk” vurgusuna. Ben “Türkiyeli” kavramının çok daha kucaklayıcı olduğunu söylemeye çalışırken müdahale etti: “Ama senin pasaportunda ‘Türk’ yazıyor?”
Ben kısaca açayım diye uğraşıyorum söylediklerimi, Mümtaz Abi yine tekrar ediyor: “Ama senin pasaportunda ‘Türk’ yazıyor?” Neler oluyor yarabbi? Çünkü ben ne söylersem söyleyeyim, aynı şeyi tekrar ediyor: “Ama senin pasaportunda ‘Türk’ yazıyor!” Nihayetinde soru işareti mi var ünlem işareti mi, emin değilim.
Bir anda, Balçiçek’le bakışlarımız karşılaştı ve saniyesinde anlaştı. Mümtaz Abi iyi değildi. Programı bir an önce bitirmek lazımdı. Yine Ülkü hatırlatıyor, bitirirken, “Elleri öpülesi hocamla bir araya getirdiğiniz için çok teşekkür ederim size” demişim Balçiçek’e. Zaten ondan sonra kardeşleri de uyardı, bir daha çıkmadı TV’ye. Arkasından da Alzheimer haberi duyuldu zaten…
***
İnanmanızı istiyorum; bu yazıyı burada bitirmek için çok şey verirdim.
Çünkü Mümtaz Abi’yi hem gerçekten sevdim hem de aramızda ideolojik olarak çok güçlü bir paralellik vardı; uzun süre tamamen simetrik, bir noktadan sonra tamamen asimetrik.
Simetrik derken; ikimiz de Fransız kültürü almıştık, ikimiz de solcuyduk, ikimiz de (bütün Mülkiyeliler gibi) “Kutsal Devlet” kavramıyla hercümerç olmuştuk, ikimiz de Kemalisttik.
Öğrenci olarak, Demirel yönetimine karşı “Morison Süleyman, İstifa Ne Zaman?” diye günaşırı yaptığımız yürüyüşlerde polis saldırınca bağırıyorduk: “Ordu-Gençlik El Ele, Milli Cephede!” Yetmezse, İstiklal Marşı’nı okuyorduk, polisler selam duruyordu. Benim 7 aya mahkûm olduğum 1967’deki olay, bir Kıbrıs yürüyüşüydü: ABD’nin Kıbrıs özel temsilcisi Cyrus Vance’i Esenboğa’ya indirtmemiş, sonra Kızılay’a gelip Amerikan Haberler Merkezini “Türk bayrağı asılsın!” diye taşlamıştık.
Kemalizm’imiz mi daha çoktu, solculuğumuz mu, şu anda iyi biliyorum ama o dönemde bilmiyorduk. Bildiğimiz, sadece solcu olduğumuzdu.
***
Mümtaz Abi de simetrik bir tablo çizdi. “Kutsal Devlet” tutkusunu, özellikle, “Çözüm, Çözümsüzlüktür” politikasının mimarı Denktaş’a 70’lerin sonundan itibaren Kıbrıs’ta başdanışman olduktan sonra ciddi biçimde yükseltti.
Ben bunu, hocamın görev anlayışına bağladım. Veya, neyse.
Bundan sonra Mümtaz Abi, Orly’deki THY kontuarına bomba koyan ASALA’nın 1985’teki Paris davasına müdahil Türkiye’nin temsilcisi olarak çıktı. Ankara’nın bugün de savunduğu tezleri teker teker ileri sürdü. Olayın baş sanığı Varujan Garbisyan, “Sizin çektiğiniz acılardan dolayı ben büyük acı duyuyorum. (…) Siz de bizim çektiğimiz acılar için benim yaptığım gibi üzüntü duyduğunuzu söyleyebilir misiniz?” demişti. Ardından, 85 sonunda İsveç’e gidip, Türkiye’deki insan hakları ihlallerini en çok eleştiren bu ülkeyi ikna etmeyi üstlendi.
Ben bunu da ASALA cinayetlerinin yarattığı tepkiye bağladım. Veya, neyse.
