Cafer Solgun
Mustafa Kemal’in ölümünün ardından “Milli Şef” ilan edilecek olan “İkinci Adam” İsmet İnönü, 1925’te Şeyh Sait ayaklanması bastırıldıktan sonra, Türk Ocakları’nda yaptığı konuşmada şöyle demişti: “Biz açıkça milliyetçiyiz ve milliyetçilik bizim yegâne birlik unsurumuzdur. Türk ekseriyetinde diğer unsurların hiçbir nüfuzu yoktur. Vazifemiz Türk vatanı içinde Türk olmayanları behemehâl Türk yapmaktır. Türklere ve Türklüğe muhalefet edecek anasırı kesip atacağız.”
Başvekil İsmet Paşa, Sivas demiryolunun açılışı dolayısıyla yaptığı konuşmada, “Vazifemiz Türk olmayanları Türk yapmaktır” şeklindeki görüşünü tamamlayan şu açıklamayı yapmıştı: “Sadece Türk milleti bu ülkede etnik ya da ırki birtakım haklar isteyebilir. Başka hiçbir kişinin buna hakkı yoktur.”
İsmet İnönü’nün yakın mesai arkadaşı, dönemin Adalet Bakanı ve yıllarca İstanbul Barosunun adına ödül verdiği Mahmut Esat Bozkurt’a göre Türk olmayanların bir “hakkı” vardı ve o da “Türklere hizmet etme hakkı” idi. Bozkurt’un “veciz” sözlerinden biri, Amerika’da “En iyi kızılderili, ölü kızılderilidir” diyen Beyaz Adamın yaklaşımından esinlenmiş gibidir: “Türkün en kötüsü, Türk olmayanın en iyisinden iyidir.”
1930’lu yıllarda Mustafa Kemal’in talimatı doğrultusunda ve İnönü’nün de yakın ilgi ve desteğiyle, “kafatası” araştırmaları yapılmış, insanlığın Türk ırkından neşet ettiğini kanıtlamak üzere hummalı çalışmalar yürütülmüştür.
Bazı Kemalist müritlerin “ırkçı” olmadığını savundukları Kemalist milliyetçiliğin, bu zorlama tahrifatla ileri sürülenin aksine en belirgin özelliği, Türklük dışındaki kimlik ve kültürlere karşı asimilasyoncu olmasıdır. Türklük dışındaki bütün kimlikler bu asimilasyon politikasının hedefinde idiler ama nüfus yoğunlukları itibarıyla Kürtler, bu asimilasyon politikasının en büyük mağdurları oldular. Diğer “gayrimüslim azınlıklar” doğrudan mübadele ve etnik temizlik planlarının konusu idiler…
İnönü’nün Şark Islahat Planı
Başkanlığını Başbakan İsmet İnönü’nün yaptığı, yönetim kurulu üyeleri arasında Fevzi Çakmak, Mahmut Esat Bozkurt, Şükrü Kaya gibi isimlerin bulunduğu Şark Islahat Encümeninin, 24 Eylül 1925 tarihinde hazırladığı Şark Islahat Planı diğer kimliklerin yok edilmeye, olmuyorsa asimile etmeye, Türklüğe biat etmeye zorlandığı , tek tip bir toplum “yaratma” projesinin en çarpıcı belgelerinden biridir.
Plana göre, “Kürt seçkinlerinin bir yönetim organı olarak ortaya çıkması” engellenmelidir. “Hükûmetin politikalarını boşa çıkarabileceğine inandığı insanlar” sürgün edilmelidir. “Fırat Nehri’nin doğusundaki illeri, süresiz sıkıyönetim ile yönetilecek olan Genel Müfettişlik adı verilen idari bir alt bölüm altında yeniden birleştirilmelidir.” Türkçe olmayan diller yasaklanmalı, Kürtler “ikinci düzey görevlerde istihdam edilmemelidir.” Kürtlerin başka bölgelere yerleştirilmesi için ihtiyaç duyulan bütçe de bu planda belirlenmiş ve gerekli olan paranın 7 milyon lira olduğu tespiti yapılmıştır.
Mecburi İskân Kanunu
14 Haziran 1934 tarih ve 2510 sayılı Mecburi İskân Kanunu, acımasız asimilasyonist zihniyet ve politikalardaki pervasızlığı gözler önüne seren bir diğer belgedir. Başbakan İsmet İnönü’dür ve İnönü’nün siyaseten sorumlu olmanın ötesinde bir gayretle savunduğu bu ırkçı kanunda, “Türk ırkından olmayan” veya ana dili Türkçe olmayanların durumu “kanunen” netleştirilmiştir! Şöyle ki:
Kanunun 7. maddesi: “Türk ırkından olmayanlar, hükümetten yardım istemeseler bile hükümetin göstereceği yerde yurt tutmağa ve hükümetin izni olmadıkça buralarda kalmağa mecburdurlar.”
