DOĞAN ÖZGÜDEN
Brüksel’de gün geçmiyor ki Belçika yöneticilerinden Türkiye konusunda birbiriyle çelişkili açıklamalar duyulmasın… Bu garabetin başlıca iki nedeni: Bir yandan Ankara’daki yöneticiler ne yaparlarsa yapsın Türkiye’nin NATO ve AB için ekonomik, ticari ve askeri bakımdan tamamen dışlanamayacak bir müttefik olması, öte yandan Belçika’da çifte vatandaşlık sahibi seçmenlerin yüzde 70’inin Türkiye seçimlerinde Tayyip ve onu destekleyen partiler lehinde oy kullanması…
Yenilerde bir üçüncü neden daha var… Son yıllarda güney ülkelerden gelen yeni mülteci kitlelerini para karşılığı Türkiye’de bloke eden Erdoğan’ın her sıkıştığında “Üstüme fazla gelmesinler, kapıları açarım” şantajını tepe tepe kullanıyor olması…
Çelişkili açıklamaların en son örneklerinden biri, Belçika Yargıtayı PKK’nin “terörist” olmadığına hükmetmişken, federal dışişleri bakanı Philippe Goffin’in “Belçika hükümetinin tavrı açık. PKK bir terör örgütüdür. Yargıtay kararı, PKK ve destekçilerinin Belçika’da yargılanamayacağı anlamına gelmez” diyerek Kürt diasporasına aba altından sopa göstermesi oldu.
Üzerinden bir hafta geçmeden, bu kez de Belçika Adalet Bakanı Koen Geens, Türk kökenli Saint-Josse Belediye Başkanı Emir Kır’ın MHP’lilerle ilişkiyi sürdürdüğü için Sosyalist Parti’den ihraç edilmesi konusunda federal parlamentoda kendisine yöneltilen bir soruya 7 Şubat 2020’de verdiği yanıtta, MHP’yi de onun Avrupa’daki yan örgütlerini de bir kalemde temize çıkarttı.
Flaman hristiyan demokrat parti CD&V’nin önde gelen yöneticilerinden biri olan, üstelik hâlâ sürüp giden hükümet krizine çözüm bulması için önceki hafta Kral Philippe tarafından kendisine özel misyon verilen Adalet Bakanı Geens, Türkçe medyada alkışlanarak yansıtılan yanıtında şöyle diyor:
“Belediye Başkanı Emir Kır’ın PS’den ihracı Bozkurtlarla ilişkilendirilse de Bozkurtlar olarak bilinen oluşumun Belçika siyasetine sızma gibi herhangi bir gizli faaliyeti bulunmamaktadır. Bozkurtlar 70’li yıllardan itibaren Belçika’da kültür merkezleri adı altında faaliyetlere başlamışlar ve daha sonra Belçika Türk Federasyonu (BTF) adı altında bir çatı örgütü kurmuşlardır. Ancak bu oluşumun üyeleri bir paramiliter ya da bir terör örgütü şeklinde değerlendirilemez. BTF kendi imajını zedeleyebilecek şiddet eylemlerini de belli bir kontrol altında tutmaya ve engellemeye devam etmektedir.”
Tayyip Erdoğan diktası tarafından Suriye’de tehlikeli şekilde tırmandırılan işgalci ve terörist operasyonlara MHP’nin ve onun yurt dışındaki yan örgütlerinin tam destek verdiği bir dönemde böyle bir açıklama yapılması Belçika yönetimi açısından gerçekten affedilmez bir hata…
İslamcı teröristlerin yanında saf tutarak Suriye krizini körükleyen, üstelik bu komşu ülkenin topraklarını işgal ederek Kürt direnişçileri yok etmeye kalkışan, son olarak da İdlib’i işgal etmiş cihatçıların hamisi kesilerek Batı ülkelerinden sonra Rusya ve İran’ı da karşıya almayı başaran Tayyip’in kankası Devlet Bahçeli provokasyonlarını dün "Gerekirse Şam'a girmeyi planlamalı ve zalimler yerle yeksan edilmelidir. Zulüm şatoları yıkılmalıdır. Yansın Suriye, yıkılsın İdlib, kahrolsun Esad" demeye kadar vardırdı.
MHP’nin Belçika da dahil Avrupa ülkelerinin büyük bölümünde kurdurup Avrupa Türk Konfederasyonu (ATK) çatısı altında bir ara getirdiği Bozkurt örgütleri, gerçekten Bahçeli’nin bu faşizan histerilerini paylaşmaktan uzak, Adalet Bakanı Geens’in toz konduramadığı türden barışçıl kuruluşlar mıdır?
