Cafer Solgun
Sayımlarda istedikleri “nizamda” durmayı kabul etmiyor, “komutanım” demiyor, “Atatürkçülük eğitimi” derslerine katılmıyor, “asker değil, siyasi tutukluyuz” diyorduk. Dayak, “operasyon” günlük hayatımızın “olağan” bir parçasıydı. 12 Eylül darbesi olmuştu. “İçeride” idik, Davutpaşa Sıkıyönetim Cezaevi’nde.
Binbaşı Adnan, 1980 yılını geride bırakıp 1981 yılına gireceğimiz gün bizzat geldi sabah sayımına. Her halinden belli idi, o gün bizi “dize getirmek” için yeni bir şey bulmuş olmalıydı. Ellerini arkasında kavuşturmuş vaziyette, sert bakışlarıyla her birimizi süzdü. Askerler saydı bizi, adama tekmil verdi. O da “Hala kurallara uymuyorlar mı?” diye sordu. “Hayır komutanım!” diye cevapladı onu sayımı alan subay. Tehdit dolu bir ifadeyle kafasını sallayarak önümüzde ileri geri yürümeye başladı. Haydi yahu, saldıracaklarsa saldırsınlar uzatmadan diye düşünmeye başlamıştık biz de, ne zevk alıyordu ki böyle uzatmaktan… Birkaç arkadaş kıkırdamaya başlamıştı Adnan’ın artistik hallerini izlemeye dayanamayıp. Bu gidişle bizi dövecekleri yoktuysa bile döverlerdi herhalde, “Ne gülüyorsunuz ulan” deyip. Bizden önceki dört koğuştan ses seda çıkmamıştı, demek ki “operasyon” yoktu. Ama her an gülmemek için dudaklarını ısıran arkadaşlar yüzünden “piyango” bize vurabilirdi pekala…
Neyse ki adam üzerimizde ne etki yaratmak istiyorduysa “yeterlidir” kanısına varmış olmalıydı ki, az sonra boğazını temizleyip çatlak sesiyle konuştu. “Eğer kurallara uymuyorlarsa” dedi, “bunların televizyonlarını alın!”. Nöbetçi subayı “Emredersiniz komutanım!” diye koğuşu çınlatırken Adnan elleri arkasında pozisyonunu bozmadan rap rap rap yürüyüp çıktı koğuştan. Askerler de peşinden… Adnan’ın yeni buluşu buymuş demek…
Eee? Televizyonları almadılar? Kahvaltıdan sonra kendimiz televizyonları götürüp kapı önüne koyduk. Elindeki silah sürekli üstümüze çevrili nöbetçi asker hafif panikledi, “Ne oluyor lan? Ne yapıyorsunuz?”. Meseleyi söyleyince de “Komutanımm!” diye bağırdı. Nöbetçi çavuş fırladı geldi, “Ne var lan ne oldu?” Askerin cevabını beklemeden kapı önüne konulan TV’leri görünce anladı durumu. Anladı ama o da ne yapacağını bilemedi. “Durun! Bekleyin!” dedi gitti.
Haydaa…Ne bekleyecektik ki… “Kurallara uymuyorsanız TV’lerinizi alacağız” demişti Binbaşı Adnan. E, buyurun alın işte… Operasyonlarda isteksiz hali dikkatimizi çeken bir asteğmen vardı, nöbetçi subayı oymuş o gün. Az sonra çavuşla beraber geldi. “Ne oldu?” diye sordu. Sabah sayımındaki “TV’lerinizi alacağız” mevzusunu bir de ona hatırlattık, biliyordu aslında. “Biliyorum” diye sözümüzü kesti zaten ve devam etti, “Ama yani yanlış yapıyorsunuz”. Cevap vermedik. Koğuşlarımıza döndük. Kapıyı açıp TV’leri aldılar.
TV’lerimizi almasınlar diye kurallara uyacak değildik herhalde. O kadar dayak yiyip de kurallara uymuyorduk, TV’ler gitmesin diye mi uyacaktık? Bu Adnan cidden enteresan bir adamdı.
Ama ne yalan söyleyeyim, bu işe bozulmamış da değildik yani. Sonuçta o tek kanallı, siyah beyaz televizyon bizim için haber ve eğlence aracı idi. Haberler çatışma, ölüm, yok oldular, bittiler haberleri olsa da… Ankara’da Erdal Eren’i asarak öldürmüşlerdi en son… “Eğlence” dediğim ise, dizi filmlerdi tabii. Mc Millian ve Karısı, Dallas, Flamingo Yolu gibi Amerikan dizileri. Bir de gündemde Nesrin Topkapı vardı o günlerde. Ünlü dansöz TRT’nin Yılbaşı özel eğlence programına çıkacaktı. Eğlenecek halimiz yoktu ya, yine de hayat devam ediyordu işte ve henüz televizyonları haberler dışında kapalı tutmak gibi “örgütsel” ve de “ideolojik” hassasiyetlerimiz yoktu.
O yılbaşı gecesi kendi kendimize “özel” bir program yaptık. Marifetli komüncülerimiz kuruyemişler, meyveler hazırlamıştı. Şarkılar, türküler, skeçler… Her birimizde bir sürü marifet, yetenek varmış meğerse. Tabii ki en çok Binbaşı Adnan’lı skeçlere güldük.
Belki yarın ölecektik herhangi birimiz, belki bir daha “dışarı” çıkamayacaktık. Ülkemiz koyu bir faşizm cenderesindeydi ve biz o faşizmin karargahlarında tutsak gençler idik. Yarın başımıza ne gelir bilmiyorduk, ama bildiğimiz bir şey vardı elbette ve o da, bu faşizmin ülkemizin “kaderi” olmadığı ve olamayacağı idi…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025
10.05.2025
27.04.2025
19.04.2025
13.04.2025
4.04.2025
29.03.2025
24.03.2025