Bu da kanunun 11. maddesi: “Ana dili Türkçe olmayanlardan toplu olmak üzere yeniden köy ve mahalle, işçi ve sanatçı kümesi kurulması veya bu gibi kimselerin bir köyü, bir mahalleyi, bir işi veya bir sanatı kendi soydaşlarına inhisar ettirmeleri yasaktır.”
13. madde: “Türk ırkından olmayanların serpiştirme suretiyle köylere ve ayrı mahalle veya küme teşkil etmeyecek şekilde kasaba veya şehirlere iskânları mecburdur.”
Kanunla, “Bütün Hükümet memurları her şeyden önce bu madde hükümlerini yapmağa mecbur” kılınmışlardı…
İnönü’nün Şark Raporu
Dönemin başbakanı İsmet İnönü’nün Mustafa Kemal’in talimatıyla gerçekleştirdiği “Şark” seyahati ve bu seyahati sonucunda hazırladığı 21 Ağustos 1935 tarihli “Şark Seyahat Raporu” bu dönemin ideolojisine, anlayış ve uygulamalarına ilişkin önemli belgelerden bir diğeridir. İsmet İnönü, söz konusu tarihteki seyahatinde aralarında Elazığ, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Bitlis, Van, Muş, Hakkâri, Kars, Erzurum, Ardahan ve Erzincan’ın da bulunduğu çok sayıda il ve ilçeyi dolaşmış, seyahatini “Şark Seyahat Raporu” adıyla raporlaştırarak Mustafa Kemal ve diğer yöneticilerin bilgisine sunmuştur. Rapor sadece İnönü’nün gözlemlerinden ibaret değildi, aynı zamanda kendince tespit ettiği sorunlara ilişkin “çözüm” önerileri de içeriyordu. Tahmin edileceği üzere bu “çözüm” önerileri hemen hayata geçirilmiştir. Mesela Umum Müfettişliklerin kurulması, Dersim Harekâtı ve diğerleri…
Rapor, Saygı Öztürk tarafından 2007 yılında İsmet Paşa’nın Kürt Raporu adı altında yayına hazırlandı ve basıldı. İnönü’nün imzasını taşıyan raporda altını çizdiğim cümleler, hem Kürt sorununa yol açan ortam ve koşulların anlaşılması ve hem de o günden bugünlere kanlı bir yolculuk sonucunda varmış olduğumuz noktanın mukayese edilebilmesi açısından önemli.
– Iğdır’da Kürtlerin yerinden oynatılmasına ne lüzum, ne imkân vardır.
– Van ve Erzincan’da acele olarak, Muş Ovası’nda tedricen ve Elazığ Ovası’nda kuvvetli Türk kitleleri vücuda getirmek zorundayız.
– Türklerle Kürtler aynı okulda okumalıdır. Bu Kürtleri Türkleştirmek için etkili olacaktır.
– Diyarbakır, kuvvetli Türklük merkezi olmak için tedbirlerimizi kolaylıkla işletebileceğimiz bir olgunluktadır.
– (Mardin’de) Düşman unsurlar içinde Nasturiler, Ermeniler ve Çerkezler teşkilatı nihayet pasif ve tesadüfi mahiyettedir. Tecavüzi olan teşkilat, Kürt reisleri ve adamlarıdır. Fransız istihbarat zabitleri her istedikleri anda Kürt reislerini çeteler halinde memleketimize saldırtmağa muktedirdirler. (…) Mardin 260 bin nüfusludur ve hemen hiç Türk yoktur. Çoğu Kürt olmak üzere mühim miktarda Arap ve daha seyrek olarak Gildiri (Keldani) gibi Hıristiyan vardır. (…) Mardin vilayetinden çıkarılacak Hıristiyan ve Arapların yerlerini Kürtler derhal dolduracaklardır. Bu hal bizim için pek zararlıdır.
– Siirt Türklüğe hevesli bir Arap şehridir. Hükümete yakın itaatkâr halkı vardır. Havası gayet iyi olan Siirt susuz, pis bir trahom merkezidir. Siirt vilayetinde başlıca kuvvetimiz; idare merkezlerimiz, memurlarımız ve zabitlerimizdir. İdare merkezlerimiz çok kuvvetli olmalı. İcabında konulup kaldırılmak üzere özel adliye rejimi kurulmalıdır.