Çok değil, daha on gün önce, 2 Şubat 2020’de, çeşitli ülkelerden ATK üyesi Türk Federasyonların tüm yöneticileri Ankara’daki MHP genel merkezinde Devlet Bahçeli tarafından kabul edilerek beyin yıkamasına tabi tutuldular.
Hem ATK Genel Başkanı hem de MHP Merkez Yürütme Kurulu üyesi ve İstanbul Milletvekili olan Cemal Çetin başkanlığındaki heyette, Almanya, Fransa, Hollanda, Avusturya, İsviçre, İngiltere, ABD, İskandinavya ve de Belçika’daki Türk Federasyonların genel başkanları ve yöneticileri yer almaktaydı.
Ankara’da MHP’nin kurucu başkanı Alparslan Türkeş’in mezarını da ziyaret eden heyete hitaben yaptığı konuşmada Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Türkiye üzerinde oynanan oyunları bozacağını belirterek şöyle diyordu:
“Avrupa Türklüğünün, yüce Türk milletinin Batı Avrupa coğrafyasındaki temsilcileri olarak sizler de bu konuda önemli sorumluluklar üstlenmektesiniz. Bu vazifenizde kendinizi yalnız hissetmeyiniz. Her türlü çalışmalarınızda sizleri destekleyeceğimizi biliniz. Aynı zamanda Türk milletine ve Türk devletine karşı düşmanlık besleyen fitnecilere fırsat vermeyeceğinize yürekten inanıyorum.”
Aynı zamanda Milli İstihbarat Dairesi sorumlusu olan Adalet Bakanı Koen Geens’in, Devlet Bahçeli’nin MHP genel başkanı olarak 21 Mayıs 2012’de, Belçika Türk Federasyonu’nun Liège’deki 12. Büyük Kurultayı’nda yapmış olduğu konuşmayı bilmiyor olması düşünülemez. Düşünülemez çünkü, o konuşmanın Fransızca çevirisi Belçika’nın en etkin haftalık siyasi dergisi Le Vif’in 8 Kasım 2012 tarihli sayısında “Türk Bozkurtlarının Gerçek Söylemi” başlığı altında yayımlanmıştı.
O sırada TBMM Başkanvekili olan MHP milletvekili Meral Akşener’in de hazır bulunduğu toplantıda yaptığı konuşmada Bahçeli, partisini Ermeni Soykırımı’nı inkâr etmekle suçlayan, bu nedenle Kurultay toplantısı için salon vermeyi reddeden Belçika yöneticilerine şöyle saldırıyordu:
“Geçmişlerinde kan, hıyanet ve cinayet bulunan bir zihniyetten bizim alacak ve öğrenecek hiçbir şeyimiz yoktur. Milletimize saldıran ve katillikle suçlayan sözde soykırım şebekesi ille de soykırım faili, katliamla örtüşmüş sicil arıyorsa, bilsin ki kendisi ve niyeti, Nazi zihniyetine bile fazlasıyla taş çıkartacaktır. Yok, ırkçının kim olduğunu ve faşistin yüz hatlarını merak ediyorsa aynanın karşısına geçmeli ve baştan aşağıya kendisine ve nefret saçan emellerine acele yoldan bakmalıdır.”
“Ne mutlu Türküm diyene” demekten yorulmayacaklarını ve Türkiye’nin Türklüğü koruması uğrunda mücadelede sonuna kadar kararlı olduklarını vurgulayan Bahçeli, Belçika’daki Türklere de bulundukları ülkede ulusal kimliklerini koruma talimatı vererek şöyle diyordu:
“Türk topluluğu Belçika demokrasisi içinde kendi geleneklerini olduğu gibi yaşatmaya devam etmeyi başarmıştır. Türkler Belçika’nın ticari, siyasal, ekonomik ve sosyo-kültürel yaşamına önemli katkı sağlayıcı bir konuma ulaşmışlardır. Ancak burada kalmayıp bir üst aşamaya sıçramaları gerekir. Nasıl mı? Bu ülkenin tanıdığı tüm sosyal, siyasal ve ekonomik haklardan yararlanabilmek, her daim dikkate alınması gereken bir ‘sosyolojik güç’ olabilmek için sürekli mücadele vererek istemlerinizi yüksek sesle dile getirmelisiniz. Bu ülkenin yerel ve ulusal seçimlerinde Türk ulusunu temsil etmelisiniz.”
***
Kendisini bozkurt sembolüyle özdeşleştirenlerle ilk karşılaşmam 40’lı yılların ikinci yarısında Ankara Atatürk Lisesi’nin orta kısmında okuduğum döneme rastlar… Köy enstitülerini kurduran, dünya klasiklerini Türkçeye kazandıran, eğitimin her alanında aydınlık ufuklar açan Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı’ndan uzaklaştırılıp yerine faşistlerin hamisi Reşat Şemsettin Sirer’in getirildiği günler… Lisenin büyük konferans salonunda Nihal Atsız başta olmak üzere dönemin namlı faşistlerine konferanslar verdirtiliyor, biz öğrencilere “Moskof desin bazı bazı, eyvah yine Türkler geliyor!” türünden sloganların haykırıldığı edebiyat matineleri izlettiriliyordu.
Lise yıllarında, yüksek öğrenim döneminde, genç yaşta başladığım gazetecilik yaşamımda ve de yedek subayken orduda, 60’lı yılların ilk yarısında Türkiye İşçi Partisi’nin örgütlenme günlerinde farklı etiketler taşıyan bozkurtlarla çok karşılaştım, tartıştım, kavga ettim.
Türk faşist hareketinin partileşmesi 60’lı yılların ikinci yarısına, partinin Avrupa’da örgütlenmesi ise 70’li yılların ikinci yarısına rastlıyor.
27 Mayıs 1960 Cuntası içinde etkin durumdayken tasfiye edilerek sürgüne gönderilmiş olan Emekli Albay Alparslan Türkeş, 1963 yılı başında Hindistan’dan döner dönmez 14’ler diye bilinen arkadaşlarıyla birlikte faşist bir parti kurma ya da mevcut partilerden birini içten fethederek faşistleştirme çabasındaydı. Bu amaçla Türk Ocakları'nda konferanslar vermeye başlamışlar, Türkiye Huzur ve Yükseltme Derneği adında bir de dernek kurmuşlardı.
Tarihsel lideri Osman Bölükbaşı’nın istifasından sonra hızla kan kaybetmekte olan CKMP’ye sızan Türkeş’çiler bu partinin 23 Şubat 1964’te yapılan kongresinde 70-80 kişilik bir grup oluşturdular. Bir yıl sonra da Türkeş ve 14'lerden Muzaffer Özdağ, Ahmet Er, Dündar Taşer ve Rıfat Baykal törenle CKMP’ye üye oldular.
Muzaffer Özdağ ve Rıfat Baykal’ı MBK üyesi oldukları dönemde şahsen tanımıştım. Alparslan Türkeş’le ise şahsen çok sonraları karşılaştım. Darbeden önce kendisi Genelkurmay’ın NATO Dairesi Başkanı idi. İzmir’de Milliyet Gazetesi temsilcisi iken NATO Karargâhı’nda görevli Türk subaylarından açık görüşlü olanlar, 27 Mayıs darbesinin örgütlenmesinde Türkeş’in birinci derecede rol oynadığını anlatmışlardı. Gerçekten de darbe sabahı Türkiye radyolarında darbeci cunta adına konuşurken ısrarla “NATO’ya, CENTO’ya bağlıyız” vurgulaması yapan Alparslan Türkeş’ti…
1965 genel seçimleri yaklaşırken 1 Ağustos 1965’te Adana’da yapılan büyük kongrede CKMP tamamen faşistlerin kontrolüne geçmiş ve Alparslan Türkeş de genel başkanlığa seçilmişti.
Bir gün Akşam’ın Anadolu baskısının sayfalarını bağlarken Alparslan Türkeş’in gazeteye geldiği ve yayın yönetmeni olarak benimle görüşmek istediği bildirildi. O yıl Türkiye İşçi Partisi ilk kez genel seçimlere katılmaya hazırlanıyordu. Akşam gazetesinde haber ve yorumlarla, TİP İstanbul listesinden bağımsız milletvekili adayı olan Çetin Altan’ın fıkralarıyla açıkça Türkiye İşçi Partisi’ni destekliyor, aşırı sağ akım ve örgütlenmeleri, ister milliyetçi, ister İslamcı olsun, sürekli eleştiriyorduk.
Türkeş’in görüşme talebinden Çetin Altan’ı da haberdar ettim, birlikte görüşmeye karar verdik. Legal bir siyasal partinin genel başkanı olarak son derece dikkatli konuşuyor, Akşam’ın TİP’i desteklediğini bildiği için de CKMP’nin sosyal sorunlar ve demokratik haklar konusunda en az TİP kadar dikkatli ve yapıcı olacağını söylüyordu.
Çetin her zamanki alaycı ifadesiyle “Halep ordaysa arşın burada” dedi, “CKMP’nin bundan böyle ne olacağını Meclis’te görürüz, kısmetse ben de orada olacağım” diyerek kesip attı.
1961 seçimlerinde yüzde 13,95 oyla 54 milletvekili çıkartmış olan CKMP, Türkeş’in başkanlığı altında girdiği 1965 seçiminde oyların ancak yüzde 2,24’ünü alarak 11 milletvekili çıkartabildi. Seçilenler arasında Türkeş ve Baykal da vardı.
CKMP’nin 1967 kongresinde, Türkeş’e eski Türk hakanlarının unvanı olan, "Başbuğ" adı verildi. 8-9 Şubat 1969 tarihleri arasında Adana'da toplanan kongrede de CKMP’nin adı Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirildi ve eski amblem yerine kırmızı zemin üzerine beyaz olarak işlenmiş "üç hilal" den oluşan yeni bir amblem, partinin gençlik kolları için de "hilal ve bozkurt" amblemi kabul edildi.
Türkeş’in CKMP’sine karşı Türkiye İşçi Partisi ve diğer sol yayınlar gibi Akşam’da da, 1967’de yayımlamaya başladığımız Ant’ta da sürekli mücadele verdik. Türkeş Meclis’e girdikten sonra demokratik mücadeleyi rafa kaldırarak aşırı sağı silahlı vurucu bir güç haline getirmek üzere seferberlik başlattı. MBK üyesi Dündar Taşer'in komutasında Bozkurt'ları "komando" olarak yetiştirmek üzere kamplar açıldı. Bu kamplardan birinin yerini tesbit ederek 3 Eylül 1968 tarihli Ant'ta fotoğraflarıyla açıkladık. Bozkurt’ların devrimci gençlerin birer birer öldürülmesindeki, Kanlı Pazar’daki rolünü 12 Mart 1971 darbesine kadar sürekli belgeledik.
***
Sürgünde Bozkurt’larla karşı karşıya gelmemiz 42 yıl öncesine uzanıyor.
Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, 70’li yılların ilk yarısında Türkiye’nin yanı sıra İspanya, Portekiz ve Yunanistan’ın da faşist diktatörlükler altında bulunması nedeniyle Belçika’da göçmen örgütlenmelerinde sol eğilimli siyasal sürgünler etkin rol oynuyor, göçmen işçilerin üye olduğu sendikalar da göçmen kitlesi içinde faşizan örgütlenmelere gidilmesine olanak tanımıyordu.
1975’ten sonra MHP’nin Demirel başbakanlığındaki Milliyetçi Cephe hükümetlerinde yer alması, Türkeş’in başbakan yardımcısı olmasından sonra MHP, yurt dışındaki göçmen işçiler arasında milliyetçi duyguları tahrik ederek hızla örgütlenmeye başladı.
Belçika’daki gelişmeleri İnfo-Türk’ün Nisan 1978 tarihli aylık bülteninde “Faşist komandolar Belçika’da da örgütleniyor” başlığı altında şöyle duyurmuştuk:
“Faşist komandoların Türkiye’deki kanlı provokasyonları, bir savcının, ardından ‘NATO’ya hayır’ afişi asan TİP’li bir militanın kurşunlanarak öldürülmesine, üniversite öğretim üyesi Server Tanilli’nin vurularak felç edilmesine ve bilinçsiz kitlelerin kışkırtılıp bir iç savaş ortamı yaratılmasına varırken, yurt dışındaki faşist örgütlenme çalışmaları Almanya ve Hollanda’dan sonra Belçika’ya da sıçramıştır.
“Özellikle MC Hükümeti zamanında Belçika’ya tayin edilen din hocaları ve diğer görevliler genellikle MSP sempatizanı veya AP’li oldukları için MHP’lilerin örgütsel bir çalışması görülememişti.
“Geçen ay ilk olarak bir sinemada Belçika’daki MHP sempatizanları bir araya getirilerek kendilerine örgütlenme gereği anlatılmış, bunun hemen ardından da Brüksel’de, Schaerbeek’teki Rue Verte, N°30’da Brüksel Türk Kültür Derneği Ülkü Ocağı adı altında bir dernek faaliyete geçirilmiştir.
“Ülkü Ocağı’nın 19 Nisan 1978’de Belçika’daki Türkiyeli işçilere hitaben yayımlanan ilk duyurusu ‘Değerli Müslüman Türk işçisi’ hitabıyla başlamakta, daha sonra ‘Malumunuz olduğu gibi memleketimiz komünizm rejimi tehlikesiyle karşı karşıyadır’ denilerek ‘Sizlere düşen vazife, Brüksel’de bulunan Leninci ve Maocu komünistlerin gazetelerini okumamak, fikirlerini benimsememek, imkanlar dahilinde bunlarla sohbet etmemektir’ çağrısında bulunulmaktadır.
“Başlığında bir ay-yıldız ve ay-yıldızın iki yanında da birer hilalli Bozkurt bulunan bildirinin dağıtımından hemen sonra, Türkiyeli işçilerin yoğun bulunduğu Schaerbeek semtindeki Türk kahvelerine silahlı, sopalı, demir çubuklu topluluklar halinde giderek terör havası yaratmaya başlamışlardır.
“22 Nisan 1978 Cumartesi günü aynı saatte bir kahvehanede bildiri dağıtmak isteyen bir siyasi grubun elemanlarıyla önce sözlü, daha sonra sopalı çatışmaya girmişler, birisini hastanelik olacak kadar ağır şekilde dövmüşlerdir.”
1978’de başlayan bu örgütlenme, 12 Eylül sonrasındaki kısa bir duraklama döneminden sonra, Türk Federasyon çatısı altında daha da yaygınlaşarak, sadece Türkiyeli ilerici kuruluş ve kişileri değil, Belçika’nın çoğulcu siyasal ve sosyal yapısını da tehdit eden bir tehlikeye dönüştü.
Almanya’dan özgürlük yürüyüşüne çıkan bir Kürt grubu 1993’ün son günü Brüksel’e vardığında MHP’lilerin kışkırttığı Türk gençleri yürüyüşçü Kürtlere saldırarak Türk toplumunda körüklenen aşırı milliyetçiliğin ne tehlikeli boyutlara ulaştığını ortaya koyacaktı. Yüzlerce genç Bozkurt işareti yaparak, “Saint-Josse Türk mahallesidir!”, “Burada Kürtlere yer yok!”, “Kahrolsun PKK!” diyerek Kürt lokallerine ve Kürt işyerlerine saldırdılar.
Abdullah Öcalan’ın İtalya’da bulunduğu dönemde de 7 Kasım 1998 gecesi Bozkurtlar ellerinde, göğüslerinde, sırtlarında üç hilalli bayraklar olduğu halde Saint-Josse mahallesindeki Brüksel Kürt Enstitüsü’ne, Avrupa Kürt Dernekleri Federasyonu üyesi Kürdistan Kültür Derneği’ne ve bir Asuri işyerine saldırdılar, Belçika polisinin gözleri önünde iki dernek lokalini ateşe verdiler.
Kürt lokallerine ve işyerlerine bu vahşi saldırıların ardı arkası daha sonraki yıllarda da kesilmedi. 17 Kasım 2016’da da Türk bayraklarıyla donatılmış onlarca arabayla faşist sloganlar atarak Saint-Josse’a gelen Bozkurtlar Brüksel Kürt Enstitüsü’ne yine yangın bombalı saldırıda bulundular.
Belçika federal hükümetindeki Adalet Bakanı’nın tüm bu gerçekleri yok sayarak MHP’yi ve onun yandaş kuruluşlarını aklayan, hatta öven açıklamalarda bulunması, gafletin bir perdesi.
Aynı hükümetin Dışişleri Bakanı’nın da yüksek mahkeme kararını hiçe sayarak Kürt ulusal direniş hareketini hâlâ “terörist” diye nitelemesi ve Kürt sürgünleri tehdit edici ifadeler kullanmış olması da gafletin bir diğer perdesi.
Ünlü aktör Kevin Kostner’in hem yönettiği hem de başrolünü oynadığı unutulmaz bir film vardır: Kurtlarla dans…
Evet Avrupa başkentindeki bu iki perdelik gaflet oyununa da benzer bir ad gerek: Belçika’da Kurtlarla dans!
Bir bakanın tüm gerçekleri yok sayarak MHP’yi ve yandaş kuruluşlarını aklaması, bir diğer bakanın yüksek mahkeme kararını hiçe sayarak Kürt ulusal direniş hareketini hâlâ “terörist” diye nitelemesi iki perdelik bir gaflet oyunudur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.10.2024
15.10.2024
7.10.2024
25.09.2024
9.09.2024
19.08.2024
8.04.2024
13.03.2024
27.02.2024
11.12.2023