Eser KARAKAŞ
Yaklaşık on gün oldu, bir kamu bankasının, Halkbank’ın bir çete reisine, Ayhan Bora Kaplan’a, teminatsız olarak 700 milyon TL (yedi yüz milyon TL) kredi verdiğini öğrendik.
Kredi teminatsız verilmiş çünkü araya Kredi Garanti Fonu girmiş, bu fon krediye gerçekten ihtiyaç duyan, sicili temiz, nitelikli ama kredi miktarı kadar teminat gösteremeyen firmalara garanti veren bir fon.
Ancak, ne oldu ise bu kez, 700 milyon TL gibi muazzam bir para Ayhan Bora Kaplan’a paravan olan firmalara tabii ki teminatsız olarak verilmiş, para gitti gider, Halk Bankası’nın bu parayı kurtarma ihtimali okyanusta kum tanesi.
Peki ne olacak bu kredinin akıbeti?
Tam detayına giremiyorum ama en nihai olarak ya bir kamu bankası olan Halkbank’a görevlendirme zararı olarak yazılacak ya da Kredi Garanti Fonu’nun başına kabak patlayacak ve bu işin faturası yine vergi mükellefine çıkacak.
Tevatüre göre aynı Ayhan Bora Kaplan başka bir kamu bankasından Vakıfbank’tan da yüklü bir kredi kullanmış, bu para da gitti gider muhtemel.
Ne sihirdir ne keramet, bu çeteler, bu uğursuz adamlar bu kirli kredilerini hep kamu bankalarından kullanıyorlar, nedendir acaba dersiniz?
86 milyon vatandaşa hayırlı olsun.
TERİM FONU, HALKBANK SKANDALINI UNUTTURDU
Ancak, çok kısa bir süre sonra devreye bu kez de Fatih Terim fonu denen Ponzi oyunu/tuzağı girdi.
Muhtemelen herkes herhalde Ponzi oyununun ne olduğunu öğrendi; bir şarlatanlık özet olarak ama sisteme ilk giren ve çabuk çıkanların para kazanabildiği bir tuzak ama biraz arkalara kalırsan “yandı gülüm keten helva”.
Fatih Terim fonu gazetelerde manşete çıkınca bir baktık ki Halkbank skandalı unutuldu gitti, bu yazıyı yazarken Google’da aradım, Halkbank skandalını artık son günlü tarihlerle bulmak zorlaşmış, kamu bankalarının bu kirli ilişkiler için kullandırdıkları krediler gitti gider ama haberi de hızla aynı akıbete uğruyor.
Fatih Terim fonu rezaleti dedikoduları kamu bankaları üzerinden yapılan soygunların çoktan önüne geçmiş bile.
Doğrudur, Fatih Terim fonu rezaleti dört dörtlük bir rezalet, meselenin daha ön plana çıkmamış, çıkartılmayan bir vergi boyutu da var, henüz konuşulmuyor.
Bir kamu bankası Halkbank’ın bir çete reisine Kredi Garanti Fonu desteği ile verdiği 700 milyon TL kredi de tam bir rezalet, başka bir dört dörtlük bir rezalet.
Ancak, son günlere damgalarını vuran bu iki hiper rezalet arasında önemli de bir nitelik farkı var.
Fatih Terim fonu rezaleti onun bunun birbirine büyük kazıklar attığı, kimin elinin kimin cebinde olduğunun belli olmadığı, maalesef aile bireylerinin bile işin içine girdiği bir büyük insani skandal.
Bu Terim fonu rezaletinde olaylar şimdiden kestiremediğimiz yerlere gitmez ise, mesela Ponzi ahlaksız zincirinin yürütülmesi için kamu bankalarından kredi alınıp batırılmamış ise, bu rezaletin içinde olmayan biri varsa o da vergi mükellefi.
Birileri birilerini hallediyor ama şimdilik ortaya saçılan büyük kamusal ahlaki çöküntü zararı dışında, bir kamu zararı yok.
Ancak, Halkbank rezaleti pek öyle değil, çete reislerinin götürdüğü paraları Türkiye vergi mükellefleri ödeyecek, vergi sisteminde dolaylı vergilerin payı çok yüksek olduğu için de mahalledeki bakkal amcadan harçlığı ile gofret alan parmak kadar çocuk da ödeyecek.
Bugünlerde konuşulan iki büyük rezalet arasındaki temel fark tam da bu.
KAMU PARASI KAVRAMI
Ancak, biz magazine, güzel bir bankacı kadına, Arda’ya, Fatih Terim’e maalesef kamu parasından çok daha fazla özen gösteriyoruz, bunu da bir kenara yazalım.
Kanımca bu farkın toplumsal farkındalığı için KAMU PARASI kavramının zihinlerde yerleşmesi gerekiyor, bu kavramın yerleşmesi için de tüm vatandaşların beyannameli vergi mükellefi haline gelmesi gerekiyor ki bu vatandaşlık bilinci gelişsin, ama buranın hala çok çok uzağındayız.
Yazının başlığında kullandığım ÖNERİ kavramına gelirsek, kamu bankalarının gerçekten kamu bankaları olabilmeleri, büyük yolsuzluklarla anılmamaları, Ziraat Bankası’nın sadece çiftçiye, Halk Bankası’nın sadece küçük esnafa görev tanımlarına uygun destek verebilmeleri için yapılması gerekenler kanımca belli.
Maalesef, Ziraat Bankası gazetelerin, televizyonların yine teminatsız el değiştirmesi, Halk Bankası da çete reislerine para aktarmak için kullanılabiliyor.
NE YAPMAK GEREKİYOR?
Kamu bankaları 2000 senesinde anonim şirket haline getirildiler, hemen arkasından da bu bankaların esas sözleşmeleri üretildi, bu esas sözleşmelerin hemen başında da bu kamu bankalarının kurucu kanunlarda belirtilen esas görevleri dışında ticari bankaların yaptığı sıradan bankacılık işlemlerini de yapabilecekleri belirtiliyor.
İşte bu madde Türkiye’de en önemli yolsuzluk kaynaklarının başlarında geliyor.
Bu anlamsız madde zaten kamu bankalarının görevlendirme zararları üretmesini engellemiyor, kaldıralım bu maddeyi Meclis’te, Demirören ya da Ayhan Bora Kaplan da krediye ihtiyaç duyarlarsa özel ticari bankalara başvursunlar, sadece görevlerine odaklanacak kamu bankaları da zarar ederse vergi mükellefleri bu zararları (çiftçi, küçük esnaf düşük faizli krediler) bütçeden finanse ederler.
Yazıyı bir soru ile bitireyim, sizce neden Demirören, Ayhan Bora Kaplan gibiler krediye ihtiyaç duydukları zaman özel bankalara değil de kamu bankalarının kapılarını çalarlar hep?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025
13.05.2025
29.04.2025
22.04.2025
19.04.2025
15.04.2025
4.04.2025
1.04.2025