Demiray ORAL
Gezi eylemlerinin o çok sevdiğimiz ilk günleriydi.
Parkta dolanırken gençlerden birkaçıyla sohbete başladım.
O sıralar en revaçta soru, “Eylemler ne kadar sürecek” idi.
Mevzu buraya bağlanınca, taze üniversiteli bir genç atıldı ve şöyle dedi: Protestolar aralıksız en az 72 saat sürerse Anayasa Mahkemesi’nin hükümeti düşürme yetkisi varmış!
Dolayısıyla Erdoğan’dan kurtulmak için ne yapıp edip eylemleri devam ettirmek gerekiyormuş!
Espri olmasını çok isterdim ama maalesef gayet ciddiydi.
Hatta böyle bir şeyin mümkün olmadığını izah etmeye teşebbüs etmiş ama sanal alem canavarının yaydığı bu “bilgi” karşısında başarısız kalmıştım.
Dedim ya, o zamanlar eylemlerin, biz Gezi’yi çok sevmiştik, dedirten ilk günleriydi.
Ya da sevgili dostum Markar Esayan’ın verdiği şahane isimden arakla Gezi Volume l günleri.
Ve ben bu, “üniversiteden protestocu oğlum geldi hükümeti boşaltın” muhabbetindeki cehalete acı acı gülmekle yetinmiştim.
Oysa hadiselerin akışı sonradan gösterdi ki meğer bu muhabbet Gezi Volume ll’nin işaretlerinden biriymiş, algı mühendisleri ayar çekme mesaisine çoktan başlamış.
Zaten Gezi ruhunu kendine siper edip, “Tek hedefiniz Erdoğan’dır ileri” düsturuyla yapılan bu algı mühendisliği faaliyetlerinden sonra Gezi bir daha asla fabrika ayarlarına dönemedi.
Ve böylece Gezi Volume ll’cilerin memleketi yönetilemez kılacak nasıl bir kriz hedefledikleri giderek daha fazla görünür hale geldi.
Ama onlar çabalarından vazgeçmediler.
Olan biteni gördüğü halde kendi mahallesini karşısına almaktan ödü kopan hesapta demokrat – liberal isimlerin de tıp oynamalarından aldıkları cesaretle atışa devam ettiler.
O atışlardan biri daha kısa müddet önce bana ulaştı.
Üniversite sınavına hazırlanan 18 yaşındaki bir genç kız, kendisiyle aynı kursa giden “Boğaziçili bazı abi ve ablaların” söylediklerini anlattı.
Söylenen mealen şuydu: Eğer AKP, Cumhuriyetin 100. yılına yani 2023’e kadar iktidarda kalırsa rejimi değiştirme hakkına sahip olacaktı. Çünkü anayasada böyle yazıyordu. Böylece Erdoğan da ölene kadar başta kalacaktı…
Yani AKP 10 sene daha hükümet olmayı başarırsa 2023 senesinde Erdoğan, “evet beyler bayanlar anayasanın bana verdiği yetkiyle şeriat ilan ediyorum, yeni rejimimize mutluluklar diliyorum” deyiverecekti.
Dolayısıyla ne yapıp edip Erdoğan’dan kurtulmak gerekiyordu…
Neyse ki bu kez karşımda beni iyi tanıyan bir genç olduğu için, “Siyasetten acayip iyi anlayan Boğaziçili abi ve ablaların” bu dediklerinin manasızlığına onu ikna edebildim.
Sonra manasız gibi görünen aslında gayet manalı bu iki misal üzerinden düşünmeye başladım; bugün Erdoğan neden kurtulunması gereken baş hedef konumunda, diye.
Şahsen oyunu Sarıyer’den denize atan biriyim, iktidarda kimin olduğundan bağımsız olarak önceliğimde tek bir mevzu var: Çözüm Süreci.
Ve Erdoğan’ı ne olursa olsun kurtulunması gereken bir hedef yapan asıl sebebin de bu süreç olduğu kanaatindeyim.
Kürt meselesini çözebilecek cesarette bir lider olduğu için bugün iktidarda Erdoğan ve aynı nedenle, yani bu meseleyi onun çözebileceğini bildikleri için rejim paradigmasının müptelası olanlar abanıyorlar üzerine.
Ve sürecin başladığı ocak ayından bu yana bir “çökertme” havası tutturmuş, çöktü – çökecek diyecek terennüm edip duruyorlar.
Çözüm Süreci Erdoğan’ı paradigma müptelalarının baş hedefi yaptığı gibi, aynı zamanda onun sigortası da.
Tahta masama tak,tak, tak diye üç kez vurarak yazıyorum, eğer Çözüm Süreci batarsa beraberinde en başta Erdoğan’ı götürecek (Ve elbette sonra da binlerce Türk ve Kürt gencini).
Bu nedenle direnmek zorunda Erdoğan ve direniyor da.
Süreç başarıya doğru evrildikçe de arkasında başta Kürtler ve Aleviler olmak üzere senelerdir paradigmanın ezdiği kitleler olacak.
Çünkü onlar bu topraklarda eşit vatandaş olarak yaşamaları için Çözüm Süreci’nin başarıya ulaşması gerektiğini gayet iyi biliyorlar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.05.2015
23.09.2014
13.06.2014
2.04.2014
16.02.2014
13.01.2014
6.01.2014
29.12.2013
19.12.2013
11.11.2013