Eser KARAKAŞ
Senelerdir yırtınıyorum, bu konuda bir adım atılmadı.
Çok net söylüyorum, bu sorun halledilmeden, Türkiye’nin kamu maliyesi sorununun kalıcı bir biçimde çözülmesi mümkün değildir.
Anayasanın 73. Maddesine bir tek kelime ilave edeceksiniz, cümle yapısını bile değiştirmeden, bir dizi sorun çözüm sürecine girmiş olacak; bu kelime ilavesi Türkiye’nin müzmin (kronik) kamu maliyesi sorununun çözümü için yeterli koşul değil ama mutlaka gerekli koşul, başka bir ifade ile de, bu kelimeyi Anayasanın 73. Maddesine eklemeden sorunların kalıcı çözümü asla mümkün değil ama bu kelimeyi eklerseniz dahi çözümün garantisi yok.
Ancak, Anayasa 73. Maddeyi böyle ve yanlış formüle edenler de (Anayasa koyucu) ve mevcut siyasiler bu kelime ilavesine aslanlar gibi direniyorlar.
Vergi ödevi üst başlıklı Anayasanın 73. Maddesinin ilk paragrafı şöyle:
“Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere , mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.”
İlk okuduğunuzda son derece basit, gerekli, içinde bir hata taşıdığı izlenimi vermeyen bir ifade gibi duruyor değil mi?
Ancak, gerçek durum böyle mi?
Üstelik Sayıştay gibi demokrasilerde çok önemli bir kurumun çalışmadığı, çalışamadığı, adına denetim yaptığı Meclis’e dahi bilgilerin, dosyaların, denetim raporlarının etkin bir biçimde sunulamadığı bir ortamda.
31 Mart sonrası AKP’den CHP’ye geçen belediyelerde yaşanan yerel kamu hizmetinin etkin yürütülmesine bir katkısı olmayan gereksiz harcamalar konusunda bilebildiğim kadarıyla Sayıştay’dan bir hamle gelemedi yakın geçmişte.
Fantezi niteliğinde bir örnek verebilirim: Bir Bakan, Bakanlığında makam odasına bir banyo koysa, tuvaleti, kapı kollarını, ayna çerçevelerini altından yaptırsa, şayet bu Bakan siyaseten Cumhurbaşkanlığının gözüne girmiş bir Bakan ise, bu Bakanlığın bu altın tuvalet kamu gideri bütçe sürecinde Meclis’ten geçebilir mi?
Bal gibi geçer şayet yukarıdan gelen sinyalle Komisyonda ve Genel Kurulda kabul edilir ise.
Sayıştay da zaten artık etkin bir denetim kurumu değil.
Peki kamu gideri niteliğinde gözüken bu altın klozet harcaması bir kamu hizmeti mi?
Kesinlikle değil ama mevcut sistemde bütçeden zorlama da olsa finanse edilebiliyor, çok sayıda örneğini, benim verdiğim kadar komik olmasa bile, görüyorsunuz.
Yapılması gereken söz konusu 73. Maddeye şu “hizmet” kelimesini eklemek.
“Herkes, kamu hizmet giderlerini karşılamak üzere , mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.”
Ayrıca, Anayasa’ya ya da tercihen Kamu Mali Yönetim Kanununa da çok net bir “kamu hizmeti” tanımı koymak lazım.
Böylece net bir biçimde kamu hizmeti niteliği taşımayan giderler vergilerle finanse edilemez.
Ancak, belirttiğim gibi hem siyaset esnafı hem de devletin bir yerlerinden kamu giderinin gerçek kamu hizmeti gideri olarak anlaşılması yasal ve anayasal zorunluluğuna direnç var, hem de çok güçlü bir direnç.
KKM VE DİYANET ÖRNEĞİ
İki somut örnek vereceğim, birincisi KKM (kur korumalı mevduat) skandalı, ikincisi de Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi.
Türkiye bir KKM skandalı yaşıyor, Merkez Bankası 820 milyar TL zarar etmiş bu kepazelik nedeniyle, doğrudan maliyeye de düşen yük yarım trilyon TL’ye yakın.
Vergi mükellefleri vergi gayretlerinden bir buçuk trilyon TL’ye yakın bir meblağı mevcut sistemin mantığına göre kamu gideri gözüken KKM giderlerine ödeyecekler, bu paraya ne kadar gerçek kamu hizmeti, mesela sağlık, mesela eğitim üretilebilir idi, okurların takdirine bırakıyorum.
Aklı başında kimse, siyaset esnafı değil ise, bana KKM’nin bir kamu hizmet gideri olduğunu anlatamaz, ortada bir buçuk trilyon TL’ye yaklaşan bir siyasi yolsuzluk vardır.
CHP konuyu çok mahcup bir biçimde Anayasa Mahkemesine taşıdı, geçenlerde Anayasa Mahkemesinin başvuruyu reddettiğini öğrendik Resmî Gazete’den.
AYM kararını çok dikkatli bir biçimde okudum ve maalesef benim edindiğim izlenim CHP başvurusunun çok yanlış gerekçelerle yapıldığı oldu, konuyu kamu hizmeti kavramı üzerinden değil, öze taalluk etmeyen noktalardan taşımışlar AYM’ye, AYM’de kısmen haklı olarak hukuk aktivizmi yapmamış ve başvuruyu reddetmiş.
Yukarıda siyaset esnafı ifadesini boşuna kullanmadım, siyasetçi, her türlüsü, işine gelen her harcamayı, bir kamu hizmet gideri olmasa dahi bütçeye finanse ettirmeye bayılıyor ama bütçe sadece ve sadece kamu hizmeti üretilen bir yer olmalıdır.
Gelelim Diyanet meselesine.
Diyanet İşleri Başkanlığı büyük bütçeler kullanan, kamu giderlerini vergilerle finanse ettiren merkezi idare içinde bir kamu kuruluşu.
Peki, Diyanet’in harcamaları, kamu giderleri, bir kamu hizmet gideri mi?
Şayet Diyanet’in ürettiği hizmete, özünde din hizmeti üretiyor, bir kamu hizmet gideri dersek o takdirde devletin din hizmeti ürettiği gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalacağız ama sıkıntı din hizmeti üreten bir devletin varlığının kabulünde o devletin laiklik niteliğinin sonlanacağı noktasında.
Laik devlet din hizmeti üretiminin kamu düzeni ile, Anayasa ile çelişip çelişmediğini denetler ama kendisi din hizmeti üretemez.
Anayasa 73’de eksik yazılmış bir kelimeden nerelere geldik değil mi?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
18.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
26.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
3.11.2025
28.10.2025
23.10.2025