Demiray ORAL
Tiyatronun kulisinde bir gün yangın çıkmış.
Palyaço haber vermek için sahneye koşmuş.
Herkes bunun bir şaka olduğunu sanıp alkışlamaya başlamış.
Palyaço uyarmaya devam ettikçe alkışlar daha da hızlanmış.
Sanırım dünyanın sonu, her şeyin bir şaka olduğunu sananların yükselen alkışları arasında gelecek...
Mühim filozof Kierkegaard’dan bir alıntıydı okuduğunuz.
Memlekette savaş sürerken, bu “neşeli yangın” hikâyesi sık sık aklıma gelirdi.
Milyonlarca insanın kimliği senelerce yok sayıldı ve bu nedenle gençler patır patır öldü.
Ama memleketin yangın yerine döndüğünü, alevlerin er ya da geç herkesi yakacağını söyleyenlere uzun yıllar kimse kulak asmadı.
Herkes, nasıl olsa bana bir şey olmaz diye düşünüp, uyaranlara palyaço muamelesi çekti.
Ve yangın giderek büyüdü.
Alevler, bana bir şey olmaz diyenlerin çocuklarını da yaktı.
O zaman insanlar bu yangının söndürülmesi gerektiğini düşünmeye başladı.
Ama birileri onlara hep, alevlerin su değil kurşun sıkılarak söndürülmesi gerektiğini anlattı durdu.
Sıkılan o kurşunlar bumerang gibi geri tepip, yeni canlar aldı.
30 sene böyle geçti.
16 yaşındaydım Şemdinli baskını olduğunda, 45 yaşına geldim.
16’sına kadar olan hayatım 80 öncesi yaşanan çatışmaları, sonrası malûm savaşın havasını teneffüs ederek geçti.
Şiddetin olmadığı, insanların birbirini öldürmediği bir hayat nasıl bir şey hiç bilemedim.
Ancak neticede bu toprakların insanları, alevlerin su yerine kurşun sıkılarak söndürülemeyeceğini anladı.
Onları yönetenlerden çok önce anladı hem de.
İnsanların bunu anladığını anlayan tek siyasetçi ise geç de olsa Erdoğan oldu.
Böylece şu fani dünyada ilk kez savaşsız, şiddetsiz bir hayatın eşiğine geldik.
Ama bu kez de “barış olursa bu AKP’ye yarar” virüsünden mustarip olanlar devreye girdi.
Onlar Erdoğan’ın başkanlık sistemini getirmek için Kürt meselesini çözmek istediğini söylüyor.
Bütünüyle yanılgı içindeler.
Erdoğan sadece memleket insanını doğru okudu.
Silahların susması halinde, titri her ne olursa olsun bu memlekete heykelinin dikileceğini anladı.
Başkanlık virüsünden mustarip aynı tayfa, AKP’nin hukuk devletinde dolayısıyla demokraside yol açacağı hasardan hareketle mütemadiyen aynı sloganı terennüm edip duruyor: Demokrasi olmadan barış olmaz!
Olur olur, bal gibi olur.
Barış en basit tarifiyle, insanların sorunlarını birbirlerini gırtlaklamadan çözdüğü hâldir.
Demokrasi eşittir barış gibi bir denklem yoktur.
Barışın tesis edilmesi de demokrasinin olduğu manasına gelmez.
Aslında bütün mesele bir “öncelik” meselesi.
30 senedir savaş ortamında yaşamış normal bir insan, “Öncelik hangisi olmalı, çocukların artık ölmemesi mi, yoksa demokrasi mi” diye sorulduğunda, “Çocuklar biraz daha ölebilir, tabii ki demokrasi” diye cevap verebilir mi?
Eyvallah, başkanlık sistemi içimize sinmiyor, AKP başkanlık sistemini getirirse demokrasi hasar görebilir...
Bu durumda yapılması gereken, “O zaman barıştan vazgeçelim” mi demektir?
Yoksa barışı sağlayıp, insanların birbirlerini öldürmedikleri bir duruma ulaştığımızda, demokrasi için mücadele vermek mi?
Gerçi başarmalarına hiç ihtimal görünmüyor ama olur da başarırlarsa, “demokrasi” gerekçesiyle barışın engellenip savaşın sürdüğü tek memleket burası olacak.
Sanırım memleketin sonu da, demokrasi olmadan barış olmaz sananların yükselen alkışları arasında gelecek.
Yazarlar
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.05.2015
23.09.2014
13.06.2014
2.04.2014
16.02.2014
13.01.2014
6.01.2014
29.12.2013
19.12.2013
11.11.2013