Celal BAŞLANGIÇ
Gece geç saatlerde eli silahlı, maskeli beş kişi tarafından babasının evinin önünden kaçırılıyor Adem Özdaman.
Eşiyle kardeşi avukat Abdi Yaşar’ı arıyor. O da önce telefon ediyor ve sonra Özdaman ailesini Asayiş Şube, Terörle Mücadele ve jandarmaya yönlendiriyor.
Aile beş saat jandarma karakolunda resmi işlemlerin bitmesini bekliyor ancak herhangi bir sonuç alınamıyor.
Ancak Özdaman’ı kaçıranlar babasını arayıp yüklü miktarda para istiyorlar. Avukat Yaşar da aileye arayanların seslerini kaydettiriyor.
Ertesi gün Özdaman’ın babasını arayan bir kişi “Biz Adem’in işini kökten çözeceğiz. Üç tane önemli adam getiriyorum. Bu adamlar sizin işinizi çözecek” diyor.
Baba Özdaman bu gelişme üzerine yeniden avukat Yaşar’ı arıyor. O da “Benim de gelmem koşuluyla kabul et” karşılığını veriyor.
Avukat Yaşar o arada jandarma istihbarata giderek durumu anlatıyor. Savcı ve jandarmadan onay aldıktan sonra aile ile birlikte verilen randevu yerine gidiyor.
Görüşmeye biri kadın beş kişi gelmişler. Polis olduklarını ve Adem’i bulacaklarını söylüyorlar.
Kendilerini de “Sosyal İnceleme’de Polis Müdürü”, “Asayiş Şube’de Müdür”, “Karşıyaka Emniyet Müdürü” olarak tanıtıyorlar.
Para konuşulmaya başlandığı anda ayağa kalkıyor Avukat Yaşar. İşareti alan Jandarma İstihbarat bu kişileri gözaltına alıyor.
Bu arada Özdaman’ın eşine bir video geliyor; “İfadenizi çekin, bizden şikâyetçi olmayın. Eşinizin sizin haberiniz olmadan evden ayrıldığını karakola gidip bildirirseniz eşinizi bırakacağız” diye.
Hemen jandarmaya gidip bu bilgiyi paylaşıyor avukat Yaşar. Tutulan bir tutanakla şikâyetten “vazgeçilmiş gibi” yapılıyor.
Sabaha karşı 04.00 sıralarında Özdaman eli yüzü kanlı şekilde evinin iki sokak arkasına bırakılıyor.
Kendisini kaçıranların yanında uyuşturucu kullandıklarını, kendisini darp ettiklerini, çocukları ve ailesi ile tehdit edildiğini anlatıyor.
“Adem’i biz kurtarırız” diyen biri gerçek polis beş kişi şu anda gözaltında. Ama önce kaçırıp sonra bırakanlar henüz ortada yok.
Avukat Abdi Yaşar’ın sosyal medya hesabından duyurduğu bu olay “Korku Cumhuriyeti”nden tam bir çürümüşlük manzarasıdır.
Niçin bir kişiyi kaçırıp fidye istemek için “devlet görevlisi kılığına” giriyor bu çeteler? Yanıtı çok basit. Çünkü bu ülkede devlet adam kaçırıyor.
Kaç tane örnek yaşandı. Her kaçırılıp altı ay, dokuz ay sonra ne tesadüfse çoğunlukla Ankara Terörle Mücadele’de ortaya çıkanların durumları da birbirinin aynısı.
Eşleri, çocukları kaybolan insanlar için savcılara, polise, jandarmaya başvuruyor. Hatta içlerinde kaçırılan kişinin siyah Transporterlara bindirilip kaçırılırken güvenlik kameralarının çektiği görüntülere ulaşanlar var.
Ancak hiçbir devlet görevlisinin kaçırılan bu insanlar için kılı kıpırdamıyor. Çünkü savcısından polisine herkes neyin ne olduğunu biliyor. Bu yüzden devletin “daha derinlerine” inmekten korkuyorlar.
Siyah Transporterlarla kaçırılan kişiler aylar sonra ortaya çıkartılıp gözaltına alındıktan sonra tutuklanmaya götürülürken aileleriyle sınırlı bir görüşme yapıyorlar.
