Eser KARAKAŞ
Bu yazıyı Pazartesi günü kaleme alıyorum (tuşluyorum).
Bugün önemli iktisadi veriler açıklandı, çok özet olarak sizlerle paylaşacağım ve yorumlayacağım.
2018’in ilk çeyrek büyüme oranı yüzde 7.4 olarak gerçekleşti; yüksek bir büyüme oranı.
Dört aylık cari açık da açıklandı: 21.8 milyar dolar.
Büyüme bu temposunu sürdürürse, imkansız gibi, cari açık yıllık bazda 60 milyar doları geçecek ki, büyük bir sorun.
Büyümenin bu kadar yüksek açıklandığı gün ABD doları da yükseldi, bu yazının yazıldığı saatlerde tekrar 4.50’nin üzerinde.
İstanbul borsası da düşüyor.
Bu veriler aslında son derece tutarlı sonuçlara tekabül ediyorlar; bu gelişmeleri Erdoğanvari yöntemlerle ABD-FETÖ-PKK-CIA-faiz lobisi-Türkiye düşmanları vs. komplosu olarak açıklamak çok tuhaf.
7.4 oranındaki ilk çeyrek büyüme önemli ama bu gelişmeyi iyi anlamak için biraz da bu süreçteki kamu maliyesi dengelerini görmek lazım.
Kamu maliyesi büyüklüklerinin detaylarına başka bir yazıda gireceğim ama 2017 Ocak-Nisan bütçe açığı 17.9 milyar TL iken 2018 senesinin aynı döneminde bütçe açığı 23.2 milyar dolar olarak gerçekleşmiş.
2017’nin aynı döneminde faiz dışı fazla 4.2 milyar TL iken 2018’in aynı döneminde faiz dışı fazla azalmış ve 2.2 milyar TL’ye düşmüş.
2018 Ocak-nisan döneminde faiz dışı bütçe giderleri yüzde 18.3 oranında artarken (232 milyar TL), bütçe gelirleri yüzde 17.3 oranında artış göstermiş (255 milyar TL).
Söz konusu kamu maliyesi büyüklükleri ve büyüme oranı beraber alındığında mesele çok daha netleşiyor.
Kamu maliyesi dengeleri zorlanıyor, bu durum faiz artışı beklentisini daha da arttırıyor, Borsa da düşüyor.
Sayın Erdoğan bu tablo karşısında bu günlerde mutlaka şunu söyleyecektir: “Ekonomi yüzde 7.4 büyürken doların yükselişe geçmesi emperyalist güçlerin bir oyunudur”.
Halbuki durum hiç de öyle değildir, klasik iktisat ve standart Türkiye ekonomisi bilgileri büyümenin hızlanması ile dolarında yükselişinin at başı gittiklerini bize söylemektedir çünkü büyüme artarken ekonominin yapısal durumu cari açığın da artışını beraber getirmektedir (daha fazla petrol ve girdi ithalatı).
Yüksek büyüme ile beraber gelen yüksek cari açık ise dolar üzerinde baskı oluşturmakta ve negatif beklentiler TL’nin dolar karşısında değer kaybına yol açmaktadır.
Meselenin emperyal güçlerle, Türkiye’nin büyümesini, güçlenmesini istemeyenlerin oyunlarıyla alakası falan yoktur, tüm iktisadi gelişmeler tutarlıdır.
Yakın tarihimizden de örnekler verilebilir; kurumsal yapı büyük ölçüde değişmiş olmakla birlikte 1958 krizi ve büyük devalüasyonu ile bugün yaşananlar arasında büyük benzerlikler vardır; o tarihte sabit kur rejimi devalüasyonu getirmiş, bugün ise insanlar CNN ekranlarının sağ alt köşesinden her saat değişen, tedrici değer yitiren TL’yi izlemektedirler.
1958 ile 2018 Türkiye ekonomisinin en büyük ortak meselesi düşük tasarruf arzı yani cari açık problemidir.
Aradan çok sular akmış ama bu temel yapısal problem, düşük tasarruf arzı yani yüksek cari açık meselesi çözülememiş, siyasi ihtiraslarla yükseltilen büyüme oranları sistemi daima kur krizine götürmüştür.
İki dönem arasındaki en temel fark dünya ekonomisi ve Türkiye’nin artık dışa açık bir modele şimdilik geçmiş gibi görünmesidir ama son dört senedir Türkiye’de yaşanan büyük hukuk devleti sıkıntıları ekonomiyi de “de facto” yani fiilen bir yarı kapalı ekonomi haline getirmektedir çünkü doğrudan yabancı sermaye artık buraya yatırım yapmamaktadır.
Meslekten iktisatçı değilseniz bile haftalık ingiliz The Economist dergisinin son sahifesinde her hafta muntazaman yayınlanan dünya ekonomi verilerini izleyin, Türkiye’nin ekonomik verilerinin nasıl yavaş yavaş kaydığını, farklılaştığını göreceksiniz.
AB ülkelerinin yaklaşık tümünde yıllık enflasyon oranı bizim aylık oranın altındadır.
İstatistiklere konu olan ülkelerin hiçbirinde iki haneli faiz oranı yok, bizde ise faiz oranı malum, bu hafta muhtemelen biraz daha da yükselecek.
Dolar kuru bizde 2017 6 Haziran tarihinde 3.52 iken 6 Haziran 2018 tarihinde 4.56 TL.
Oysa, aynı tarihler arasında dünya ülkelerinin yaklaşık tümünde ulusal paralar dolara karşı değer kazanmış durumda.
Şimdilik kaydıyla bütçe açığımız dünya ortalamaları ile beraber gidiyor, büyüme oranı ise dünya ortalamalarının üzerinde ama 2018 son çeyreğinde söz konusu iki konuda da, bütçe ve büyüme, durum ne olacak, pek belli değil gibi ama faiz oranının bu kadar yüksek olduğu, dünya şampiyonu olduğu bir ülkede orta vadede büyüme ve bütçe performanslarının iyiye gitmesi teorik olarak zaten olanaksız.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2025
1.09.2025
29.08.2025
25.08.2025
18.08.2025
12.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
23.07.2025
19.07.2025