Celal BAŞLANGIÇ
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu uzunca bir süredir hayli geniş bir ittifaklar politikasıyla AKP-MHP iktidarından Türkiye’yi kurtarmayı amaçlıyor.
Bazen alkış alıyor, bazen destekçilerinin ve daha solunda olanların saçını başını yolduruyor.
Kabul etmek gerekir ki meşakkatli bir yol seçmiş Kılıçdaroğlu.
Ancak hem 31 Mart yerel seçimlerinde hem de 23 Haziran’da tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde bu ittifaklar politikasının karşılığını gördü.
Uygulayacağı politikanın köşelerini, 23 Şubat’taki CHP Grup Toplantısında net biçimde çizmişti:
“Sandık bugün veya yarın ne zaman olursa olsun önümüze gelecek. Biz halkın başına bela olan bir siyasi iktidarı, demokratik yollarla dünyaya örnek olacak şekilde göndereceğiz, demokratik olarak. Dünya siyaset tarihinde bir ilki gerçekleştireceğiz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak, dünya siyaset tarihinde bir ilki gerçekleştireceğiz. Farklı siyasi partilerle, farklı görüşleri olan siyasi partilerle beraber, demokrasiyi savunan dostlarımızla beraber bir dikta yönetimini sandıkta yeneceğiz ve onları göndereceğiz.”
Belli ki Kılıçdaroğlu da “dikta yönetimini sandıkta yenmenin” dünyada bir ilk olacağı vurgusu yaparak seçilen yolun ne denli zorlu olduğunun altını çiziyor.
CHP Liderinin izlediği bu politika Saray’ı ciddi biçimde rahatsız ediyor.
Kılıçdaroğlu’nun yukarıdaki konuşmasından bir gün sonra, 24 Şubat’taki AKP Grup Toplantısında muhalefetin izlediği bu politikayı yerden yere vuruyordu Erdoğan:
“Cumhur İttifakı’na karşı CHP’nin lokomotifliğinde kurulan yapının terörle mücadele başta olmak üzere yaşanan her hadisede tel tel dökülmesi, oturduğu zeminin çürüklüğünden kaynaklanıyor. CHP bir yanına terör örgütünün güdümündeki partiyi, diğer yanına yerli ve milli hassasiyetlerini koruduğunu umut ettiğimiz bir başka yapıyı alarak, ortaya da kimi bulursa doldurarak, kendince bir siyaset terazisi kurdu. Bu zoraki ittifakın içinde, ülkenin bütünlüğü konusunda fikir birliğine rastlayamazsınız.”
Saray iktidarı, Kılıçdaroğlu’nun kurduğu bu “siyaset terazisi”ni paramparça etmek için her yolu deniyor ama şu ana kadar bunu başarabilmiş değil.
CHP ve İYİ Parti’nin arasına HDP üzerinden kama sokmak… HDP’yi ötekileştirerek muhalefet bloğunu dağıtmak… CHP ve İYİ Parti içinden başka partilerin çıkmasını teşvik etmek… Saadet Partisi’ni Cumhur İttifakı’nın içine çekmek…
Bütün bu oyunlardan henüz istediği sonucu alamadı Saray iktidarı.
Gare fiyaskosunda HDP dışındaki muhalefeti kendi arkasında hizaya getirme operasyonu da başarısızlıkla sonuçlandı.
Şimdi HDP üzerinden tezgâhlanan “dokunulmazlıkların kaldırılması” oyununda İYİ Parti’nin Millet İttifakı’ndan kopartılması, en azından ikircikli bir durumda bırakılarak bölünmesi hedefleniyor.
İşte tam bu konjonktürde Saadet Partisi, Necmettin Erbakan’ın ölümünün 10. yıldönümünde “Yaşanabilir Türkiye” başlıklı bir toplantı düzenledi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun ev sahipliğindeki toplantıya CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Nuri Okutan ve BBP Genel Başkan Yardımcısı Tevfik Eren katılarak birer konuşma yaptılar.
Gerek çağırılan konuşmacılar, gerek anma toplantısına konulan başlık aslında Erbakan’ı anmaktan çok HDP’nin de içinde olduğu bir muhalefet bloğunun, bir tür demokrasi ittifakının fotoğrafını vermenin amaçlandığı izlenimini doğuruyor ilk bakışta.
