Ergun BABAHAN
Türkiye, attığınız her adımın tarihi sayıldığı bir ülke. Bay Erdoğan’ın dün 1915 olaylarıyla ilgili açıklaması da öyle kabul edildi. Ermeni Soykırımı’nı Bay Erdoğan gibi şiddetle inkâr eden‘‘Türkiye Türklerindir’’ gazetesinin manşeti, ‘‘9 dilde tarihi mesaj’’dı mesela. Her haberi,‘‘tarihi, şok’’ veya ‘‘skandal’’ olarak duyuran bir medyamız var ne de olsa.
Futbolda alınan galibiyetten, Eurovision Şarkı Yarışması’nda alınan galibiyete kadar her şeyin tarihi ilan edildiği bir ülkeyiz. Böyle bir toplumda her eyleminizin tarihi olması mümkün. Hele size yalakalık yapmak için çırpınan gazete ve gazeteciler varsa.
Ama bunu sadece, ‘‘Türkün Türke propagandası’’ olarak kendi sınırlarınız içinde yapabiliyorsunuz. Çünkü başta Ermeni basını olmak üzere, Batı medyası, Bay Erdoğan’ın bu açıklamalarını tarihi görmemişti.
1915’in adını koymayan, devlet eliyle planlı bir şekilde öldürülen, imha edilen Ermenileri otobüs kazasında ölmüş insanlarla bir tutan bir açıklamanın tarihi olması elbette mümkün değildi.
Ancak açıklamanın Bay Erdoğan tarafından, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık kurumu adına yapılmış olması önemliydi. Çünkü resmi bir kurum adına ilk kez, Birinci Dünya Savaşı’nda Ermeniler’in öldürülmüş olduğu kabul ediliyordu.
Ancak, mesajın tamamında hâkim olan hava, ‘‘Onlar da öldürdü, biz de öldürdük’’ten farklı değildi. Dersim Katliamı’nda CHP’nin rolünü cesaretle ortaya koyan Bay Erdoğan, iş 1915 Soykırımı’na geldiğinde, İttihat ve Terakki’nin rolünü aynı cesaretle ortaya koymaktan özenle kaçınıyordu.
Bay Erdoğan’ın açıklamaları, i’lerin noktasını koymaktan kaçınan, uluslararası alanda kaybedilen itibarını geri almayı amaçlayan, Başkan Obama’nın 24 Nisan açıklamasında Soykırım sözcüğünü kullanmasını engellemeyi, 2015’in rüzgarını kesmeyi amaçlayan bir girişimdi.
Doğru açıdan bakınca, Batı kültürlerinde görmeye alıştığımız tarzda bir özür olmaktan çok, Şarklı toplumlarda çok sık rastladığımız hesaplı-kitaplı bir rol çalma eylemiydi.
Tarihle yüzleşme, Anadolu’nun kadim bir halkının ortadan kaldırılması konusunda net bir özür dilenmeden gerçekleşmez.
Böyle bir tavrı, dönemin Almanya Başbakanı Willy Brandt göstermişti. Sosyalist bir kültürden gelen Brandt, 1970 yılında Polonya’yı ziyaret etmiş ve Varşova Gettosu ayaklanması sırasında öldürülen Yahudiler adına yapılan anıtın önünde diz çökerek tarihe geçmişti. Aynı Brandt, bundan 3 yıl sonra İsrail’i ziyaret edecek ve Soykırım Anıtı’na çelenk koyacaktı.
Çünkü Brandt, Alman’dı ama Nazi değildi.
Bu açıdan baktığımızda, Bay Erdoğan’ın mesajının Willy Brandt’ın tavrının yanına yaklaşamayacak bir korkaklık ve ürkeklik içinde olduğunu ve özenle tarihi gerçekle yüzleşmekten kaçınma amacı taşıdığını söyleyebiliriz.
Bu nedenle, kendi sınırları içinde, Türk ve muhafazakârlara yönelik mesajı açısından önem taşıyan bir mesaj bu. Uluslararası toplum ve hukuk açısından böyle bir önemi yok ve olmayacak.
Bunun yanısıra, verenin kimliği açısından “anlamsız’’ bir mesaj olduğu da söylenebilir rahatlıkla.
Bunun için 2008 Eylül ayında, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün gerçekleştirdiği Erivan ziyareti sonrası Bay Erdoğan’ın takındığı tavra bakmak yeterli. Gül’ün bu ziyaretinin ardından alelacele bir Bakü ziyareti düzenleyen Bay Erdoğan, Nobel Barış Ödülü almasından endişe ettiği Cumhurbaşkanı’nın önünü kesmekle kalmamış, Ermenistan ile ilişkileri normalleştirmenin de kapısını kapamıştı.
Bay Erdoğan’ın iki toplum ilişkilerine bakışını gösteren bir başka olay, Kars’ta heykeltraşMehmet Aksoy tarafından yapılan İnsanlık Anıtı’na gösterdiği tepkiydi. Türkiye ve Ermenistan arasında barışı simgeleyen bu heykel, Bay Erdoğan’ın verdiği emirler sonucu yıkılmıştı. Bay Erdoğan, Ermenistan ile barış isteyen bir lider olmadığını bir kez daha göstermişti.
Barışı simgeleyen bir heykele bile tahammül edemeyen bir siyasetçinin bugün 1915 olayları nedeniyle özür dilediğini savunmak ise sadece safsatadadır.
Mesajın Türkiye toplumunu ilgilendiren yöne de var elbette. Gayri müslimlere, solculara, Alevilere, kentlilere, sekülere düşmanca dil kullanan, toplumu çatışma haline getirmekten çekinmeyen bir siyasetçinin sözlerine güvene dayalı politikanın bedelini, bu satırların yazarı dahil, bir çok demokrat acı bir deneyim sonucu öğrendi.
Karşımızda, içinde bulunduğu duruma uygun mesajları sihirli şapkasından çıkarmaya alışmış bir siyasetçi var. Bu bey, biraz inandırıcılık kazanmak istiyorsa, önce meydanlarda yuhalattığı Berkin Elvan’ın annesinden özür dilesin.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021