Celal BAŞLANGIÇ
Birinci Dünya Savaşı’nın ilk kıvılcımı 13 Temmuz 1914’te çakmıştı.
2 Ağustos 1914’te Sadrazam Said Halim Paşa yalısında Almanya ile anlaşma imzalanır; Almanya, Rusya ile harbe girerse, Osmanlı Devleti de girmiş sayılacaktır.
Osmanlı’yı Birinci Dünya Savaşı’na sokan bu anlaşma öncelikle Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın başı çekmesiyle imzalanmıştır.
Çünkü Berlin’de bir süre ataşelik yapan Enver Paşa, Alman disiplinine hayrandır ve ona göre gelecek Almanlarındır.
Almanlar da kendilerinin sadık bir müttefiki olarak görmektedir Enver Paşa’yı.
İşte bu anlaşmanın imzalanmasından sonra Osmanlı’ya gönderilen askeri malzeme kasalarının üzerine, yüklendikleri trenlerin vagonlarına “Enverland” yazılıyordu. Yani “Enver’in Ülkesi.”
En bayıldığım cümleydi ortaöğretim tarih kitaplarında yazan: “Almanya yenilince biz de yenilmiş sayıldık.”
Enver Paşa’nın başını çektiği bu macera koskoca bir imparatorluğun tarih sahnesinden silinmesine kadar gidecekti.
Geriye ne Osmanlı kaldı ne de onun yerine ikame edilmek istenen “Enverland”; unutulup gitti. Yerlerine Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.
Yaklaşık yüz yıl aradan sonra bugünün Türkiye Cumhuriyeti’nde İçişleri Bakanlığı görevine atanan Süleyman Soylu bir yıldan fazla süredir yeni bir “land” yaratma peşinde; “Erdoğanland”, yani “Erdoğan’ın Ülkesi.”
2019’un 27 Mayıs’ında AKP Beyoğlu İlçe Örgütü tarafından Hasköy’de kurulan çadırdaki sahur programında konuşuyor Soylu:
“Tayyip Erdoğan’ın ülkesinde bugün herkes kendisini ifade ediyor. Kimse korkmuyor, kimse çekinmiyor.”
Bu “veciz” görüşünü önceki gün Beyoğlu Fatih Sultan Caddesi’nde vatandaşlara hitaben yaptığı konuşmada yineliyor:
“Tayyip Erdoğan’ın ülkesinde bugün herkes kendisini ifade ediyor. Kimse korkmuyor, kimse çekinmiyor.”
Belli ki Saray’a yaranma ihtiyacı duydukça “Erdoğan’ın Ülkesi” diyor.
Ama aynı Bakan Soylu, 24 Ocak Elazığ depreminden bir gün sonra “herkesin kendini ifade ettiği, kimsenin korkmadığı, kimsenin çekinmediği Erdoğan’ın Ülkesi’nde” yaşayan bilinçli yurttaşlara “tahkikat” sopasını göstermişti:
“Türkiye’nin deprem konusundaki yeterliliğini tartışmaya açmak, bu saatte yapılabilecek insanlık dışı bir davranıştır.”
Birkaç gün sonra AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına “kimin ülkesinde” yaşadıklarını anımsattı:
“Sosyal medyada insanı tahrik eden bazı mesajlar var ki çok çok beter, berbat, ahlaksızca… Örneğin, ’20 yıldır bu hükümet depreme yönelik ne yapmış’ diyecek kadar.”
Demek ki “Erdoğanland”ın beter, berbat ve ahlaksız bazı yurttaşları varmış!
Sadece bazı yurttaşları değil, “Deprem vergileri nereye gitti” diye soran ana muhalefet partisinin lideri Kılıçdaroğlu da bu “koroya” dahilmiş. Ona da kızıyor Erdoğan:
“Bunlar yatıyor kalkıyor ‘o parayı nereye, bu parayı nereye harcadınız.’ Harcanması gereken yere harcadık. Bundan sonra da Bay Kemal’e bu tür şeylerin hesabını vermeye zamanımız yok.”
Erdoğan sadece ana muhalefet partisine değil, “deprem vergileri nereye gitti” diye soran herkese şu mesajı veriyordu; “Erdoğan’ın Ülkesi’ni yönetmekten hesap vermeye zaman bulamıyoruz.”
Tam bu süreçte Kızılay Genel Müdürü Kerem Kınık büyük bir hata yapıp daha deprem gecesi yurttaşlardan para toplamaya kalkıştı; “DEPREM yaz 2868’e gönder.”
Daha insanlar yeni yeni “deprem vergileri nereye gitti” diye sormaya başlamışken gelen böyle bir mesaj büyük tepki çekti.
