Erol KATIRCIOĞLU

Erol KATIRCIOĞLU
Erol KATIRCIOĞLU
Tüm Yazıları
Laik kesimin siyasi bir tahayyülü var mı?
19.05.2016
1850

 Yaz geliyor. Her gün çok sayıda insanımızın öldüğü karanlık günlerden sonra birçok kişi yaz tatili planları yapmaya başladı bile. Derdim onları kınamak değil. Ne de olsa herkesin bir hayatı var ve onu da iyi yaşamak istiyor. Bunda alınacak, gocunacak bir durum yok. Ama doğrusu siyaseten yaşadıklarımızı göz önüne getirdiğimde, bu yaz çok sıcak geçecek diye düşünürken olası tablonun çok vahim sonuçlar üretebileceğinden endişelenerek durup yeniden değerlendirme yapmak gerektiğini hissediyorum. Bu sözüm de daha çok özgürlükten ve demokrasiden yana insanlar için ama belki de daha çok kendini “laik kimlik” içinde tanımlayanlar için.

Neden mi?

İçinde yaşadığımız dünya “Ben” den çok “Biz”e doğru evrilen bir dünya. Bu cümleme takılabilecek liberal ve bireyci görüşleri olanlara hatırlatmak isterim ki bugün yalnızca iktisatta değil bir çok sosyal bilimde neden “ben” yerine “biz”in geçmesi gerektiğine dair çok sayıda önemli çalışma var. Bu konuyu daha sonraki çalışmalarımda açmaya çalışacağım ama bu yazıda derdim özellikle kendini “laik” kesim içinde konumlayan ve çoklukla oyunu CHP’den yana kullanan (ya da belki de kullanmak zorunda kalan) kesimlerin “biz” olması gerekliliği üzerine bir kaç söz söylemek.

Gerçekten de ülkedeki siyasi alana ve oradaki aktörlere baktığımızda görülen en önemli özellik siyasetin kimlikler üzerine yaslanarak geliştiği. AKP’nin daha çok “dindar”, MHP’nin daha çok “milliyetçi”, CHP’nin daha çok “laik”, HDP’nin ise daha çok “Kürt ve sol kesimler” üzerinden geliştiği ortada. Böyle bir ortamda açıktır ki bu kimliklerin her birinin içinde bir “biz” üretilmiş durumda ve siyaset de bu farklı “biz”lerin çekiştiği ve kavga ettiği bir arenaya dönüşmüş durumda. Herkesin kendi kimliğini savunmaya çalıştığı bir siyaset meşru bir siyaset olarak görülebilir, ama herhangi bir kimliğin diğerine benim kimliğim seninkinden daha üstündür anlayışıyla yapılacak “kimlikçi” bir siyasetin çatışmacı ve kısır bir siyaset olacağı da açıktır. Nitekim AKP’nin bir zamandan beri, etrafındaki  dindar ve milliyetçi kesimleri konsolide etmeye yönelik uyguladığı “kimlikçi” siyaset sonunda ülkedeki bütün siyasi sistemi çökme aşamasına getirmiş, başta yargı olmak üzere bütün kurumlar işlevsizleştirmiştir. Önümüzdeki dönemin ise tarihi de sosyal olayları da yanlış okuduğu ortada olan bir tek adam yönetimine doğru gittiğimiz de anlaşılması zor olmayan bir yakın gelecek.

Yazının girişinde buradaki sözlerimin daha çok kendini “laik” olarak tanımlayanlar için olacağını söylememin nedenine gelince…

“Laik” kesim bir anlamda 90 yıldır bu ülkeyi yöneten bir kimlik. Kendisi bir azınlık kimlik olduğu halde kurucu ilkeler ve kurumlar yardımıyla bu ülkeyi 90 yıldır yönetmiş. Ne vakit, bu ülkenin “Sünni İslamcı” kimliği (AKP olarak) iktidara gelmiş ve çeşitli operasyonlarla bu kurumlarda önemli değişiklikler gerçekleştirmiş, o zaman “laik” kesim de yavaş da olsa kendinin aslında azınlık bir kimlik olduğunu anlamaya başlamıştır. (Nitekim “Gezi olayları” dediğimiz olaylar bu kesimin gençlerinin bu duruma itirazı gibi de okunabilir).

Peki ama bu laik kimliğin içindeki “biz” kimdir ve nasıl bir siyasi tahhayüle sahiptir? Bence bugün sorulması gereken önemli sorulardan biri budur. Bugün kendini bu terimle tanımlayan insanları “biz” kılan bir fikir var mıdır? Varsa o nasıl bir “fikir”dir? Bugün kendini bu kimlikle tanımlayanlar oylarını CHP’ye vermekte ve sayıları da  seçmenin yüzde 25’i olarak gerçekleşmekte. Bu önemli bir nüfus.  Peki ama bu önemli nüfus, gerçekten de CHP’de ifadesini bulan “fikir”le ve bu fikir doğrultusunda uygulanan politikalarla hemfikir midirler? Örneğin bu kimlik mensupları bugün devletin Kürt sorununa yönelik şiddeti kullanma kararını nasıl değerlendiriyorlar? Özgürlüklerden anladıkları içinde toplumdaki mağdur kesimlerin aradıkları özgürlükler de var mıdır? Ülkenin bir bölümünde nedeni ne olursa olsun insanların yakılarak öldürüldüğü iddiaları karşısında nasıl bir duygu ve düşünceye sahiptirler? Yıllardır ülkeyi yönetmiş olarak yapılan hataların, başörtüsü yasağı vs gibi farkında mıdırlar? Kısacası “Laik kesimin” bir “biz”i var mıdır? Ve bu “biz” nasıl bir “fikre” sahiptir? Cevaplanması gereken sorular bunlar.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar