Cengiz AKTAR
Avrupa Birliği’nin (AB), Birleşik Krallık, Danimarka ve İrlanda’nın katılımı ile 1973’te başlayan genişleme tarihindeki ilk devasa başarısızlık Türkiye Cumhuriyeti’nin adaylığı. Buna rağmen Türkiye, AB üye devletlerinin envaiçeşit hesapları sonucunda AB’nin genişleme politikası kapsamında bazı belgelerde görünmeye devam ediyor.
Oysa AB’nin en tepe karar alma mercii olan AB Konseyi 26 Haziran 2018’de, yani cumhurbaşkanlığı rejiminin Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilmesi suretiyle perçinlenmesinden iki gün sonra şu net kararı aldı: “Konsey, Türkiye’nin Avrupa Birliğinden giderek uzaklaştığını not eder. Bu nedenle, Türkiye’nin katılım müzakereleri fiilen durma noktasına gelmiştir ve başka fasılların açılmaları ve kapatılmaları düşünülemez. AB-Türkiye Gümrük Birliğinin modernizasyonuna yönelik başka bir çalışma öngörülmemektedir”. Söz konusu karar yakın zamanda 14 Aralık 2021’deki Genel İşler Konseyi tarafından teyit edildi.[1] Bu karar metninde Türkiye “Genişleme” başlığı altında dahi değildir.
Nitekim Türkiye’nin 2018’den bu yana gözle görülür biçimde genişleme politikası kapsamı dışına çıkarıldığını görürüz. Ne Komisyon ne de AB Konseyi, genişlemeyle ilgili önemli belgelerinde Türkiye’den açıkça bahseder. Komisyon, genişlemeyle ilgili Şubat 2018 tarihli dönüm noktası niteliği taşıyan bildiriminde, bazı adaylar için geçici bir katılım yılı olan 2025’i bile öngörür ama aralarında Türkiye yoktur. Benzer şekilde Konsey, 1 Temmuz 2020’den 31 Aralık 2021’e kadar Almanya, Portekiz ve Slovenya’nın başkanlıklarını kapsayan 18 aylık iş planında altı Batı Balkanlı aday ülkenin (WB-6) yanında Türkiye’den bahsetmemiştir.
Komisyon, 2021 baharında Komşuluk ve Genişleme Müzakereleri Genel Müdürlüğü dahilindeki hizmetlerini yeniden düzenleyerek, Türkiye’yi “Güney Komşuluk, Türkiye, Göç/Mülteciler ve Güvenlik konuları” başlıklı bir alt birime taşıdı. Daha önce Türkiye, altı Batı Balkanlı aday ülke ile birlikte gruplanırken, yeni alt birim, özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerini kapsıyor. Türkiye’nin neden bu birime taşındığı sorusuna Komisyon’un verdiği, “yoğun faaliyet nedeniyle” yanıtı, bir süredir ciddi biçimde küçülen ve faaliyeti çok hafifleyen Türkiye masasına bakınca inandırıcı olmaktan uzaktır.
Aynı çerçevede Komisyon, aday ülkeler için ayrılan Katılım Öncesi Araç’ın (Instrument for Pre-Accession, IPA, KÖA) 2021-2027 bütçe dönemi hibelerinde, Batı Balkanlı ülkelerin aksine, Türkiye için sayısallaştırılmış bir bütçe ödeneği koymadı. Belgede daha fazla ayrıntıya yer verilmeden, “IPA III, Türkiye’deki durumun gelişimine uyum sağlayacak ve bu ülke ile ilişkilerimizin gelişimini yansıtacak kadar esnek olacaktır” notu düşülüyor ve sistematik olarak 18 Mart 2016 tarihli Mülteci Anlaşması’nın uygulanmasına atıfta bulunuluyor. Oysa 2016’da söz konusu anlaşma için öngörülen kaynaklar doğrudan katılım müzakereleri dışındaki bütçelerden karşılanıyordu.
Esasen Türkiye’nin IPA III hibeleri dışında kalması şaşırılacak bir durum değil. 2014-2020 bütçe dönemi için Türkiye’ye ayrılmış olan 4.453 milyar € mertebesindeki hibenin yeterli ve ciddî proje üretilememesi nedeniyle yalnızca yüzde onu kullanılabildi.
Bütün bu verilere rağmen Türkiye’de rejim, katılım öncesi dönemde her aday ülkede hayata geçirilmesi gereken ama Türkiye’de AB katılım sürecinin gündemden düşmesiyle akamete uğrayan kapsamlı mevzuat uyumu projelerinden arta kalan hibeler ile, Erasmus+ gibi, KÖA dışı hibeleri AB Komisyonu’nun Ankara Temsilciliği’nin sinik desteğiyle hâlâ kullanabiliyor.
