Bülent KORUCU
Yasin Börü, çocuk sayılabilecek bir yaşta daha 16’sında başı taşla ezilerek hunharca öldürüldü. Ortaya çıkan otopsi raporu kendisi gibi üç gencin daha aynı vahşi akıbeti paylaştığını gösteriyor. Fotoğrafına bile bakmaya insanın yüreği el vermiyor. Kimse ‘canavarca hislerle adam öldürme’ eylemine duyarsız kalamaz. Türk Ceza Kanunu’nda bunun cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis. İdam olmadığı için mevzuattaki en ağır ceza…
İstanbul başta olmak üzere yurdun birçok yerinde işyerleri yakıldı, yağmalandı. Televizyonda bir işyeri sahibi konuşurken boğazı düğümlendi, daha fazla konuşamadı. Arkasını döndü için için ağladı. Bu gözyaşına karşı tepkisiz durulabilir mi? Mala zarar verme, bu esnada ayrıca bir suç işlenmişse o suç ve yağma, TCK’da ayrı ayrı zikredilmiş ve ağır cezalar öngörülmüş.
Yüzüne geçirdiği maskenin arkasına saklanan korkakların cana ve mala zarar verecek şekilde gövde gösterisi yapmasına izin verilebilir mi? Elbette verilemez. Mevcut düzenlemeler yeterli görülmeyerek Nisan 2013’te çıkan 4. Yargı Paketi’ne eklenen bir maddeyle, bu eylem Terörle Mücadele Kanunu kapsamına alındı. İfade aynen şöyle geçiyor: “Terör örgütünün propagandasına dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, kimliklerin gizlenmesi amacıyla yüzün tamamen veya kısmen kapatılması…”
‘Molotof bombası’ en aşağılık silahlardan biri. Günlerce can çekiştikten sonra hayatını kaybeden Serap Eser, bu silahın sembol kurbanlarından. Üniversite hayalleriyle gittiği dershaneden dönerken yakılan belediye otobüsündeydi. Sadece Serap bile böylesine alçakça bir silahın tavizsiz biçimde cezalandırılması için yeterli sebeptir. Serap Eser’in katillerine verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını Yargıtay onadı. Yargıtay molotofla ilgili ölümle sonuçlanmayan başka bir olayda da içtihat oluşturarak ‘bomba’ kabul etti ve ağırlaştırılmış müebbet verilmesini hükme bağladı.
Yukarıdaki hatırlatmaları yapıyorum; çünkü birkaç gündür sanki bu kanunlar yokmuş gibi bir hava estiriliyor. IŞİD’in Kobani’yi kuşatması Türkiye’yi karıştırdı. Bilhassa orada akrabaları yaşayan Kürt vatandaşlarımız heyecanla sokağa döküldü. Onların heyecanını suiistimal etmeye hazır olanlar da fırsatı kaçırmadı. KCK, şiddet çağrısı yaptı. Sivil siyaseti ve demokratik gösteriyi adres olarak göstermesi gereken HDP, BDP yetkilileri sağduyuyu kaybeden açıklamalarda bulundu. İçişleri Bakanı Efgan Ala, hukuk devleti normlarına sığmayan ‘Şiddet misliyle karşılık bulacaktır’ beyanatını verdi. Tam heyecan doruktayken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ‘Kobani düştü, düşecek’ sözleriyle ortaya çıktı. Her ne kadar Bakan Ala, ‘En az maliyetle yönetiyoruz’ dese de krizin maliyeti 40 can, yüzlerce işyeri ve aracın yakılması… 17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarından sonra her fırsatı değerlendiren AK Parti iktidarı yine sahnede. Sevap hanesinde yazan pek çok demokratik düzenlemede geri adım atacak bir kanun paketi hazırlandı. Somut delile dayalı kuvvetli şüphe yerine ‘makul şüphe’ gibi muğlak bir ifade geri getiriliyor. Mal varlığına el koyma kolaylaştırılıp genişletiliyor. Dinleme kararlarında eskiye dönülüyor ve yetki artıyor. Avukatların dosyaya ulaşmasına engel tekrar kanuna konuyor. Polisin arama yapmasında da eski uygulamaya dönülerek kolaylaştırılıyor.
Bütün bunlar sadece mevzuat değil metot açısından da 1993 çağrışımı yapıyor. Hatırlanacağı gibi Türkiye tam gaz demokratikleşme gerçekleştirirken, peşpeşe provokasyonlarla ülke raydan çıkarılmıştı. 33 er silahsız ve korumasız biçimde, sanki PKK’ya servis yapılırcasına ölüme gönderilmişti. Saatler süren olaylara müdahale edilmediği için Madımak’ta 37 insan öldürülmüştü. Benzeri birçok olaydan sonra ‘93 Örtülü Darbe’sinin şartları olgunlaştı ve Türkiye bir anda güvenlik devletine dönüşüverdi. Kobani eylemlerinin seyri ve akabinde gündeme gelen antidemokratik hazırlıklar fena halde ‘biz bu filmi görmüştük’ duygusu oluşturuyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016