Berrin Sönmez
Anlı şanlı salonlar değil mütevazı mekanlarda, soyut politik savrulmalar değil sahici paylaşımlar yaşanıyor. Şiddetle mücadele yöntemlerine dair fikirler üreten, şiddetten kendi çabasıyla kurtulup, kocasını dize getirmeyi başarmış kadınlar yani gerçek kahramanlar konuştuğunda anlamını yitiriyor, o ezber sloganlar.
Dünya Kadınlar Günü’nün ardından kadınların sorunlara yaklaşımına ilişkin gözlemler önemli.
“Kız kardeşlik ruhunu ve kadın bilincini içeren yeni yaklaşımlara gebe feminizm” demiştim son yazımda. Ve feminizm sokaklarda yapılır diyerek kendimce sokaktan ne anladığımı eklemiştim: “kendisini feminist olarak tanımlamayanlar hatta feminizme düşmanlık ölçüsünde karşı olan kadınlar bile dahil olmak üzere kadının sesinin duyulduğu her yeri kast ediyorum. Kadına, kadınlara ait her konuşma, her talep, her beklenti ve her gayret bence feminizme dahil. Son kertede kadınların güçlenmesine hizmet ettiğinden…”
Doğal olarak bu bakış açısıyla alanlarda, yürüyüşlerde atılan sloganlar ve taşınan dövizler önemliydi benim için. İlaveten salonlarda yapılan konuşmalar kadar dinleyici soruları ayrı bir anlam taşıyordu. Elbette yazılıp çizilenlerde de kadın sorunlarına ilişkin kadın gündeminde en çok yer tutan konuları gözlemeye çalıştım.
Her şeyden önce sokaklarla salonlar arasında görmezden gelinemeyecek açıda makas olduğunu belirtmeliyim. Üzücü ama şaşırtıcı olmayan bakış açısı ve söylem farklılığı, kadınların her zamanki handikapı.
Politik gündemin rüzgarıyla savrulurken kendi sorunlarını, erkek siyasetinin ayak oyunlarına feda etmede kadınlar. Mesela sokaklarda hayır ama salonlarda evet baskındı. Sanki 16 Nisan’dan sonra dünya yeniden kurulacakmış gibi gündeme esirdi, 8 Mart. Kaç seçim, kaç referandum, kaç hükümet, kaç darbe geçmişken değişmeyen ataerki, evetçi ya da hayırcı politik örgütlenmelerin hepsinde, üç aşağı beş yukarı benzer biçimde mevcut değilmiş gibi.
Bir yanda iktidarın, yıllardır giderek artan oranda baskıyla sivil toplumu ama ille de kadın sivil toplum örgütlerini biate zorlayışı, biat etmenleri işlevsiz kılışı. İktidara kayıtsız şartsız biat edip nemalananlar ve doğrudan doğruya iktidar eliyle kurdurulmuş olanlar “cinsiyet adaleti” diye bir kavram uydurup eşitlik ve hak taleplerini boğmaya çalışırken aynı zamanda kadınların ortaklaşmasını önleme misyonunu da yüklenmiş haldeler. Bir vakitler Kemalizm’in, yasaklarla ayrıştırıp, kendince “makbul kadınlar” yardımıyla, dindar kadınları yok sayarak hükmünü sürdürmesi gibi. Şimdi aynı yöntemle iktidar, yarattığı “makbul kadınlar” yardımıyla, seküler kadınları yok sayarak evrensel talepleri ve kavramları tahrif edip, kendi hükmünü yürütme yolunda.
Diğer yanda kadın örgütlenmesinin neredeyse tek ölçütünü Ak Parti karşıtlığına indirgeyip bütün dindar kadınları da Ak Parti’ye endekslemiş kimi kadınların ve örgütlerin dışlayıcı baskıyla, farklı olanı görmezden gelip, yok sayışı. Bu da ayrı bir tür iktidar alanı, hangi kurum ve konuların feminizme dahi olacağına karar verme vehmiyle otorite olma çabası
Türkiye’de 8 Mart, karşıt göründüğü halde biri taklit biri bakiye olarak Kemalist politikaları yeniden üreten veya sürdüren bu iki iktidarın kıskacındaydı.
Attığım başlığa inat edercesine çok karanlık bir tablo çizdiğimin farkındayım. Ancak gözlemlediğim ve birkaç yerde bizzat yaşayarak tecrübe ettiğim aydınlık örnekler, ortak politika üretme ümidimi canlı tutuyor.
Dindar kadınlar içinde siyasetin ve geleneğin baskısına rağmen evrensel değerleri savunanlar pek çok. Din diye dayatılan kadın karşıtı söyleme kafa tutup Kur’an hakikatlerinin peşine düşerken “bıyıklı tefsirleri” de enine boyuna sorgulayan kadınlar, benim 8 Martımı aydınlattı. Aynı zamanda seküler kesimden de örgütlü, örgütsüz pek çok kadının soyut ideolojik kamplaşmanın dışında kalarak somut sorunları konuşmayı tercih edişi kıymetliydi benim için.
Şiddetle mücadele ve kadının ekonomik yönden güçlenmesi, beni umutlandıran toplantılarda öne çıkan iki konuydu. Anlı şanlı salonlar değil mütevazı mekanlarda, soyut politik savrulmalar değil sahici paylaşımlar yaşanıyor. Şiddetle mücadele yöntemlerine dair fikirler üreten, şiddetten kendi çabasıyla kurtulup, kocasını dize getirmeyi başarmış kadınlar yani gerçek kahramanlar konuştuğunda anlamını yitiriyor, o ezber sloganlar.
Şiddetin faili erkek kadar ailesinin de şiddetteki payını gözler önüne seriyor o yaşanmışlıklar. Hatta şiddet mağduru kadının ailesine yönelik de yaptırımlar gerektiği çıkıyor ortaya. Kanunlarda ve uygulamadaki eksiklikleri bu gerçek kadınlar çıkarıyor ortaya.
Az önce yazdığım iki iktidar alanının tam ortasında ama onlardan çok daha geniş yer kaplayan bir kadın gerçekliği var sahiden. Yakın gelecekte ortak politika üretmek ve sonrasında sürdürülebilir politik ortaklık mümkün olacaksa eğer hareket noktamız burası olmalı. İki iktidar alanının da dışında siyasetin kamplarında değil hayatın içinde yaşayan sahici kadınların deneyimlerinde bulacağız ortak politika üretme gücünü. Erkek siyasetinin oyuncağı olmaktan bıkan kadınlar çoğaldıkça da yıkılan eski kalıp yargıların üzerine uzun soluklu ortaklık inşa etmek mümkün olur belki.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024