Kendim de 1986’da Yunanistan’da Batı Trakya azınlığının çektiklerini kitap olarak yayınlamış, ardından da Avrupa’da konferanslar vermiştim. 6-7 Eylül pogromunu on yaşımda bizzat yaşadığım halde, Türkiye’de Rumların neler çektiğinden hiç haberim yoktu. Ermeni meselesini duymamıştım, daha doğrusu duymuştum da okullarda anlatıldığı gibi duymuştum.
***
Ardından, 26 Eylül 1997 tarihli Hürriyet’te “Derin ve Çapaçul”u yazdı. Şöyle diyordu: “Devletin ayrıca ‘derin devlet’ diye adlandırılmaya gereksinimi yoktur. Yerine göre gizlidir, yerine göre saydam. Ama, neyin gizli, neyin saydam olacağı da yine kurallara bağlanmıştır.”
Bunu, Ziverbey Köşkü’nde İlhan Selçuk dahil (ki, Yön’ün başyazılarını nöbetleşe kaleme alırlardı) nice gençlerin ağır işkenceden geçirildiği, “kontrgerilla” ve “özel harp” terimlerinin artık ezberlendiği, E. Korg. S. Yirmibeşoğlu’nun “6-7 Eylül ne muhteşem örgütlenme değil miydi! Kıbrıs’ta cami bile yaktık biz” dediğini gazeteci Fatih Güllapoğlu’nun 1991’de açıkladığı bir dönem için yazıyordu. Kendisinin de Mamak’a atıldığı.
Bunu okuyunca epey şaşırdım, ama bunu da Mümtaz Abi’nin kindar olmadığına bağlamak istedim. Veya, neyse.
Fakat 17 Ağustos 2009 gibi artık herkesin her şeyi öğrendiği bir tarihte, Cumhuriyet 2. sayfadaki “Açı” köşesinde yazdığı “Kesin Çözüm”ü okuyunca, bunu bişeye bağlayamadım. Bittim. Yıkıldım.
Çünkü burada, “Etnik kimlik mikrobunu çileli Anadolu halkının içine tekrar sokan ve bölücülük tehdidiyle başka etnik haklar koparıp yeni bölünmelerin kapısını açmaya çalışanların”, yani Türkiyeli Kürtlerin, Irak’taki Türkmenlerle mübadele edilmelerini öneriyordu…
***
Tekrar edeyim: Mümtaz Abi’yle çok uzun zaman simetrik bir paralelizm içinde olduk. İkimiz de Türk Devleti’ni babamız olarak gördük. Mümtaz Abi kendi doğrultusunda gittikçe hızlanarak devam etti. “Kesin Çözüm”ü önerene değin.
Ben ise zaman geçtikçe ve öğrendikçe çok farklı düşünmeye başladım. Devletin babamız değil, anamızın kocası olduğunu fark etmeye değin.
Devlet’ten, İnsan’a geçmiştim.
Bundan sonra paralelizm, santim santim asimetrik olmaya gitti.
Bu açıdan bakınca, Mümtaz Abi gerçekten çok başarılı bir hocaydı. Çünkü bir hocanın başarısı, en çok, yetiştirdiği öğrencilerin kendisini aşmasıyla ölçülür.
***
Bu noktada, bir diğer çok önemli hocamın, devletler hukuku profesörü Seha Meray’ın bizlere söylediğini nakledip bitireyim:
Maliye hocamız, 1950’lerde yazdığı teksiri okutmakta bize. Öyle ki, içinde sözünü ettiği bazı bankalar kapanmış. Galiba üçüncü sınıftayız, bunu bi teneffüste Seha Hoca’ya açtık.
Seha Hoca önce, bir hocayı diğerine çekiştiriyoruz diye bizi sıkı bi fırçaladı.
Sonra, ilave etti: “Evladım, bazı hocalar nasıl olunması gerektiğini öğretir. Bazı hocalar da, nasıl olunmaması gerektiğini. İkisi de birbirinden önemlidir.”
Mümtaz Abi, ikisini de kendinde birleştirmiş bir hocamızdı.
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları


























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
4.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
27.02.2025
27.12.2024
14.11.2024
1.11.2024
25.10.2024
18.10.2024