Bu tuhaflıkta, gerçeklere ayak uydurmakta genellikle zorlanan bürokrasi taassubu kadar (bu durumda AB Komisyonu bürokrasisi), Komisyon’un Ankara Temsilciliği’nin de bizzat payı var. Temsilciliğin başındaki diplomat, Almanya sabık Şansölyesi Angela Merkel’in eski danışmanı, Alman Dışişleri’nden Komisyon’un Ankara Temsilciliği’ne muhtemelen iradi olarak kaydırılmış olan Nikolaus Meyer-Landrut’tur. Bu zat Merkel’in yatıştırmacı Türkiye politikasının, Brüksel’de Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile birlikte AB ayağını oluşturur.
Temsilcilik Türkiye’ye, normal bir siyasi rejime sahip, hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı olabildiğince gözetilen bir ülke muamelesi yapmakta ısrarcıdır. İki örnek verelim:
Temsilcilik, 10 Haziran 2021’de Adalet Bakanlığı ile Türkiye’de alternatif çatışma çözümü projesi başlattı. Projenin amacı yargının iş yükünü azaltmak için yeni yöntemler üzerinde düşünmek olarak açıklandı. Çatışma çözümü yerine çatışmanın temel alındığı bir ülkede ve tüm yargı sistemi diktatörün emrindeyken!
Diğeri, pek çok fantastik ve distopik proje arasında, “Seçilmiş ve Seçilmemiş Yerel Yönetim Yetkilileri Arasında Etik Bilincin Arttırılmasına Yönelik Teknik Yardım Projesi”. Rejim, seçilmiş yerel yöneticilere işten el çektirip hapse atarken! Tüm devlet memurlarını liyakat temelinde değil, salt sadakat temelinde tayin ederken! Ve ülke her gün kamu görevlileri tarafından yolsuzluk, israf, zimmete para geçirme, yasadışı finansman iddia ve ifşa haberleriyle sarsılırken.
Bu gülünç projenin kapanış töreninde Meyer-Landrut alaycı bir şekilde şunları söylemekten çekinmedi: “Etik Kurulu’nun etik ilkelerin yerleştirilmesinde ve yerel yönetimlerde yolsuzlukla mücadelede oynadığı önemli role inandığımız için ademimerkeziyeti öne çıkaran bu projeye büyük önem veriyoruz”!
Aynı mantık çerçevesinde, Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı bünyesindeki Erasmus+ AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı Ulusal Ajansı’nın, her yıl sonunda açıkladığı AB hibelerini kazanmış olan projelere göz atalım. Keza Hazine ve Maliye Bakanlığı Merkezî Finans ve İhale Birimi’nin hibe kazanmış projelerine de göz atılabilir.
Ulusal Ajans’ın açıkladığı, “Mesleki Eğitim Alanında Erasmus Akreditasyonuna Sahip Kuruluşlar İçin Öğrenici ve Personel Hareketliliği Faaliyeti” programı “mudileri” arasında, pek çok İl Eğitim Müdürlüğü’ne ilaveten, dünyanın ilk yüz silah ihracatçısı arasında 51. sıradaki Aselsan, Roketsan, Savunma Sanayii Başkanlığı, Havacılık ve Uzay Sanayii, Kızılay, MÜSİAD ile fantastik yerli ve milli araba projesi TOGG var.
Keza “Medya” alt kaleminde, tam da şu aralar memleketteki sivil toplum kuruluşlarının yurtdışı malî kaynaklarını kesip kurutmak üzere bir yasa tasarısı hazırlığında olan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın kazandığı “Krizlerle Etkin Mücadele” (sic) başlıklı 30.000 € tutarındaki proje var.
Her ne kadar bütün bu kurumlar Erasmus+ kapsamında ve öğrenci/personel hareketliliği bağlamında proje üretme hakkına sahipse de, kurumların rejimle olan organik ilişkileri, savunma sanayii ağırlıkları, İletişim Başkanlığı gibi son derece tartışmalı bir yapının da aralarında bulunması AB hibelerinin rejimin kontrolünde nasıl ve kimlere verildiğini, AB Ankara Temsilciği’nin ise bu etik-dışı uygulamalara nasıl göz yumduğunu, militarist gidişata dolaylı olarak nasıl cevaz verdiğini iyi anlatıyor.
Meyer-Landrut’un yukarıda iddia ettiği etikten kasıt ahlâk olduğu ölçüde, bunlar gibi AB hibeli kâh fantastik kâh distopik projelerin bariz niteliği, tam da Türkiye sivil toplumuna yönelik sinik bir ahlâksızlık değil midir?
[1] https://data.consilium.europa.eu/doc/document/ST-15033-2021-INIT/en/pdf, paragraf 39.
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020