DOĞAN ÖZGÜDEN
TBMM kurulalı 99 yıl geçti, gelecek yıl 100 yaşına girip dosta düşmana karşı dalya diyecek… Bittabi merkezde Tayyip’in Cumhur İttifakı olmak üzere Millet müttefiki CHP ve İYİP’in ve de ittifaksız teferruat partilerin oluşturacağı büyük Türkiye İttifakı, bu yılın 19 Mayıs’ında olduğu gibi, gelecek yılın 23 Nisan’ında “tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” naralarıyla kenetlenip yedi düvele meydan okuyacak.
Bilmem hâlâ öyle mi, bizim çocukluğumuzda 23 Nisan geldi mi okulda hepimizi sıraya dizer, hep birlikte haykırtırlardı:
Bugün 23 Nisan
Neşe doluyor insan
Kamutay bugün doğdu
Karanlıkları boğdu
Evet, boğduğu karanlıkların başında da herhalde Osmanlı saltanatı vardı. Ama onun yerine bir başka karanlık geliyordu… Türklük ve İslamiyet dışındaki tüm aidiyetleri ezmeyi, gerekirse yok etmeyi kutsal görev sayan tek parti diktası…
Yunanistan’a karşı savaşın sürdüğü yıllarda Müslüman oldukları için Kürtleri de ittifaka almak zorunda kalan ve Birinci Meclis’te çok sayıda Kürt milletvekilinin varlığını sineye çeken Kemalistler, askerî zafer kazanıp Lozan’da uluslararası güvenceler elde ettikten sonra sadece Kürt örgütlenmelerini yasaklamakla kalmamış, rejime tam itaat edeceğinden emin olmadıkları Kürt seçilmişlerini de Meclis’ten temizlemişlerdi.
Değerli tarihçi Ayşe Hür’ün bu konuda verdiği iki örnek dikkati çekicidir:
“Bitlis Mebusu Yusuf Ziya Bey, Şeyh Said İsyanı’nı yönlendiren Azadi örgütüne üye olmak suçundan 14 Nisan 1925’te idam edildi. Dersim Mebusu Hasan Hayri Bey, 1921 Koçgiri İsyanı sırasında Meclis’teki konuşmasında Türk-Kürt kardeşliğinden ve iki kavmin ayrılmayacağından o kadar heyecanla söz etmişti ki, Mustafa Kemal ertesi gün kendisinin meclise Kürt milli giysileriyle gelmesini istemişti. Ama Hasan Hayri Bey’in sonunu da Kürtlük meselesi getirdi, Kasım 1925’te ‘Müstakil bir Kürt devleti kurmaya teşebbüs’ suçundan idam edildi.” (Ayşe Hür, TBMM hiç ‘çok renkli’ oldu mu?”, Radikal, 28 Haziran 2015).
Yine Ayşe Hür'e göre, “İleriki yıllarda TBMM’de yine Kürt milletvekilleri oldu ama bunların çok azı ‘milliyetçi’ anlamda değil sadece ‘etnik’ anlamda Kürtlüklerini ifade ettiler, bazıları Kürtlüklerini hiç açıklamadılar, bazıları Türk milliyetçisi oldular.”
Ancak 60’lı ve 70’li yıllarda durum değişir oldu… Ülkeyi sarsan o büyük sosyal ve siyasal uyanış döneminde, on yıllarca devlet terörü altında suskunluğa mahkum edilmiş Kürt şahsiyetleri ve gençleri de, Türk Ceza Kanunu’nun 141 ve 142. maddelerine rağmen, seslerini yükseltmeye, ulusal istemlerini dile getirmeye, Türkiye İşçi Partisi’nde ve demokratik örgütlerde sorumluluk üstlenmeye, hattâ DDKO örneğinde olduğu gibi kendi örgütlerini kurmaya başlamışlardı.
12 Mart ve 12 Eylül faşist darbelerinin bu gelişmeleri sekteye uğratmasına rağmen 80’li yıllarda Kürt ulusal direnişi bir yandan PKK örgütlenmesiyle “sıcak mücadele” aşamasına girecek, 90’lı yılların başında ise Paris’te bir konferansa katıldıkları için SHP’den ihraç edilen yedi Kürt milletvekilinin Halkın Emek Partisi (HEP)’i kurmasıyla yasama organında resmen var olmaya başlayacaktı.
Ama sadece Kürt seçmenlerin değil, aynı zamanda demokrasiden yana Türk seçmenlerin de oylarıyla Meclis’e giren Kürt milletvekilleri 30 yıla yakındır sürekli baskı altındadır. Yasama dokunulmazlıkları kaldırılarak hapsedilmekte, partileri kapatılmakta, fiziksel saldırılara maruz kalmaktadırlar.
İşte bugün 20. kuruluş yıldönümü kutlanacak olan Kürdistan Ulusal Meclisi (KNK) bu ardı arkası kesilmeyen baskıların ürünüdür.
Sadece Türkiye’deki baskılar mı? Tarihsel Kürt topraklarının süper güçlerin kirli pazarlıkları sonucu dört komşu ülke arasında pay edilmesinden bu yana tüm parçalardaki Kürtler sürekli dışlanma, baskı, katliam gördüler.
Bu bakımdan KNK sadece Türkiye Kürtlerinin değil, aynı zamanda Suriye, Irak ve İran Kürtlerinin, Asya ve Avrupa kıtalarındaki Kürt diyasporalarının ortak iradesini temsil eden, onların mesajlarını Brüksel’den tüm dünyaya yansıtan bir meclistir.
Ancak Sezar’ın hakkı Sezar’a... Bu tarihsel girişimin mimarları, bir Kürt partisinin milletvekilleri olarak TBMM’de ilk kez Kürt halkının doğrudan sesini duyuran, bunun bedeli olarak da yasama dokunulmazlıkları kaybettirilerek ağır hapis cezalarına mahkum olma tehlikesiyle karşılaştıkları için mücadeleyi sürgünde devam ettirme kararlılığı gösteren Kürt milletvekilleridir.
1994 yılıydı… Türkiye’de tutuklu DEP milletvekilleri Hatip Dicle, Orhan Doğan, Ahmet Türk, Leyla Zana, Selim Sadak, Sedat Yurttaş, Mahmut Alınak ve Sırrı Sakık ağır hapis cezalarına çarptırılmışlardı.
DEP Genel Başkanı Yaşar Kaya ile milletvekilleri Remzi Kartal, Zübeyir Aydar, Nizamettin Toğuç, Ali Yiğit ve Mahmut Kılınç siyasal sürgün olarak Brüksel’e gelmişler, gelir gelmez de DEP’le uluslararası dayanışma kampanyası açmışlardı.
Yaşar Kaya bizim kuşaktan olduğu için Türkiye’den tanıyordum. Ayrıca defalarca kapatılan ve çalışanları birbiri ardına öldürülen Özgür Gündem Gazetesi’nin sahibi ve yazarı olarak da meslektaşımdı. Tansu Çiller’in hazırlattığı “öldürülecek Kürt iş adamları” listesinde ikinci sıradaydı.
Diğer milletvekili arkadaşların Türkiye’de verdikleri mücadeleleri izlemiştim. Belçika’ya gelmelerinden önce de, Türkiye’ye giden Avrupa delegasyonlarının Türkiye’de görüşlerine başvurduğu seçkin insan hakları savunucularıydı. Örneğin Zübeyir Aydar’ın 80’li yıllarda Siirt’te İHD yöneticisi sıfatıyla bir Avrupa televizyonuna verdiği mülakatın kaydı İnfo-Türk’ün arşivlerindeydi.
Nizamettin Toğuç, bir yıl önce DEP milletvekili Mehmet Sincar’ın öldürüldüğü bir saldırıdan ağır yaralı olarak kurtulmuştu.
Remzi Kartal’ın sürgüne çıkmadan bir ay önce Kürt halkına karşı yeni tehditler savuran zamanın genel kurmay başkanı Doğan Güreş’e verdiği bir yanıtı ise Avrupa kamuoyuna özel olarak duyurmuştuk.
Onların Brüksel’de kurdukları Sürgünde Kürt Parlamentosu (SPK), aynı dönemde yine Brüksel’de kurulan ilk Kürt televizyonu Med TV ile birlikte Kürt ulusunun mücadelesini dünya kamuoyuna duyurmakta önemli bir rol oynadı.
Kısa sürede Kürdistan’ın tüm parçalarından ve Kürt diyasporasından katılımlarla güçlenen SPK, 24 Mayıs 1999’da Amsterdam’da uluslararası bir kongre toplayarak Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK)’ye dönüştü.
*
Bu kongrenin toplandığı gün Özgür Bakış Gazetesi’nin manşetinde yayınlanan “ANC’den KNC’ye…” başlıklı yazımda şöyle diyordum:
Yıl 1972... Paris... 12 Mart rejimini Avrupa Konseyi'nde yargılattırabilmek için Türkiye'deki insan hakkı ihlallerini belgeleyecek Türkiye Dosyası'nı (File On Turkey) hazırlıyoruz. Türkiye'den sürekli işkence belgesi, dâva dosyası yağıyor. Bunlar gecikmeden derlenip, özetlenip, İngilizceye çevriliyor. Ancak İngilizce çevirinin anadili İngilizce olan biri tarafından düzeltilmesi gerek...
Önce ABD'deki Kara Panter hareketinin sürgündeki militanlarından biri yardımcı oluyor. Sonra bir Yunanlı arkadaş, "Sizi Breyten'le tanıştırayım. Güney Afrikalı'dır, hem de edebiyatçıdır, o da yardımcı olabilir," diyor. Yine bir siyah beklerken, karşımıza saf kan bir beyaz çıkıyor. Üstelik ana dili İngilizce de değil, Hollandaca ağırlıklı Afrikaans!
Breyten Breytenbach... Güney Afrikalı yazar, ressam ve siyasal eylemci... Paris'te yaşıyor. Karısı Vietnam'lı Yolande Ngo Thi Hoang... Çoğunu İngilizce yazdığı edebi yazılarından dolayı Güney Afrika'da birçok edebiyat ödülü kazanmış. Ödülünü almak için 1970'de Güney Afrika'ya gidecek olmuş. Vietnam'lı karısını renkli ırktan olduğu için ülkeye sokmamışlar. Apartheid rejiminde bir beyazın, ister siyah olsun, ister sarı olsun, bir renkliyle evlenmesi yasak!
Olay, ırkçı rejime karşı hıncını daha da arttırmış. Anti-apartheid mücadelenin uluslararası plandaki en etkin eylemcilerinden biri… Başını kaşıyacak vakti yok. Ama o yıllarda uluslararası dayanışma da kof bir laftan ibaret değil. File On Turkey, Yunan ve İspanyol direnişçilerinin de nöbetleşe kullandıkları küreli bir IBM'de mumlu kağıda dizilip Paris'te damı akan bir ressam atölyesinde basılmadan önce mutlaka Breyten'in dil düzeltmesinden geçiyor.
Kahve köşelerinde buluşup metinleri tartışırken Türkiye'de Kürtlere uygulanan ulusal baskıyla Güney Afrika'da siyahlara uygulanan ırkçı baskının benzerliklerini konuşuyor, çözüm yollarını tartışıyoruz.
İşte o konuşmalarda Breyten bana ANC'den bahsediyor: Afrika Ulusal Kongresi... Ve ANC'nin, Robben Island Hapishanesi'nde müebbet hapis cezasını çekmekte olan efsanevi lideri Nelson Mandela'dan...
Beyaz Breyten'le siyah Afrika üzerine konuşurken hep iki yıl önce Ant bürosunda Kürdistan üzerine söyleştiğimiz sevgili dostum İsmail Beşikçi'yi düşünüyorum. Daha o sırada Beşikçi, Kürd'e Kürt dediği için Türkiye'de zindandadır. Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi'nin verdiği 13 yıl hapis ve 3 yıl sürgün cezası tam da o günlerde, 14 Ağustos 1972'de onaylanmıştır.