– Bitlis, Hizan ve Mutki arasında suni olarak daima devlet kuvveti ile vücuda getirilmiş bir Türk merkezidir. Bitlis olmasaydı bizim onu yaratmamız gerekecekti.
– Muş Ovası uzun süre boş kalmayacak, herhalde Kürtler yavaş yavaş dolduracaklardır.
– Van halkı derlemedir. Bütün halkın ümidi devletin göstereceği ilgidedir. Sağlam bünyeli şarkta Cumhuriyetin çok önemli bir temeli olacaktır. Böyle bir temel Türk hakimiyeti için her bakımdan lazımdır.
– Malazgirt kadar bitkin ve fena bir yer güçlükle tasavvur edilebilir. Halbuki buranın, yeni temiz bir Türk şehri Türk merkezi olarak kurulması bizim için pek kıymetli olacaktır.
– Kürtleri verimli topraklardan nereye göndereceğiz? Hudut üzerinde bulunan yerleri derhal Kürtlerle dolacak. Ağrı’dan geçici olarak gelen Kürtleri de bir yere gönderemeyiz. Sükûnet bulmuş olmaları bile kafi bir kârdır.
– Erzurum’un kalkınmasını az senelerde temin edebilirsek, şimalde hududa karşı ve içeride Kürtlüğe karşı sağlam bir Türk merkezini yeniden kurmuş oluruz.
– Az zamanda Erzincan’ın Kürt merkezi olması ile asıl korkunç Kürdistan’ın meydana gelmesinden ciddi olarak kaygılanmak yerindedir.
– Dersim’in ıslahına bir program halinde tevessül edeceğiz. Program, hazırlık, silahtan tecrit ve icap ederse iskân safhalarını ihtiva edecektir. (Daha öncesinde “Dersim Vilayeti’nin teşkili ile askeri bir idare kurulması” ve bir “Genel İnspektörlük” kurulması gereğinden bahsediyor. -BN)
– Türkler ve Kürtleri ayrı ayrı okutmakta yarar yoktur. İlk tahsili birlikte yapmalılar. Bu, Kürtleri Türkleştirmek için etkili olacaktır.
Malum; İsmet İnönü’nün raporunun ardından öncelikle “Dersim” konusu gündeme alındı. Aynı yıl (1935) kabul edilen “Tunçeli Kanunu” ile Dersim’in adı “Tunçeli” yapıldı. Görevi Dersim meselesini halletmek olan 4. Umum Müfettişlik kuruldu ve başına da “koloni valisi” yetkileriyle donatılmış olarak Mustafa Kemal’in çok güvendiği isimlerden biri olan Korgeneral Abdullah Alpdoğan getirildi. Sonrası, kırım, katliam, sürgün…
Kürtçe isimler yasak
1925 Şeyh Said ayaklanmasının bastırılmasının ardından bölgedeki birçok yerleşim biriminin adı değiştirildi. 1934-36 yılları arasında 834 Kürt köyüne Türkçe isimler verildi. Dersim katliamının ardından genelge ve valilik kararlarıyla isim değişikliği uygulamaları devam etti. Ermenice, Lazca, Gürcüce, Çerkezce gibi başka dillere yönelik olarak da uygulanan isim değişikliklerinin asıl hedefi, Kürtçe isimler idi.
***
Dahası da var, ama bu kadarı da İsmet İnönü’nün Kürt meselesiyle ilgili pozisyonunu anlamak, hatırlamak bakımından yeterli olsa gerek. Geçerken belirtmek isterim, bu yazıda yer alan bilgiler ve dahası, cumhuriyetin “öteki” tarihini ele aldığım, yayına hazırladığım çalışmamda belgeleriyle birlikte yer alacak…
Şimdi, “Emperyalizm ve yerli-milli-bağımsız olmak konusunda geçen hafta konuya yaptığın girişin devamını bekliyorduk? Nereden çıktı İsmet İnönü üzerine yazmak?” diye sorması muhtemel dikkatli okurlara cevabım olsun: O konuya devam edeceğim elbette ama işte haftada bir yazmanın böyle handikapları var. İnönü mevzusunu ise durduk yere ben gündeme getirmiş değilim. Pervin Buldan aşağıda alıntıladığım konuşmayı yaptığı ve Atatürk-İnönü birlikteliğini “anlamadığımızı” söylediği, ben de hasbelkader yakın tarihle ilgili kendimi “bilgili” biri sandığım için bu haftaki yazımın konusu oldu.