Ailelerin aylar sonra ortaya çıkan kişilere ilişkin gözlemleri de birbirine çok benziyor. 15-20 kilo zayıflamış, elleri, yüzleri bembeyaz görünüyor. Hepsi eşlerinden neredeyse ortak talepte bulunuyor; “özel avukat istemiyoruz, Twitter hesaplarını kapatın, uluslararası kuruluşlara yapılan başvuruları geri çekin, milletvekilleri bu işi daha fazla kurcalamasın.”
Şimdi çıkıp “bu kişilerin devlet görevlileri tarafından kaçırıldığını nereden biliyorsun” diye sorabilirsiniz.
Bunu ben söylemiyorum. Bunu söyleyen yakın zamana kadar iktidar partisi AKP’nin en üst karar organı MKYK’sında görev yapan ve 20 gün önce partisinden istifa eden milletvekili Mustafa Yeneroğlu.
Karar Gazetesi’nden Ahmet Taşgetiren, Yıldıray Oğur ve Elif Çakır başarılı bir gazetecilik örneği vermişler. AKP’den istifasının üzerinden geçen 20 gün boyunca hiç konuşmayan Yeneroğlu ile uzunca bir söyleşi yapmışlar.
Partisinin bugün bulunduğu konuma, Türkiye’ye getirdiği sisteme ve anlayışa, AKP iktidarında gerçekleşen insan hakları ihlallerine dönük ciddi eleştirileri var Yeneroğlu’nun.
“Tamamen korku politikası olan beka söylemi ile karın doyuyor mu” diye soruyor Yeneroğlu, “Nasıl oldu da geçmişte değişimi, yeniliği ve ümit dolu geleceği konuşarak heyecanlandıran bir parti devletçi statükonun temsilcisi haline gelebildi. Bunları konuşabiliyor muyuz?”
Yeneroğlu’nun haksız tutuklamalara da itirazı var:
“Düşüncelerini beğenirsiniz veya beğenmezsiniz ancak bir Taner Kılıç, bir Alpaslan Kuytul, bir Osman Kavala haksız yere cezaevine mahkûm edilebiliyorsa, benim anladığım Müslümanlık beni dışarıda rahat ettiremez… Düşünceleri kimse yok edemez. Demokratik devlet risk devletidir. Özgürlüğün aşkına riski göze alamayan devletler diktatörlüğe evrilir. İnsanlık 2 bin 400 yıldan beri düşünce suçlusu Sokrates’i mi konuşuyor, yoksa onu yargılayanları mı? Bu sebeple tarih Ahmet Altan’ı anacak, onu yargılayanları hayırla yad etmeyecek.”
Yeneroğlu’nun söylediği şu cümleyi dikkatle okuyun:
“İnsan hakları sistematik olarak ayaklar altına alınan bir ülkeyiz. Biz işkenceye sıfır tolerans diye geldik, hukuk devletinde insan kaçırma olur mu? Toplum adeta korku iklimine teslim oldu.”
“Hukuk devletinde insan kaçırma olur mu” diye soruyor Yeneroğlu. Söyleşinin ilerleyen bölümlerinde bu “devletin insan kaçırması”nı bir kez daha yineliyor:
“Bu ülkede insanlar kaçırılıyor, bu ülkede insanlara işkence yapılıyor. Bu ülkede on binlerce insan haksız yere cezaevinde tutuluyor. Bu ülkede toplanma özgürlüğü diye bir şey kalmamış. Bu ülkede her gün birkaç tane kayyım atanıyor. Bu ülkede her gün bir iki tane gazeteci gözaltına alınıyor.”
Evet, aynen Yeneroğlu’nun söylediği gibi; “bu ülkede insanlar kaçırılıyor.”
Devlet rutinin dışına çıkıp çeteler gibi insan kaçırmaya başlayınca, çeteler de “devlet görevlisi” kılığına girip insan kaçırıyor, fidye istiyor.
AKP iktidarının Türkiye’yi getirdiği “Korku Cumhuriyeti”nden tam bir çürümüşlük manzarasıdır bu.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021