Celal BAŞLANGIÇ
ABD’li Korgeneral Funk’ın Türkiye’ye ilettiği Menbiç mesajı netti:
“Bizi vururlarsa agresif karşılık veririz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu mesaja yanıtını hemen yapıştırmıştı:
“Hiç Osmanlı tokadı yememiş olmadıkları çok açık.”
İlk bakışta insan “eyvah ki eyvah” diyor; Türkiye, ABD’ye Osmanlı tokadını yapıştırdı yapıştıracak.
Ancak belli ki meselenin aslını ABD daha iyi biliyor.
Bu sözü ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nauert hiç telaşlanmadan karşıladı.
“Gülünç.”
Hele ABD Dışişleri Bakanı Tillerson Saray’a gelip Erdoğan ve Çavuşoğlu ile birlikte yanlarına çevirmen bile almadan bir odaya girince herkesi bir heyecan aldı; şimdi Tillerson’a bir sağlı bir sollu aşk edecekler Osmanlı tokadını…
Ancak öyle olmadı. Hatta o görüşmeden Tillerson, Türkiye’nin “Menbiç’te ortaklık” teklifiyle çıktı.
Demek ki yanlış anlamışız, o dedikleri “Osmanlı tokadı” değilmiş, “Osmanlı tokalaşması”ymış.
Elbette Erdoğan “Osmanlı tokadı” dedi mi, Başbakan Yıldırım’dan bakanlara kadar bütün AKP’liler ellerine birer “Osmanlı tokadı” alıp başlıyorlar icraata.
İşte Başbakan Yıldırım da elinde “Osmanlı tokadı”yla düşmüştü Almanya’nın yollarına.
Merkel’le Yıldırım’ın birlikte kameraların karşısına çıkmasının hemen ardından öyle baş döndürücü bir hızla yaşandı ki gelişmeler, millet sağlı sollu Osmanlı tokadı yemişten beter oldu.
Bir yıldır cezaevinde iddianamesinin yazılmasını ve mahkeme huzuruna çıkmayı bekliyordu Deniz Yücel.
Almanya, aynı zamanda kendi yurttaşı olan Yücel’in serbest bırakılması için bastırıyordu.
Erdoğan “ajan-terörist” diyordu Yücel için.
Almanya’ya iadesi için “hiçbir surette olmayacak, ben bu makamda olduğum sürece asla” diye cümle kuruyordu. Hatta bir adım daha ileri gidiyordu:
“Elimizde görüntüler, her şey var. Bu tam bir ajan terörist.”
Meğer bu “ajan-terörist”lik de “gazeteci-yazar” gibi bir şeymiş.
Merkel-Yıldırım görüşmesinden hemen sonra Yücel’in bir yıldır yazılamayan iddianamesi hemen ortaya çıktı. Birkaç dakika içerisinde mahkeme iddianameyi kabul edip dosya üzerinden Yücel’in tahliyesine karar verdi.
Jet hızıyla yazılan iddianamede de Yücel öyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği gibi “teröristlikle” ya da “ajanlıkla” suçlanmıyordu.
Savcıya göre Yücel’in suçu “terör örgütü propagandası yapmak” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek”ti.
Üç gün gözaltına alınan ev kadınları bile “adli kontrol” ve “yurtdışına çıkış yasağı” ile serbest bırakılırken Yücel için böyle bir kısıtlama getirilmedi.
Merkel-Yıldırım görüşmesinin üzerinden daha 16 saat geçmeden Yücel kendini dışarıda, 24 saat geçmeden de özel bir uçakla Almanya yolunda buldu.
Ortada ciddi bir pazarlık olduğu kesindi Türkiye ile Almanya arasında.
Ancak dönen bu çarpık ilişkiler içerisinde en masum olanı da meslektaşımız Deniz Yücel’di. Hatta çok zor koşullar altında, özgürlüğünden mahrum bir durumda olmasına karşın “kirli anlaşmayla tahliye olmak istemiyorum” diyerek çok onurlu bir duruş sergilemişti.
Aslında Deniz’in tahliyesi bütün gerçek gazetecileri çok sevindirdi. Hatta daha başında cezaevinde hiç olmaması gerekiyordu.
Deniz ve dostlarını sevindiren bu tahliyenin arka planı AKP yönetiminde yaşayan Türkiye insanlarını aslında üzmeli.
Çünkü bu tahliyeyle uluslararası ilişkiler açısından AKP Türkiyesi'nin iki acı gerçeği ortaya çıktı.
Birincisi, Deniz ve benzeri tutuklamalarla AKP iktidarı uluslararası alanda bir “rehin alma” politikası izliyor ve devletler arası ilişkilerde rehineleri bir koz olarak kullanıyor.
İkincisi de, Erdoğan ve iktidarından uluslararası kamuoyunun gözü önünde asıl Osmanlı tokadını yiyen Türkiye’nin “bağımsız yargı”sıymış. Biz biliyorduk da, Deniz’in tahliyesiyle bütün dünyanın gözünde kesin olarak kanıtlamıştır ki, Türkiye’de AKP iktidarının uluslararası rehine politikasına ve pazarlıklarına tabi olacak kadar bağımlı bir yargı vardır.
Bütün bu süreçten de anlaşılmıştır ki, aslında “Osmanlı tokadı” yerli ve milli ahaliyi afyonlamak için kullanılan bir malzemeymiş, aslı astarı da yokmuş.
O Osmanlı tokadı, Edirne’yi geçip sınırı aştı mı da “Osmanlı tokalaşması”na dönüşüyormuş.
Yani o duyduğumuz ses meğer “davulcu yellenmesi”nden geliyormuş da yerli ve milli ahaliye “Osmanlı tokadı” diye yutturuluyormuş.
Yazarlar
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021