Bülent KORUCU
|
Adalet terazisi üç ayak üzerinde duruyor: Hâkim, savcı ve avukat. İddia, savunma ve karar makamı yani. Üçünden de istenen sivil, daha doğru ifade ile yurttaş merkezli olması. Devlete karşı işlenen suçları yargılarken bile, adliye halk adına ve kamu yararı gerekçesiyle hareket eder. |
|
|
Devleti, halkın hizmetlerini gören bir cihaz ve organizasyon olarak görür. Bu söylediklerim maalesef işin teorik kısmı. Türkiye gerçeklerinde ise devletle bütünleşmiş, vatandaşa karşı onu korumaya adanmış adliye ile karşı karşıyayız. Haksızlık yapmamak için yeni nesil hâkim ve savcılarda değişim olduğunu belirtelim. Bu tabloda vatandaşa en yakın ve tabiatıyla en sivil ayağın avukatlar olması beklenir. Yine Türkiye örneğinde bazen hâkim ve savcıdan daha fazla devletçi avukatlarla karşılaşıyoruz. Tekil örneklerin genel yorumlara dayanak teşkil etmesi yerinde olmaz. Ama ne yazık ki tekil değil kurumsal yaklaşımlardan bahsediyoruz. İstanbul Barosu, bilhassa son yıllardaki duruşuyla ağır eleştirilere maruz kalıyor. Kısa fasılaları saymazsak baronun, bürokratik oligarşinin müttefiki olmayı tercih ettiğini görüyoruz. Devleti kuşatan seçkinlerin ideolojik dayatmalarını hukukun temel ilkelerine üstün tuttuğunu müşahede ediyoruz. Zaten bu durum saklanmayıp iftihar vesilesi yapılıyor. 27 Mayıs kanlı darbesinde sonu idamla biten Yassıada yargılamalarına karşı çıkmak şöyle dursun; baro, sanıkları savunmayı reddetmişti. Katilleri, sapıkları savunurken gocunmayan (ki doğrusu da o) baro, idama giden Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarına karşı görevini yapmamıştı. Savunma hakkının ihlali, suçu ispatlanana kadar suçsuzluk karinesi ve doğal yargıç ilkesinin çiğnenmesi gibi birçok hukuksuzluğa destek vermişti. Bugün aynı baro, cuntaları yargılamaya çalışan mahkemelere karşı kurumsal husumet anlamına gelecek bir tavır sergiliyor. Sanığı değil suçu savunmak ve mahkemeleri hukukun sınırladığı çerçevenin dışına taşarak yıpratmaya çalışmak eleştirileri yoğunlaşıyor. ‘Darbeci’ nitelemesi bir baroya yapılacak en ağır hakarettir ve normal şartlarda kamuoyunun isyanını gerektirir. Ancak söz konusu suçlama yapılmış ve sivil toplumda bırakın tepkiyi, onaylayıcı muamele ile karşılanmıştır. İstanbul Barosu’nun bu durumu masaya yatırıp nerede hata yapıyoruz sorusuna cevap araması kaçınılmaz. Halk, avukatlarını savunmuyorsa sorun büyük demektir. Baro varlığını borçlu olduğu hukuk zeminini ve halkla arasındaki güven ilişkisini kaybediyor. Eleştirenlere karşı girişilen fiilî şiddet, baronun çaresizliğini ve demokratik eleştiriye hazımsızlığını gösteriyor. Bu bile tek başına baronun içinde bulunduğu ruh hâlini tasvire yetiyor. Oysa hukuk maske değil hayat tarzıdır. |
Kaynak:Aksiyon Dergisi
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016