Tabii o anda ne Breyten ne de ben, tam 27 yıl sonra, 22 Mayıs 1999 tarihinde, "terörist" Mandela'nın Güney Afrika'nın saygıdeğer Cumhurbaşkanı olacağını, İsmail Beşikçi'nin ise Avrupa Konseyi'nin kıdemli ve şımartılmış üyesi Türkiye Cumhuriyeti'nin hapishanelerinde hâlâ ömür tüketerek Mandela'nın rekorunu kıracağını aklımızdan dahi geçiremiyoruz.
Türkiye Dosyası yayınlanıp 12 Mart rejimini Avrupa Konseyi'nden atılmanın eşiğine kadar getirdikten sonra, 1973 yılında, Breyten'le bir kez daha Amsterdam'da karşılaşıyorum. Van Gennep yayınevi, benim Türkiye: Faşizm ve Direniş kitabımı, Breytenbach'ın ise Güney Afrika'daki siyah direnişini anlatan bir kitabını yayınlamış.
11 Şubat 1990... ANC'nin mücadelesi ve uluslararası baskılar apartheid rejimine bir geri adım daha attırıyor. Artık Nelson Mandela da özgürdür ve yeniden ANC'nin başındadır.
Bizim İnfo-Türk'ün eski kolleksiyonlarını tarıyorum. Evet, Mandela'nın özgürlüğe kavuşmasından tam bir ay sonra, 12 Mart 1990'te, sevgili Beşikçi yeni bir kitabında daha Kürd'e Kürt dediği için İstanbul DGM tarafından tutuklanıp tekrar zindana gönderiliyor.
10 Mayıs 1994: "Terörist" Mandela artık tüm dünyanın önünde saygıyla eğildiği Güney Afrika Cumhurbaşkanı'dır. Türkiye'de ise aynı yıl DEP kapatılıyor, halkın oyuyla seçilmiş Kürt milletvekillerinin bir kısmı tutuklanırken diğer bir kısmı yurt dışına çıkıp Sürgünde Kürt Parlamentosu (SKP)’yi kurmaya zorlanıyor.
Beş yıl sonra, 1999'da da değişen bir şey yok. Üstelik şimdi güvercinler iktidar basamaklarında kurtlarla dans ediyor... Kurtlar salyalı ağızlarını Marmara'nın küçük bir adasına çevirmiş, uluslararası bir komployla tutuklanan Abdullah Öcalan için "Asıla... Asıla..." diye uluyor.
Ve 24 Mayıs 1999 günü, Breyten Breytenbach'la Amsterdam’da son görüşmemizin üzerinden tam 25 yıl geçtikten sonra, aynı Amsterdam'da bir kongre toplanıyor: İngilizce adıyla Kurdistan National Congress (KNC)!
Biliyorum ki, Güney Afrika'nın ve de Türkiye'nin Breytenbach'ları, Mandela'ları, fiziksel olarak değilse de, onursal olarak mutlak orada olacak.
Çünkü halkların yüzyıllar süren özgürlük mücadelesinde KNC de, tıpkı ANC gibi, bir kilometre taşıdır ve de tüm ezilen insanlığın malıdır!
*
Bu yazının 1999’da Özgür Bakışa’ta yayınlanmasının üzerinden de tam 20 yıl geçti…
ANC lideri Mandela özgür bir insan olarak ve ardında onurlu bir ad bırakarak bundan altı yıl önce bu dünyadan göçtü.
O tarihte İmralı’ya yeni hapsedilmiş olan Kürt lideri Abdullah Öcalan hâlâ zındanda… O yetmezmiş gibi, bir başka Kürt lideri, Selahattin Demirtaş da üç yıldır Edirne zındanında…
Kolay değil… Kürdistan Ulusal Kongresi’nin yapacağı daha çok iş var, vereceği daha çok mücadele var…
Kuruluş yıldönümünü yürekten kutluyorum.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları




































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.11.2025
9.10.2025
14.09.2025
7.09.2025
13.07.2025
10.03.2025
30.10.2024
15.10.2024
7.10.2024
25.09.2024