Erol KATIRCIOĞLU
Yaz geliyor. Her gün çok sayıda insanımızın öldüğü karanlık günlerden sonra birçok kişi yaz tatili planları yapmaya başladı bile. Derdim onları kınamak değil. Ne de olsa herkesin bir hayatı var ve onu da iyi yaşamak istiyor. Bunda alınacak, gocunacak bir durum yok. Ama doğrusu siyaseten yaşadıklarımızı göz önüne getirdiğimde, bu yaz çok sıcak geçecek diye düşünürken olası tablonun çok vahim sonuçlar üretebileceğinden endişelenerek durup yeniden değerlendirme yapmak gerektiğini hissediyorum. Bu sözüm de daha çok özgürlükten ve demokrasiden yana insanlar için ama belki de daha çok kendini “laik kimlik” içinde tanımlayanlar için.
Neden mi?
İçinde yaşadığımız dünya “Ben” den çok “Biz”e doğru evrilen bir dünya. Bu cümleme takılabilecek liberal ve bireyci görüşleri olanlara hatırlatmak isterim ki bugün yalnızca iktisatta değil bir çok sosyal bilimde neden “ben” yerine “biz”in geçmesi gerektiğine dair çok sayıda önemli çalışma var. Bu konuyu daha sonraki çalışmalarımda açmaya çalışacağım ama bu yazıda derdim özellikle kendini “laik” kesim içinde konumlayan ve çoklukla oyunu CHP’den yana kullanan (ya da belki de kullanmak zorunda kalan) kesimlerin “biz” olması gerekliliği üzerine bir kaç söz söylemek.
Gerçekten de ülkedeki siyasi alana ve oradaki aktörlere baktığımızda görülen en önemli özellik siyasetin kimlikler üzerine yaslanarak geliştiği. AKP’nin daha çok “dindar”, MHP’nin daha çok “milliyetçi”, CHP’nin daha çok “laik”, HDP’nin ise daha çok “Kürt ve sol kesimler” üzerinden geliştiği ortada. Böyle bir ortamda açıktır ki bu kimliklerin her birinin içinde bir “biz” üretilmiş durumda ve siyaset de bu farklı “biz”lerin çekiştiği ve kavga ettiği bir arenaya dönüşmüş durumda. Herkesin kendi kimliğini savunmaya çalıştığı bir siyaset meşru bir siyaset olarak görülebilir, ama herhangi bir kimliğin diğerine benim kimliğim seninkinden daha üstündür anlayışıyla yapılacak “kimlikçi” bir siyasetin çatışmacı ve kısır bir siyaset olacağı da açıktır. Nitekim AKP’nin bir zamandan beri, etrafındaki dindar ve milliyetçi kesimleri konsolide etmeye yönelik uyguladığı “kimlikçi” siyaset sonunda ülkedeki bütün siyasi sistemi çökme aşamasına getirmiş, başta yargı olmak üzere bütün kurumlar işlevsizleştirmiştir. Önümüzdeki dönemin ise tarihi de sosyal olayları da yanlış okuduğu ortada olan bir tek adam yönetimine doğru gittiğimiz de anlaşılması zor olmayan bir yakın gelecek.
Yazının girişinde buradaki sözlerimin daha çok kendini “laik” olarak tanımlayanlar için olacağını söylememin nedenine gelince…
“Laik” kesim bir anlamda 90 yıldır bu ülkeyi yöneten bir kimlik. Kendisi bir azınlık kimlik olduğu halde kurucu ilkeler ve kurumlar yardımıyla bu ülkeyi 90 yıldır yönetmiş. Ne vakit, bu ülkenin “Sünni İslamcı” kimliği (AKP olarak) iktidara gelmiş ve çeşitli operasyonlarla bu kurumlarda önemli değişiklikler gerçekleştirmiş, o zaman “laik” kesim de yavaş da olsa kendinin aslında azınlık bir kimlik olduğunu anlamaya başlamıştır. (Nitekim “Gezi olayları” dediğimiz olaylar bu kesimin gençlerinin bu duruma itirazı gibi de okunabilir).
Peki ama bu laik kimliğin içindeki “biz” kimdir ve nasıl bir siyasi tahhayüle sahiptir? Bence bugün sorulması gereken önemli sorulardan biri budur. Bugün kendini bu terimle tanımlayan insanları “biz” kılan bir fikir var mıdır? Varsa o nasıl bir “fikir”dir? Bugün kendini bu kimlikle tanımlayanlar oylarını CHP’ye vermekte ve sayıları da seçmenin yüzde 25’i olarak gerçekleşmekte. Bu önemli bir nüfus. Peki ama bu önemli nüfus, gerçekten de CHP’de ifadesini bulan “fikir”le ve bu fikir doğrultusunda uygulanan politikalarla hemfikir midirler? Örneğin bu kimlik mensupları bugün devletin Kürt sorununa yönelik şiddeti kullanma kararını nasıl değerlendiriyorlar? Özgürlüklerden anladıkları içinde toplumdaki mağdur kesimlerin aradıkları özgürlükler de var mıdır? Ülkenin bir bölümünde nedeni ne olursa olsun insanların yakılarak öldürüldüğü iddiaları karşısında nasıl bir duygu ve düşünceye sahiptirler? Yıllardır ülkeyi yönetmiş olarak yapılan hataların, başörtüsü yasağı vs gibi farkında mıdırlar? Kısacası “Laik kesimin” bir “biz”i var mıdır? Ve bu “biz” nasıl bir “fikre” sahiptir? Cevaplanması gereken sorular bunlar.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları






















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
9.12.2025
2.12.2025
26.11.2025
20.11.2025
11.11.2025
4.11.2025
28.10.2025