Yapılan konuşmalarda Erbakan’ı anmaktan öteye geçip AKP eleştirisine ve muhalefetin kurmayı planladığı ve bu konuda önemli ölçüde anlaştığı “güçlendirilmiş parlamenter sisteme” ilişkin görüşlere yer verildi.
Karamollaoğlu “Yaşanabilir Türkiye”den ne anladığını anlatırken, AKP ne yapıyorsa tam tersini söylüyordu:
“Biz yaşanabilir bir Türkiye denince: Yerli ve milli bir duruş anlıyoruz. Üreten bir ekonomi anlıyoruz. Siyasetin algılarla, ekonominin vergilerle ve borçla yönetilmediği, ülkenin imkân ve kaynaklarının ranta değil halka aktarıldığı, itibarın gösteriş ve şatafatta değil, şahsiyetli bir duruşta arandığı bir Türkiye anlıyoruz. Biz yaşanabilir bir Türkiye denince: Kutuplaşan değil kucaklaşan bir Türkiye anlıyoruz. Farklılıkların tehdit değil zenginlik olarak görüldüğü, üstünlük ve kibrin değil kardeşliğin esas alındığı, baskı ve tahakkümün değil, insan hakları ve özgürlüklerin hâkim olduğu bir Türkiye anlıyoruz.”
Karamollaoğlu bu konuşmasını Cumhur İttifakı’na daha yakın bir görüntü veren Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu üyesi Oğuzhan Asiltürk’ün gözünün içine baka baka yapmıştı.
O anda Asiltürk’ün bir yanında Kılıçdaroğlu, diğer yanında da Sancar oturuyordu.
Söz sırası gelen Kılıçdaroğlu da Erbakan’ı anma toplantısında yürüttüğü ittifaklar politikası doğrultusunda konuşuyordu:
“Tıpkı bir orkestranın aynı ezgide birleşen enstrümanları gibi olacağız. Peki, nedir o ezgi? O ezgi demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletine bağlılıktır. O ezgi kuvvetler ayrılığının gerekliliğine inanmaktır. O ezgi, düşünce ve ifade özgürlüğünü, din ve vicdan özgürlüğünü, medya özgürlüğünü, insan haklarını ama, ancak, fakat, lakin ile başlayan bir cümle kurmaksızın kayıtsız şartsız savunmaktır.”
Kılıçdaroğlu konuşmasında başından sonuna kadar üç-beş kez “dostlarımız” vurgusu yaptı.
9 Şubat’taki konuşmasında da “İlk seçimde dostlarımızla iktidar olacağız” demişti Kılıçdaroğlu.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç da “dostlarınız kim” sorusuna şu karşılığı veriyordu:
“Birlikte yol yürüdüğümüz siyasi partiler. Bunlar, Saadet Partisi, İYİ Parti, bizi destekleyen HDP dahil diğer tüm siyasi partiler. Doğru Yol Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi…”
İşte Erbakan’ı anma toplantısında Kılıçdaroğlu’nun birlikte iktidara gelmeyi düşündüğü “dostları” bir araya gelmişti.
Elbette bu toplantıya katılan en stratejik parti de HDP’ydi.
Çünkü iktidarın kriminalleştirme saldırısına boyun eğen bazı muhalefet partileri HDP ile aynı kareye girmekten ısrarla kaçınıyorlardı.
Kapı arkasında herkesin görüşmek istediği HDP ile kamuoyu önünde birlikte görünmekten adeta korkuyordu bazı yapılar.
Erbakan’ı anma toplantısı da ağır bir kuşatma altına alınmış, parti binaları basılan, üyeleri, yöneticileri gözaltına alınan ve tutuklanan HDP’nin bu ablukayı kırması için iyi bir fırsattı.
Belli ki HDP yönetimi bütün riskine rağmen bu toplantıya katılma kararı alarak etrafında giderek daralan çemberi kırmak istemişti ve doğru da yapmıştı.
Saray’ın HDP’yi kriminalize ederek yalnızlaştırma oyunu bu yerinde hamleyle bertaraf edilmişti.
Kaçınılmaz olarak bu riskli girişim çok farklı kesimlerin eleştiri oklarının HDP’ye ve Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’a yönelmesine neden oldu.
Hemen Erbakan’ın siyasi sicili ortaya dökülüp demokrasiden ne kadar uzak bir siyasetçi olduğu üzerinden Sancar’a eleştiri yöneltiyorlardı.