Kızılay Genel Müdürü tepkiler üzerine mesajını hemen sildi ama iş işten geçmişti.
Projektörler Kızılay’a çevrilmişti bir kez.
Yöneticilerinin aldığı maaşlardan şirket ortaklarına, akraba kayırmalarından vergi kaçırılması için aracı olmasına, dinci vakıflara yapılan bağışlardan bu paraların ABD’deki Saray bağlantılı başka bir vakfa gönderilmesine kadar bütün pislikler ortalığa saçıldı.
Kaçınılmaz olarak bu süreç “vergilerimiz nereye gitti”, “deprem için ne yaptınız” sorularının daha çok yurttaş tarafından ve de daha yüksek sesle sorulmasına yol açtı.
Giderek kızışıyordu ayrışma. Ekranlara çıkan Saray sözcüleri, Saray’dan beslenmeli köşe kalemşorları ödediği verginin peşine düşen, Kızılay gibi bir kurumun vergi kaçırılmasına aracılık etmesine tepki gösterenleri “Erdoğan’a uyup” vatan hainliğiyle, millet düşmanlığıyla suçluyordu.
Hele Saray’dan beslenmeli bir kalemşor iyice hızını alamamış, “vergim nerede” diye soranlara duyduğu bütün nefreti köşesine boca etmişti:
“Bunlar muhalif değil devlete ve millete düşman kılıç artıklarıdır. Bunlar bu topraklara da ait değildir. Nesebleri ve soyları bile belli değildir. Akbabadır bunlar, akbaba!”
Ama Erdoğan bütün yandaşlarını ters köşeye yatırdı; “vermeye zamanımız yok” dediği hesabı kuruşu kuruşuna verdi.
Elazığ depreminden tam sekiz gün sonra 1 Şubat 2020’de Cumhurbaşkanlığına bağlı T.C. İletişim Başkanlığı tipografik animasyonla 2003-2020 arasında toplanan “deprem vergileri” ve çeşitli alanlarda yapılan harcamaları kıyaslayan iki dakika sekiz saniyelik bir video paylaştı sosyal medya hesabından.
Twitter mesajında şöyle diyordu T.C. İletişim Başkanlığı:
“Son 17 yılda 6 büyük deprem yaşanan ülkemizde; eğitim, sağlık, ulaştırma, kentsel dönüşüm, turizm, güvenlik, adalet, afet ve acil yardım, sanayi altyapısı gibi birçok alanda deprem yardım ve yatırımları artarak devam ediyor. Çünkü biz, birlikte Türkiye’yiz.”
Video “17 yıldaki toplam deprem vergileri 147,2 milyar TL. 17 yılda deprem bölgelerinde yapılan toplam harcama 1,21 trilyon TL” diye başlayıp 1999’dan bu güne kadar olan bütün depremleri ve yapılan harcamaları rakam rakam açıklıyor.
En sonunda Elazığ depremine geliyor:
“2020 Elazığ depremi. 14 milyon TL. Elazığ depremi acil yardım ödeneği.”
“Paralar nereye gitti”, “ödediğimiz vergileri ne yaptınız” diye AKP iktidarından hesap soranların kazandığı bir zaferdir bu.
Bu videodaki verilerin gerçekliğini tartışmıyorum bile. Belki de TÜİK’in hayali enflasyon hesabı gibidir. O ayrı bir yazı konusu.
İlk kez bir deprem sonrası bu ülkenin yurttaşları bugüne kadar olmadığı ölçüde gür bir sesle ödediği verginin, devletten kaçırılan verginin hesabını sormuştur.
Bu aynı zamanda Bakan Soylu’nun “Erdoğan’ın Ülkesi” hayalinin de suya düştüğünün kesin kanıtıdır.
Erdoğan’ın “vermeye zamanım yok” dediği hesabını vermek mecburiyetinde kalışının resmidir bu durum.
Gelinen nokta itibariyle Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının “Erdoğanland” ülkesine bağlı tebaadan daha güçlü ve etkili olduğunun göstergesidir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin uygulamaya konulduğu 24 Haziran 2018 seçimlerine çok az bir süre kala gelinen aşamayı tanımlıyordu Erdoğan:
“Şu anda ustalık dönemini yaşıyoruz, inşallah ‘büyük ustalık’ dönemine geçeceğiz.”
Anlaşılan bugünlerde Erdoğan bir aşama daha kaydetti; çıraklık, kalfalık, ustalık ve büyük ustalık döneminden sonra bilinçli yurttaşlık karşısında “diz çökmek” aşamasına geçti.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021