Berrin Sönmez
Sadece siyasetin değil elbet. Medyanın ve tümüyle toplumun payı olan utanç silsilesi, demek daha doğru olur. Yakın geçmişte parlamentoda yaşanıp medyanın ve toplumun desteklediği kimi olayları sahiplenmek bir yana bugün başını öne eğip yüzü kızarmadan anlatabilecek pek kimse yok.
Mesela Zana, Dicle ve Doğan, milletvekili dokunulmazlığı gerekçesiyle haklarında işlem yapılamayacağını düşünerek TBMM’de ayrılmamaya karar vermişlerdi. Ancak polis, 4 Mart 1994’de Meclise girip DEP’lileri zor kullanarak gözaltına aldı. O gün polisin parlamenterleri yaka paça tutuklamasını bugün hoş görebilecek kimse yok şükür.
Ancak bu olaydan sadece beş yıl sonra benzer bir tablo, polise de hacet kalmaksızın bizzat başbakan tarafından gerçekleştirildi. Uzun siyasi kariyerine rağmen benim gibi birçoklarının zihnine “kadına had bildirme” çığlıklarıyla kazınan rahmetli Ecevit’i o gün alkışlamış, tempo tutmuştu DSP’li vekiller. Sonraki yıllarda “siyasi hayatımın en utanç verici günü” sözü, kimi vekilin ağzından duyuldu. Günümüzde savunabilecek kimse de yok, 2 Mayıs 1999 günü Ecevit’in meclis kürsüsünden, Merve Kavakçı’yı işaret ederek “bu hanıma haddini bildiriniz”, yasakçılığını.
Hatalardan ders almıyoruz ki benzerleri tekrarlanıyor. Gelecek beş on yılda bugünkü pek çok vekilin HDP’ye dönük dışlamaya ortak oluş nedeniyle utanç ifade edeceğini tahmin etmek zor değil, kendilerine Periscope yayını sorulduğunda. Medyanın HDP grup toplantısını yayınlamayarak bir nevi mobbing uygulaması, utanç günlüğümüze yeni bir sayfa olarak tarihe geçmiştir. İktidarıyla muhalefetiyle partilerin HDP’yi yok sayması, görmezden gelmesi, siyasi rekabet çerçevesinde hoş görülmese de anlaşılabilir bir tutum. İktidarın imkanlarını, seçilmiş bir parti aleyhine kullanmaksa asla kabul edilemez. Hele tüm partilere eşit mesafeyle yaklaşması gereken meclis başkanlığının, parlamento birimlerinin, siyasi rekabetin tarafı rolüne girmesi, ülkemiz adına gerçekten utanılacak bir durum. Politikasını, eylemini, söylemini beğenmeyebilirsiniz ancak tüm partilere parlamentoda tanınan hakları HDP’den esirgeyemezsiniz. Milletin meclisi, milletin bir kısmının oylarını yok sayma hakkına sahip değil, olamaz.
Tüm bunları da HDP’nin politikasını beğenmediğimi defalarca yazmış biri olarak söylüyorum. Medyada yer bulamadığı için periscopedan yayınlanan son grup konuşmasında Demirtaş kendini de aşıp, Türkiye’yi PYD ve PKK ile işbirliği??? yapmaya çağırmış. Aba altından sopa gösterircesine Orta Doğu’da ancak bu şekilde varlık gösterebileceği yönünde yüksek(!) tavsiyelerde(!) bulunmuş. Ancak çok güvendikleri Amerika, hem Bağdat yönetimine hem Irak Kürt yönetimine tam yol Musul hedefi göstermekle Arap-Kürt çatışması başlattığında Kürtler, bölgede kimle ittifak edebilecek, Demirtaş bir zahmet bunu da düşünmeli. Demirtaş’ın düşünmesindense HDP, yönetim ve politika hatta isim değiştirse çok daha işlevsel olur elbet, Kürtlerin çıkarı açısından. Bunun gibi hiç katılmadığım hatta taban tabana zıt görüşte olduğum pek çok konu yer almışa, televizyonlarda yayınlanmayan grup toplantısında. Ancak içeriğine katılmadığım o toplantının topluma aktarılması, tüm partilere tanınan haklardan yararlanması demokrasinin gereği. Malum demokrasiyi tanımlarken muhalefetin varlığı en başta dile getirilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024
3.05.2024
5.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
8.03.2024