Eser KARAKAŞ
2017 Nisan öncesi olsa idi yazımın başlığında “Her Başbakanın bilmesi gereken ilk şey” ifadesini kullanırdım.
Mesele sadece Cumhurbaşkanı, Başbakan ile de sınırlı değil; Merkez Bankası Başkanı, Maliye Bakanı, Ekonomi Bakanı da bu mecburiyetin kapsamına girmeli.
Konu ekonomi ile ilgili; daha net olarak, sermaye hareketleri, faizler ve döviz kurları üçgeni ile ilgili.
Bu temel ilişki 1999 İktisat Nobel ödüllü Robert Mundell tarafından teorize edilen iktisatçılar arasında çok iyi bilinen ünlü “imkansızlık teslisi" ya da üçgeni (impossibility trilogy).
Bu bir teorem ve çok sert bir teorem; sert sıfatını kasıtlı kullanıyorum, öyle birilerinin yorumuna açık falan olmayan bir mesele.
Üçgenin bir kenarında sermaye hareketleri, bir kenarında bağımsız merkez bankası politikaları (faiz politikası), bir kenarında da döviz kurları var.
Mundell’in teoremine göre bu üç konudan üçünü birden bir siyasal iktidar kontrol edemez.
Bu üç konudan ikisini illaki de kontrol etmek istiyorsunuz, üçüncüsünü mutlaka serbest bırakacaksınız, ilişmeyeceksiniz.
Üçünü birden kontrol etmek isterseniz ne olur peki?
Hem edemezsiniz hem de büyük bir iktisadi krizle karşı karşıya kalırsınız.
Robert Mundell’in (1999 iktisat Nobel’i) teoremi ışığında son aylarda Türkiye’de yaşanan tartışmalara bir göz atalım isterseniz.
Cumhurbaşkanlığı yüce makamı faizleri piyasa belirlenmeleri dışına çekmek, özel düzenlemeler getirmek istediğini her fırsatta çok açık bir biçimde ifade ediyor.
Faiz oranlarının çok özel (!) düzenlemelere konu edilmek istendiği ortada, bu konuda tartışılacak bir şey pek kalmadı.
Döviz kurları konusunda da olumsuz bir noktaya doğru gidiliyor.
Kur-enflasyon ilişkisinden hareket ederek bir biçimde döviz kurlarını da baskılamak istiyorlar.
Bu baskılama işini piyasa şartları içinde, bilinen mekanizmalarla yaparlarsa mesele olmayabilir ama müdahalenin boyutunun daha da ileri gidebileceğine ilişkin çok olumsuz sinyaller var.
Mundell teoremine göre faizleri ve kurları bir biçimde, belirli yöntemlerle baskılamak isterseniz sermaye hareketlerini tamamen serbest bırakmak zorundasınız ama hukuk devletinin yerlerde süründüğü bir ülkede bu serbestinin de bir zaman sınırı var, elinizde, avucunuzda ne varsa kaybetme riskiniz çok büyük.
Üstelik, mevcut siyasal yönetimin, Mundell’in tüm söylediklerinin aksine sermaye hareketleri konusunda da aklı karışık.
Bir, iki bakan karşı çıkıyor ama bu ülkede kimin söylediğinin son söz olduğu belli ve bu sesin sahibinin sermaye hareketleri konusunda aklı karışık, hatta karışık bile değil, her fırsatta bu alana ilişkin sınırlamalar getirmek istediğini belirtiyor.
Bu ulvi sesin dediği olursa, yani faizler ve kurlar baskılanırken bir de sermaye hareketlerine sınırlama getirmek istenirse ülkemiz tam bir facia ile karşı karşıya kalacaktır.
Bu bir öngörü ya da temenni, isteksel düşünce (wishfull thinking) falan değildir, çok temel bir iktisat teoreminin açık ifadesidir.
Umarım saçmalamanın sınırları buralara kadar uzanmaz.
Faizler ve kurları baskılarken (çok güçlü sinyaller alıyoruz) sermaye hareketlerine sınırlama getirmek demek dereleri tersine akıtmak değil, çünkü olmaz, istemek demektir.
Sonuçların ne olacağını bilmek için iktisat profesörü ya da coğrafya, jeoloji, fizik uzmanı olmaya da gerek yok.
YAZMADAN DURAMAYACAĞIM NOTLAR
1-Fenerbahçe-Beşiktaş maçı sonrası gündeme getirilen “kumpas” iddialarının yargısal sonuçları ne oluyor? Böyle lafları rastgele kullanmanın sorumluluğu ne olacak?
2-CNN satıldı. Bilmem izliyor musunuz? İlk kez bu hafta Salı günü CHP grup toplantısı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşması bitmeden yayını kestiler. Bu satış işleminin ne anlama geldiği, amacının ne olduğu nasıl da belli.
Ramazan başladı, çok önemli bir ay, siyasetle en küçük bir ilişkisi olmaması lazım ama kaç gecedir iftar saatinde her kanalda Erdoğan konuşuyor.
2007 Mart ayını hatırlıyorum, dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ünlü basın toplantısında “sözde değil özde laik Cumhurbaşkanı istiyoruz(!)” konuşmasını yapıyor, tüm kanallarda aynı üniformalı kişi gözüküyor.
Bizler de, saf saf, demokrasilerde böyle bir şeyin olmaması gerektiğini söylüyoruz; dönemin AKP’lileri de, bizim arkamızdan, aynı şeyleri söylüyorlar.
Aynı AKP’liler bugün tüm kanallarda aynı kişinin, bu kez üniformasız, görünmesine hiç itiraz etmiyorlar. Bu kabullenmeyi onların tiynetleriyle, ahlaklarıyla baş başa bırakıyorum. Ben sadece kendi tutarlılığımdan, ahlakımdan sorumluyum.
3- Örtülü ödenek her demokraside başbakanlara bırakılan bir manevra alanıdır, kimse açıklanmasını isteyemez; ancak, miktarlar, bunlar biliniyor, harcama alanları bilinmiyor, bizde geldiği noktaya ulaştığında mideler büyük ölçüde bulanıyor, siyasal iktidar da bunu bilmeli.
Her ülkede bir kişinin takdirine bırakılan örtülü ödenek bizde iki kişiye bırakılmış, bu da başka bir sorun.
4-Kurlardaki artış ve seçim ekonomisi sonucu kur artışları akaryakıt fiyatlarına yansıtılmayacakmış, belirli bir oranda ÖTV düşürülerek (vergi harcaması) telafi yöntemine gidilecekmiş. Bu işin Türkçesi şu demektir: Akaryakıt fiyatlarındaki artışı artık akaryakıt kullanan değil vergi mükellefi ödeyecek. Ne güzel değil mi?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
18.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
26.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
3.11.2025
28.10.2025
23.10.2025