Bayram ZİLAN
Neredeyse 100 yıldır süren, son 30 yılı çatışma ile geçen, 40.000 insanın hayatına mal olan, ardından binlerce yetim çocuk, dul eş, acılı anne-baba bırakan ve özünde bir demokrasi sorunu olan Kürt meselesinin çözümü için en radikal ve cesur adımlar Ak Parti iktidarı tarafından atıldı.
Şüphesiz Ak Parti’den önce de birçok girişimde bulunuldu. Ancak bu öyle bir mesele ki dokunanı yakıyor. Nitekim yaktı da. Turgut Özal’ı, Necmettin Erbakan’ı, Eşref Bitlis’i, Adnan Kahveci’yi, Uğur Mumcu’yu ve daha nicelerini yaktı. Bütün bu kişiler, Kürt meselesine derinlikli bir çözüm bulma iradesi geliştirdiği için ya suikasta kurban gitti, ya öldürüldü ya da iktidardan alaşağı edildi.
Devleti yöneten bürokratik oligarşi Kürt meselesini daima “güvenlik paradigması” içerisinde çözülme(me)sini istedi.
Esasen bu tercih, bilinçli bir tercihti. Zira Kürt meselesi, vesayetçi odaklar için bir yaşam kaynağıydı. Devlet mücadele edecek, dolaysıyla siyasetçiler değil, bürokratlar ön planda olacaktı. Devletin “işletim sistemi” bürokraside olacak, haliyle demokratik(?) cumhuriyetin muktediri de bürokratlar olacaktı. Nitekim oldu da. Devlette hareket etme kabiliyeti bürokratlarda olunca rutin dışına çıkmak da kolaylaştı. Türkiye’de siyaset kurumunun güçlü olmamasının ve vesayetçi odaklar ve derin yapıların devlet içerisinde yaşama alanlarını çok rahat bulmasının temel nedeni Kürt meselesi oldu. Bu meselenin bunca yıl varlığını sürdürmesi de bilinçli olarak planlandı.
Ne var ki; Türkiye Cumhuriyeti’nin bu kötücül geleneği Ak Parti iktidarı tarafından yıkıldı. Ak Parti, yıllardır çözülemeyen bu meseleyi “güvenlikçi paradigma” rayından çıkartıp “diyalog ve müzakere paradigması” rayına oturttu. Bu radikal perspektif, öncelikle bu meseleden nemalanan bürokrasiyi, ulusal ve uluslar arası baronları ürküttü. Kürt meselesi üzerinden rutin dışına çıkan derin yapılar, Türkiye’yi dizayn eden uluslar arası baronlar bu meselenin çözümünü engellemeye başladılar. Öyle ki, bunun için yıllarca “barış” diyen insanları, “barışa hayır” kampanyalarında bile kullanmaya başladılar.
Ak Parti iktidarı da bu taaruzdan nasibini aldı. 7 Ekim MİT Krizi, 17-25 Aralık Operasyonları, Gezi Olayları, 6-8 Ekim Kobani olayları, Paris Suikastı, Oslo Görüşmesi kayıtlarının sızdırılması, Dağlıca, Aktütün, Silvan baskınları ve Roboski Katliamının tamamı Çözüm Süreci masasını devirmek için yapıldı. Fakat Ak Parti diğer iktidarların yaptığını yapmadı. Kararlılığını sürdürdü ve masadan kalkmadı. Israrla barış iradesini korudu.
Şüphesiz bütün bunlar Cumhurbaşkanının tabiriyle, bir “sır küpü” olmadan yapılamazdı. İşte o sır küpü MİT Müsteşarı Hakan Fidan’dı. Fidan, bugüne kadar süregelen devlet aklına zıt bir insandı, gerçek bir demokrattı. Öyle ki, Oslo’daki masada muhataplarına yüzde 10 barajının anlamsız olduğunu ve Kürtleri parlamentoya sokmamak için zamanın siyasetçileri tarafından getirilen bir uygulama olduğunu bile söyledi. Fidan, önce İmralı Adası’nı izole eden Ergenekonvari yapılanmanın çözüm önündeki engel olduğunu keşfetti ve adanın kontrolünün Adalet Bakanlığı tarafından yapılması kanaatini geliştirdi. Ardından adanın kontrolü askerlerden alındı. O tarihten sonra, İmralı ile “sağlıklı” görüşmeler başladı. Bütün bunların yanı sıra Fidan, illegal yapıların merkez üssü haline gelmiş GES Komutanlığı’nın MİT’e devredilmesini de sağlayarak siyasetçilere rehberlik edecek ve politika geliştirmelerini sağlayacak bilgileri kullanışlı verilere dönüştürmüş oldu.
Sadece güvenilir, yerli, sırrın esiri değil, sırrı kendisinin esiri yapabilecek bürokratların başarabileceği bir iş olan Çözüm Süreci,tüm engelleme ve provokasyonlara rağmen belirli bir olgunluğa erişti. Bu olgunluk öyle bir olgunluk ki; artık taraflardan hiç birisi masadan kalkmaya cesaret edemiyor. Zira Türkiye halkı barışa inanmış, barışın ve çatışmasızlığın tadını almış durumda. Artık hiç kimse geriye dönmek, çocuklarını kaybetmek istemiyor. Bu meselenin çözümüne olan inanç cumhuriyet tarihi boyunca geldiği en yüksek seviyede.
Şimdi, Çözüm Süreci’nde sona yaklaşıyoruz. Bu aynı zamanda sürecin tamamının bürokrasiden siyaset kurumunun konusu olmaya evrilmesini de ima ediyor.
Şüphesiz sürecin her aşamasını takip eden, tarafların bütün reflekslerini ve bundan sonra siyaseten atılacak adımları iyi bilen, bilhassa beklentiler ve çözümler bilirkişisi olan Hakan Fidan’a önümüzdeki dönem “siyasetçi kimliği” ile çok iş düşecek. Bütün bunların yanı sıra, Paralel Yapı ile mücadelede kendisinden sonraki kişinin de iyi seçilmesi hayati önemde.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Fidan’ın istifasına olumlu bakmıyorum” açıklamasından, Ak Parti camiasından birisi öksürse, “yaşasın hastalandılar” diye ellerini ovuşturup, yağmur yağdığında 5 dakikada ortaya çıkan seyyar şemsiyeciler gibi fırsat kollayanlara ekmek çıkmayacak. Zira Recep Tayyip Erdoğan Ak Parti hareketinin lideridir. Başbakan Davutoğlu dâhil her Ak Partili için Erdoğan, hala tartışmasız liderdir. Ve dışarıda “fikir ayrılığı” gibi yansıtılan hususlar aslında “daha iyi bir metod bulmak” çabasından başka bir şey değildir. Felaket tellalları sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “sır küpüm” tabirine baksa, aslında Erdoğan’ın ne demek istediğini anlarlar…
Son tahlilde Yeni Türkiye yolculuğunda ve paralel devletle mücadele Erdoğan asla yalnız bırakılmayacak. Ona, bu mücadeleyi devam ettirsin diye Türkiye’nin yüzden 50’sinden fazlası oy veriyor.
Üzgünüm.! fırsat şemsiyecilerine yine ekmek yok.
Zira bugün, Erdoğan’ın arkasında milyonlarca “fidan” var.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.05.2024
7.05.2024
3.05.2024
29.04.2024
26.04.2024
18.04.2020
25.02.2020
12.02.2020
19.01.2020
15.01.2019