Pervin Buldan’a göre Öcalan diyor ki…
“DEM Parti Van Milletvekili ve İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan, İtalya’nın başkenti Roma’da ‘Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm Uluslararası Konferansı’nda yaptığı konuşmada, İmralı’da Abdullah Öcalan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve devletin ilgili kurum ve temsilcileri ile yaptıkları görüşmelere yönelik önemli açıklamalar yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Öcalan’ın önerisi ile görüştüklerini belirten Buldan, Öcalan’ın silahların bırakılmasına yönelik kararlılığını, ‘Bunun için ben çok düşündüm, kararımı verdim, barışmaktan başka; silahlara veda etmekten başka bir çözümün olmadığı kanaatine vardım. Şimdi sıra silahlara vedada ve barışta’ sözleri ile ifade etti. (…) Buldan’ın konuşmalarındaki satır başları şöyle:
“Atatürk döneminden özellikle, Atatürk’ün Kürtlere nasıl yaklaştığını, İsmet İnönü’yü yanında tutarak bunu nasıl başardığını ifade eden bir değerlendirme yaptı. ‘Ancak şu andaki mevcut durum o 50 yıl önce Atatürk’le İsmet İnönü’nün birlikteliğini anlamayan bir yerden sürece bakıyor’ dedi. ‘Dolayısıyla Kürtlerin ve Türklerin bir araya gelebilmesi için, Kürt ve Türk ittifakının gerçekleşebilmesi için herkesin geçmişi bir kez daha gözden geçirmesine ihtiyaç var. Bunun için ben çok düşündüm, kararımı verdim, barışmaktan başka; silahlara veda etmekten başka bir çözümün olmadığı kanaatine vardım. Şimdi sıra silahlara vedada ve barışta.” (Kaynak: https://t24.com.tr/haber/ocalan-herkesin-gecmisi-bir-kez-daha-gozden-gecirmesine-ihtiyac-var-simdi-sira-silahlara-vedada-ve-barista,1232410 )
Sayın Pervin Buldan, İmralı Heyetinin en “kıdemli” üyesi ve Öcalan’ın görüşü olarak aktardığı sözleri Öcalan’ın gerçekten söyleyip söylemediğinden kuşku duymak yersiz olur. “Geçmişi bir kez daha gözden geçirmek lazım” lafını dikkate alıp zaten epeydir üzerinde çalıştığım o geçmişin İsmet İnönü ile ilgili kısımlarını gözden geçirdim ben de.
İnönü’nün Kürt “kökenli” olduğunu duymuştum tabii, Türk oğlu Türk olduğu da söyleniyor. Ancak tarihe mal olmuş bir şahsiyetin etnik kökeninden ziyade onu tarihe mal eden faaliyetleri, icraatları önemlidir.
Hani yıllardır ensemizde boza pişirircesine derler ya, “Kürtler ne istiyor da olamıyorlar bu ülkede? Cumhurbaşkanı bile oluyorlar, daha ne istiyorsunuz!” Kürtlerin her şey olduğu doğru; sadece Kürt olamıyorlar ama! İsmet İnönü eğer “Kürt kökenli” ise, biraz zorlarsak olsa olsa bu duruma örnek olabilir.
Kişiliğinden bağımsız olarak söylüyorum; İnönü’yü Türk-Kürt kardeşliğine örnek göstermek, Mustafa Kemal ile İsmet İnönü’yü mezarlarında ters döndürecek kadar bir olmayacak iddiadır. Nedenlerini yukarıda izah etmeye çalıştım.
Siyasi hayatı, başka faaliyetleri bir yana Kürtleri asmaktan, kesmekten, asimile etmekten ibaret bir şahsiyet Kürt olsa ne olur olmasa ne olur? (Bu durumun onun kişisel irade ve tercihi değil dönemin egemen devlet aklının gereği olduğunu da unutmadan…)
Tamam, silahlara veda edilsin, PKK kendini feshetsin, legal, yasal, demokratik mücadele esas olsun ve devlet de bir parça dünya alemi şaşırtsın, barış ve demokrasiye şans veren icraatlarıyla kendini göstersin… Ama bu yeni duruma “Mustafa Kemal-İsmet İnönü beraberliği Türk-Kürt kardeşliğidir” gibi mesnetsiz gerekçeler icat etmek, zaten bıçak sırtındaki “sürece” katkı mı sunar, zarar mı verir? Ben de bunu düşünüyorum bu ara…
— Sırrı Süreyya Önder, her kesimin saygı ve sempatisini kazanmış ender siyasetçilerden. Geçirdiği kalp krizi nedeniyle yoğun bakımda. Bir an önce sağlığına kavuşması, kaldığı yerden mesaisini sürdürebilmesi, ailesi ve sevenlerine kavuşabilmesi temennisiyle, şifa diliyorum.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
19.07.2025
11.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025
10.05.2025