Bülent KORUCU

Özkök Paşa’nın dramı
8.08.2012
2946

 

Emekli Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök geçtiğimiz hafta hayatının en zor günlerinden birini geçirdi. Ergenekon Davası’nda tanık olarak mahkeme karşısında ifade veren Özkök, hakikaten kolay yapılamayacak bir şeyi başardı.

Bir yanda hukukun üstünlüğüne olan inancı, öbür yanda silah arkadaşları duruyordu. Kabahatmiş gibi yüzüne vurulan demokratlığına başka sıfatlar ekleyerek hakkında kara propagandaya girişecekler elleri tetikte bekliyordu. En zor dönemde vazife üstlenen komutan nitelemesini hak edecek şartlarda dört yıl geçirmişti. Muhatap olduğu linç kampanyasına malzeme taşıyan astlarını bile bir kalemde silip atmamaya çalışıyor; adaletin gerçekleşmesine katkı sunmaya çabalarken onları da kırmamaya özen gösteriyordu. Balyoz’un rutin plan semineri olmadığını, gerçek kişi ve kurum isimlerinin kullanılmasıyla sınırın aşıldığını en yetkili ağız olarak beyan ediyordu. Gerçekliği bilirkişi raporları ve mahkeme kararı ile ispat edilen Darbe Günlükleri’nde anlatılanları ilk elden doğruluyordu. Birlikte çalıştığı komutanların bir yıllık AK Parti Hükümeti’ni yıkmak için muhtırayı bile telaffuz ettiğini sözünü sakınmadan söylüyordu. Ülkenin hem de 27 Mayıs türü bir darbeye doğru sürüklenmesi için yürütülen psikolojik harp uygulamalarını bizzat maruz kaldıklarıyla birlikte kayda geçiriyordu. Ayışığı ve Yakamoz planlarından haberdar olduğunu ve muhatapları uyarmak dışında elinden bir şey gelmediğini anlıyorduk.

Darbeye direnen Özkök’e karşı linç kampanyasında görev alan medya mensupları elbette mahkemede söylediklerinden de hoşnut olmadı. Tanıklığını çarpıtmayı ya da kendisini yıpratmayı denediler. En trajikomiği ise ‘gereğini yapmadın, o zaman suç ortağısın’ savunması. Kuvvet komutanlarının blok olarak hareket ettiği, medyanın darbe tamtamı çaldığı, komutanları soruşturmaya kalkan savcıların yargısız infazla hayatının karartıldığı ortamda bundan daha fazla ne yapılabilirdi? Cuntalara karşı tek başına psikolojik harekât uygulayıp, başarı elde ettiği için takdiri, ama daha önemlisi ülkeyi uçurumun kenarından aldığı için teşekkürü hak ediyor. O muhataralı günlerde hakaret edenler, bugün ifadeleri arasından kendilerine dair hüsnü şehadet kırıntıları bulmak için uğraşıyor. Lanetlendiklerini unutup ‘bakın bana gazeteci dedi’ gibi şirinlik yapıyorlar. Silivri’deki duruşma Hilmi Paşa’nın kariyerinin finali oldu. Tarih ve millet onun hakkında şahitlik yapması gerektiğinde sonucu hep birlikte göreceğiz.

Kaynak:Aksiyon Dergisi

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar