Ergun BABAHAN
Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül…
Türkiye’de muhafazakâr kesin lidere muhalefeti, farklı fikirle karşısına çıkmayı bilmezken, siz Milli Görüş çizgisinin tartışılmaz lideri görünen merhum Necmettin Erbakan’a bayrak açtınız.
Milli Görüş çizgisinin küresel sistemle bağdaşmadığını, liberal anayasal düzene ters düştüğünü, Avrupa Birliği ile barışık olamayacağını ilk siz gördünüz.
O çıkışınız sadece içinden geldiğiniz siyasi akımı değiştirmedi, Türkiye’yi değiştirdi, daha müreffeh ve daha demokratik bir toplum olmasına tarihi bir rol oynadı.
O çıkışınızın sonucu Türkiye’de birbirini düşman gören seküler ve muhafazakâr kesimlerin barışması, birbirinin yaşam hakkına saygı duyması oldu.
O çıkışınızın bir başka sonucu Türkiye’de askeri vesayetin sona ermesi, toplumun tabularının yıkılmasında çok önemli adımlar atılması oldu.
O çıkışınız diğer bir sonucu Türkiye’nin Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerine başlaması ve insanımızın günlük yaşamından haklarına kadar geniş bir yelpazede hayal edemeyeceği haklara kavuşması oldu.
Bu çıkışınız sayesinde Türkiye düne kadar Avrupa Birliği’ne tam üyeliğe daha yakın, yargının bağımsızlığı konusunda daha fazla mesafe almış, yarına daha güvenli bakan bir ülke idi.
Ancak düne kadar…
Bugün Türkiye yarına endişeyle bakan, yargısı Adalet Bakanı’na tabii kılınmaya çalışılan, Avrupa Birliği tam üyeliği ve değerleri hayalinden hızla uzaklaşan, yolsuzluğun kural haline geldiği bir ülke haline gelmiş bir ülke oldu.
Türkiye modeli, yolsuzluk ve yolsuzluğu soruşturan kamu görevlilerinin cezalandırıldığı bir ülke olarak anılır oldu.
Çıkış noktanız daha müreffeh, daha demokratik, daha şeffaf, insan haklarına daha saygılı, hukukun üstünlüğü kuralının daha sağlamlaşmış olduğu bir Türkiye idi.
Çankaya’da görev sürenizin dolmasına az bir zaman kala, bütün bu hayaller kumdan yapılmış kale misali bir bir yıkılıyor.
Söylemesi acı ama askeri vesayetle teslim aldığınız Türkiye’yi bir başka vesayetin kucağında devretmek üzeresiniz.
İngilizce deyimiyle ‘‘That’s not fair…’’
Bu coğrafya her türlü bela ve acı ile yanıp kavrulurken bu ülke bu noktaya halkının sağduyusu, hukuka olan inancı ve bir arada yaşama saygı duyan geleneği sayesinde geldi.
Şimdi bu temeller sallanıyor.
Yeniden bir çıkış yapmanızın ve ülkeye gerekli liderliği göstermenizin bir başka zamanı geldi.
Soru şu: Bugün değilse, ne zaman.
Stalin, Leninizm’in İlkeleri kitabında bir ülkede devrimin objektif koşullarını sayarken yönetenlerin de, yönetilenlerin de mutsuz olmasını sayar. Türkiye bugün o noktada. Günümüz koşulları devrimi olanaksız kılıyor olsa da, demokrasi dışı kimi macera opsiyonlarının açık olduğu herkesin malumu.
İktidarın inanılmaz bir körlükle her türlü doğruyu inkâr ettiği, her sorun veya karşı çıkışın arkasında uluslararası bir komplo aradığı, daha da ötesi Başbakan’ın bizzat İstiklal Savaşı’ndan bahsettiği bir dönemden geçiyoruz.
Medyanın ardından yargının, Cemaat’in ardından her türlü sivil toplum girişiminin susturulup imha edilmeye çalışıldığı bir dönem aynı zamanda bu. Bush’un ünlü deyimiyle ‘‘Ya bizdensin ya da bize karşı’’ deyiminin Ankara modelini izliyoruz.
Acıdır ki, toplumun beklentilerine demokratik yollarla karşılık verecek inanılır, güvenilir bir muhalefet de yok. İktidar karşıtlarını birleştiren tek nokta, Erdoğan’a duydukları öfke, daha da ötesi nefret.
Bir toplumun geleceği nefret üzerine değil, umut üzerine kurulmazsa, o toplumun birarada yaşama şansı azalır. İnsanlar gibi, toplumları da yaşatan umuttur.
Bu noktada size düşen görevler vardır. Anayasada yazılı olan veya olmayan görevler.
Anayasada yazılı olmayan ilk göreviniz, her geçen gün karamsarlığa kapılan, demokrasi dışı girişimleri desteklemeye daha hazır hale gelen belirli kesimlere, demokrasinin önem ve kıymetini hatırlatmak ve içinde bulunduğumuz durumdan yine demokrasinin kurum ve kurallarıyla çıkacağımız hatırlatmak.
Bir başka göreviniz, bunu yapmak için yıllar önce yaptığınız gibi risk almak ve yeni bir çıkış yapmak.
İslam âlemini de, Batı medeniyetini de bilen, devletin her mevkiinde görev yapmış olan tecrübeli bir siyaset adamı olarak, tarih size yine kritik bir kavşakta kritik bir görev yüklüyor.
‘‘Ben ne yapabilirim ki…’’ sorusunun cevabı basit, anayasaya, hukukun üstünlüğüne, yargının bağımsızlığına saygıyı öne çıkarın. Siz bir tek şey yapın, toplum kendine güvenini kazanır.
Unutmayın ki, tarihin yeniden yazıldığı günlerden geçiyoruz. Tarih sayfalarına nasıl geçeceğiniz en çok bu dönemde ne yaptığınızla belirlenecek. Veya ne yapmadığınızla…
Karar ve tercih sizin.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021