Berrin Sönmez
Seçmenin yaklaşımı, muhtemelen iktidarın da dikkatini çekiyor. Yüksek yüzdelerden söz edilmez oldu artık. Toplumsal sözleşme niteliğini filan da bir kenara bırakıp, referanduma sunulan sıradan bir düzenlemeymiş gibi yüzde 50+1 le yetinme “kanaatkârlığını” dile getirmeye başladılar.
Karışan-görüşen olmayacak. Yanlışa “yanlış” diyen çıkmayacak. Ama zaten onlar kendilerini -haşa huzurdan- “yanlıştan münezzeh” addeder hale geldiler. Onların yaptığı yanlış değil, karşılarındakilerin hepsi “satılmış, hain, terörist, dış mihrak, düşman, münafık vs. vs. ”
Hafazanallah “evet” çıkarsa ülke dikensiz gül bahçesi olacak, onlara göre ve onlar için tabii, herkes için değil. 7/24 tüm kanallardan oturma odamıza dolarak kendilerine hazırladıkları “dikensiz gül bahçesi paketini” sanki ülkeye vaat edermiş gibi anlatıyorlar. İçte ve dışta tüm sorunlar, 17 Nisan sabahı bitecek. 18 maddesini değiştirdikleri 12 Eylül darbe anayasası, bir anda sihirli değnek olup çıkacak. Anayasa değişiklik paketi değil He-Man kılıcı adeta. Hadi “yerli ve milli” olsun “Tanrının kırbacı Attila ve Marsın kılıcı” diyelim. İlginçtir “tekçi yönetime HAYIR” diyenlere kızarak, seslerin son perdesinden “yalan” derken söylemlerindeki sihirli formülün, “efsanevi” güç takıntısı sergilediğini bile fark etmiyorlar.
Kamu kaynakları kullanılarak açılış vs. adıyla yürütülen “evet” kampanyasının olağanüstü yüksek maliyetle görkemli kılındığını da kimsenin anlamadığını düşünüyorlar. Kendi siyasi tercihleri için “tüyü bitmedik yetimin hakkını, beyt’ü-l mal’i” kullanıyor olmaları seçmeni, tabanı, kendi deyimleriyle “camiayı” rahatsız etmez sanıyorlar. Oysa o şaşaa ancak kendi gözlerini ve kulaklarını “mühürlüyor.” Sadece kendi izanlarını köreltiyor.
Daha önce de yazdığım gibi gözlemlerim, izlenimlerim, seçmenin her şeyin gayet farkında olduğu yönünde. Uzun yıllardır süren siyasal kamplaşma sonucu farklı toplumsal kesimler yekdiğerinin düşüncelerinden hayli habersiz. Bu nedenle yazıyı biraz fazla uzatma pahasına sevgili okurlar, sizlere, dindar kesimin çokça okuduğu yazarlardan küçük bir seçki sunmak istiyorum. Hem referandum ve paket hakkında, hem de tabanın hissiyatı hakkındaki gözlemde yalnız olmadığımı bilmek isteyenler için.
Atilla Aytemur, Referanduma giderken “Hak ve Adalet” başlıklı yazısında, Hak ve Adalet Platformu bildirisine yer yeriyor. “Bildiri, mağduriyetlerin çoğalmaması ve istişareci bir demokrasi adına ‘hayır’ çağrısıyla son buluyor” değerlendirmesiyle tamamladığı yazısında AK Parti tabanı diyebileceğimiz kesimin referanduma ilişkin hissiyatını da aşağıdaki gözlemleriyle sunmakta:
“Lakin ‘evet’ demesi beklenenlerin önemli bir bölümü neye ‘evet’ diyeceklerini bir türlü çözemedi. Savunulan maddelerin öyle her sorunu halledecek, her düşmanı alt edecek bir şey gibi sunulması kafaları iyice karıştırıyor.” … “Önerilen 18 madde arasında memleketi düzlüğe çıkaracak, sorunlara mucizevi bir şekilde çözüm getirecek bir şey göremeyince, yapılan propagandanın ölçüsüzlüğü ve abartısı nedeniyle konuya iyice yabancılaşma hissediyorlar.”