Biz de burada Erbakan’ın siyasi sicilinin başka bir yanına bakalım o zaman.
HDP Eş Genel Başkanı Sancar’ın konuşmasında yer alan; Erbakan’ın Kürt sorununda barışçıl, demokratik çözüm arayışlarında çok önemli ve özel bir yeri olduğuna ilişkin sözleri de en çok eleştiriyi alan bölüm oldu.
Sancar, Erbakan’ın Kürt sorununun çözümünde samimiyetle çaba harcadığını, cesaretle girişimlerde bulunduğunu söylüyordu:
“Kürt sorununa yaklaşımı meseleyi diyalog, siyaset ve bu topraklarda kardeşlik hukuku içinde çözme esasına dayanıyordu. Eğer Erbakan Hoca’nın çabaları sonuca ulaşsaydı, müdahaleyle karşılaşmasaydı şu an çok farklı bir ülkede yaşıyor olurduk.”
Sancar’ın bu sözleri “Ne alaka?”, “Nereden çıkardın” diye eleştiri yağmuruna tutuldu.
Oysa Sancar’ın bu sözleri söylemesinin önemli bir dayanağı vardı.
Bakın KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık bir röportajında Erbakan’ın Kürt sorununun çözümü konusundaki girişimleri nasıl anlatıyor:
“Bundan önce iki kere geri çekilme kararı aldık. İlki, Erbakan iktidara geldiğinde, yani 1996’da oldu. Erbakan, Kürt meselesi çözülmeden Türkiye’nin ilerleyemeyeceğini ve çok önemli sorunlarla karşılaşacağını çok iyi görmüş ve kavramıştı. Bu meselenin mutlaka çözülmesi gerektiğine inanıyordu. Ama bir yandan da korkuyordu. Çünkü o güne kadar kim Kürt sorununu çözmek istediyse bunu hayatıyla ödemişti. Erbakan, mutlaka bir şeyler yapmak istiyordu.(…) Erbakan, Suriye devleti üzerinden üç tane mektup gönderdi. Biz de, aynı şekilde Suriye devleti üzerinden Erbakan’a cevaben mektup gönderdik. Bu girişimi çeşitli güçler fark ettiler ve engellemek için harekete geçtiler.”
Röportajda “28 Şubat’ın bir nedeni de bu muydu?” sorusuna şu karşılığı veriyordu Bayık:
“Elbette, bir nedeni değil esas nedeni buydu. Burada birçok güç var. Bizim mücadelemiz üzerinden siyaset yapan, bundan çıkar elde etmek isteyen birçok güç var. Bunlar önlemek istediler çözüm girişimini. O zaman şunu tartıştık. Madem Erbakan sorunu çözmek istiyor, bu çok önemli. O zaman, silahlı güçlerimizi Türkiye sınırlarının dışına çıkarmayı çok ciddi olarak tartıştık. Böylece Erbakan’ın eli güçlenebilir, daha cesur adımlar atabilir, diye düşündük.”
Bayık’ın bu söyleşisi 2013’ün Ağustos’unda Milliyet Gazetesi’nde yayımlanan “Kongre Öncesi Kürtlerin Nabzı” başlıklı dosyada yer alıyor.
Bayık’la bu röportajı yapan da kim biliyor musunuz; şu andaki HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar.
Parti yöneticilerinin de “olur”uyla böylesine riskli bir karar alarak hem HDP’nin muhalefet fotoğrafı içerisinde yer almasını sağlamış, hem de partisi üzerindeki ağır ablukayı kırmak için doğru bir hamle yapmıştır.
Siyasetin realitesinden koparak fantezilerin peşinden koşmak bugün Türkiye’de yaşananları doğru okumayı engeller.
HDP ve Eş Genel Başkanı Sancar, sırtlarında taşıdıkları yumurta küfesinin bilinci ve sorumluluğuyla davranarak siyasi konjonktürün gereğini yerine getirmişlerdir.
Ayrıca yaşarken demokrasiyle pek bağlı olmayanların öldükten sonra demokratik hamlelerin yapılmasına vesile olması neden yadırganıyor ki.
Erbakan da ölümünün 10. yıldönümünde Kılıçdaroğlu’nun birlikte iktidara gelmeyi düşündüğü “dostları”nın buluşmasına vesile oldu sonuç olarak.
Zaten anlaşıldığı kadarıyla esas maksat da buydu.
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021