Dikkatinize sunmak istediğim bir diğer alıntı, Gürbüz Özaltınlı’ya ait. Sürecin başından itibaren dikkatle izlediğim pek çok yazısında, anayasa değişiklik paketinin “kabul edilemezliğini” detaylı ve herkes için anlaşılır biçimde kaleme alan yazarlardan: “Bu anayasa Meclis’i de Yargı’yı da seçilmiş başkanın kontrolü altına vermeyi dizayn eden bir metindir. Ve bunu yaparken hiç de ince bir işçilikle, gözden kaçabilecek bir sofistikasyonla yapmamaktadır. Maddeler açık seçik bağırmaktadır: Bu ülkede yasama, yargı ve yürütme seçilmiş başkanın elinde toplanacaktır…”
“Başkan, yasama organının kanun yapma yetkisine de ortak kılındı. Cumhurbaşkanlığı kararnameleri getirildi. Bu yetki şimdi, ‘Anayasa’ya ve yasalara aykırı olamaz; yasayla düzenlenen bir konuda ve insan hak ve özgürlükleri kapsamında kararname çıkartılamaz’ denilerek önemsizleştirilmeye çalışılıyor. Oysa kanun gücünde kararname çıkartmak yetkisi -özellikle parti başkanı olarak parlamento çoğunluğunu şekillendirme iradesine sahip bir başkanlık sisteminde- olağanüstü bir yetkidir. Muhalefeti iyice etkisizleştirecek denetimsiz bir yasama aracına dönüştürülmeye çok müsaittir.”
“Başkan bütün bürokrasiye hiçbir denetim ve onay mekanizması olmaksızın dilediği her atamayı yapma yetkisine sahip kılınıyor. ‘Kişilikli parlamento’ya, yapılan atamaları resmî gazeteden izlemek işi kalıyor.”
Referandum sürecinde hayır kampanyası yürütenleri handiyse “dinden çıkmış” sayan, bana ve muhtemelen birçoklarına “hayır diyorsan çıkar o başörtüyü” hezeyanlarıyla saldıran din istismarcıları var bir de. Hayrettin Karaman ise onları ıslah(?) edercesine “dindar hayırcılara” bir nevi “azınlık statüsü” tanıyarak yaşama hakkı sunmuştu. Sağ olsun. Bu bağlamda en güzel cevaplardan biri İbrahim Kiras’dan geldi. “… din alimlerinin görevi benimsedikleri siyasi görüşe dini dayanak bulmak değil, hurma ağaçlarının aşılanması konusunda fikrini soran ashabına ‘dünya işlerini siz benden daha iyi bilirsiniz’ cevabını veren İslam Peygamberinin yolunu izlemek olmalıdır.”
Tanımmış ve çok okunan gazete ve kalemlerin bazılarından aldığım seçkiyle seçmenin yaklaşımı, muhtemelen iktidarın da dikkatini çekiyor. Yüksek yüzdelerden söz edilmez oldu artık. Toplumsal sözleşme niteliğini filan da bir kenara bırakıp, referanduma sunulan sıradan bir düzenlemeymiş gibi yüzde 50+1 le yetinme “kanaatkârlığını” dile getirmeye başladılar. Bir mahallenin adını değiştirmek için yetecek oranın, anayasa için de yeterli bulunması, referandum sonrası için işaret. Kabul de ret de içinde yaşadığımız kaotik ortamı değiştirecek gibi görünmüyor.
“Yüzde 50+1 evet bize yeter” derken, yüzde 50+1 “hayır” çıkınca yetineceklerinin işaretini de vermiyorlar. İç savaş, terör, bölünme gibi eski korku senaryolarını tekrarlayıp, silahlı fotolarla toplumu sindirme gayretindeler. Bu arada yeri gelmişken belirteyim, Avrupa ülkelerinde görülen Erdoğan’a yöneltilmiş tabancalı afişlerle terör örgütleri de, onlara müsamaha gösteren ülkeler de aynı şekilde korku(!) salarak “evet” için çalışıyor. Tüm zihnimle karşı olduğum bu pakete “hayır” demeye devam ederken Sn. Cumhurbaşkanımıza yönelik böyle bir terör tehdidi karşısında da tüm kalbimle yanında olduğumu belirtmeliyim. Eminim herkes de böyle hissediyordur. Umarım “hayır” diyenlere de evet diyenlere de tehditkâr afiş ve fotoların olumsuz etkisi olmaz. Siyasete silahın gölgesi düşmez, umarım.
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024