Eser KARAKAŞ
Artı Gerçek’in 16 Ocak 2020 tarihli sahifesinden Tunceli Valiliğinin bir kararını “kopyala-yapıştır” yöntemiyle okurlara bir kez daha aktarıyorum; 15 gündür kayıp olan 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Gülistan Doku meselesini bu konularla ilgili herkes bir biçimde izliyor, bu nedenden detaylara girmiyorum.
Valiliğin kararı da resmi bir yazı olduğu için kararın menşeini Tunceli Valiliği olarak kullanıyorum.
“5 Ocak’tan bu yana kayıp olan 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Gülistan Doku için kentin ayakta olduğu Dersim’de valilikten bir yasaklama kararı geldi.
Tunceli Valiliği kent merkezi ve ilçelerinde 15 gün süreyle basın açıklaması, protesto eylemi, miting, çadır kurma, oturma eylemi ile stant açma gibi tüm eylem ve etkinliklerin yasaklandığını duyurdu. “Son günlerde ilimizde asayişe müessir olaylar üzerinden kışkırtıcı eylem ve söylemlerle kişi, kurum ve kuruluşları hedef haline getirerek halkın kin ve düşmanlığa sevk ettikleri ve toplum psikolojisinde infiale neden olacak şekilde algı oluşturmaya çalıştıkları bilinmektedir” denilen açıklamada, her türlü basın açıklaması, açık ve kapalı yer toplantısı ile protesto eylemi, miting, çadır kurma, oturma eylemi, stant açma, açlık grevi, anma töreni, afiş, pankart ve poster asma, el ilanı ve bildiri dağıtma, imza masası açma, meşale yakma ve taşıma şeklindeki eylem ve etkinlikler yasaklandı.
“İlimizde sağlanan huzur ve güven ortamından rahatsızlık duyan müzahir kitlelerce günümüzde meydana gelen üzücü hadiseler çeşitli propaganda yöntemleriyle gerçeğe aykırı bir şekilde kullanıp kamuoyunun tepkisini ortaya çıkarmak ve bunu canlı tutmak amacıyla sık sık sokak eylemleri gerçekleştirmeye çalışıldığı görülmektedir. Bu grupların, etkinliklerde son günlerde ilimizde asayişe müessir olaylar üzerinden kışkırtıcı eylem ve söylemlerle kişi, kurum ve kuruluşları hedef haline getirerek halkın kin ve düşmanlığa sevk ettikleri ve toplum psikolojisinde infiale neden olacak şekilde algı oluşturmaya çalıştıkları bilinmektedir.”
Bu resmi vilayet yazısını okuduğumda aklıma rahmetli Çetin Altan’ın devlet ve cinayetler konusunda ifade ettiği bir görüşü geldi; rahmetli Çetin Altan hukukçu idi ama muhatap olduğu yüzlerce ceza davasına rağmen formel anlamda bir ceza hukukçusu değildi, aşağıda aktaracağım görüşü de muhtemelen Ankara Hukuk Fakültesi öğrencilik yıllarında bir hocasının görüşü, bu görüşü, bu yaklaşımı bugün öğrencisine aktarabilecek bir hukuk hocası var mıdır, emin değilim doğrusu, bu durum da hukuk eğitimimizin durumuna bir ayna tutabilir.
Tabi, rahmetli Çetin Altan’ın o olağanüstü zekâsını hatırlarsak, bu ifadenin patentinin kendisine de ait olduğu düşünülebilir, bu ihtimali de bir kenara koyalım her ihtimale karşı.
Çetin Altan özetle devlet-cinayetler meselesini şöyle ifade ederdi: “Bir devletin en asli görevi vatandaşın can güvenliğini, yaşama hakkını korumaktır; bir cinayet (bir kayıp E.K.) yaşandığında devletin varlık sebebi büyük bir yara alır, devlet diz çöker.
Devlet kurumları, kolluğu ile, yargısıyla bu cinayeti çözümlediği, faili bulup cezalandırdığı, mağdurların hakkını teslim ettiği, adaleti yeniden tesis ettiği zaman da o devlet diz çöktüğü yerden tekrar doğrulur ve asli görevlerine devam eder.”
Çok özetle rahmetli Çetin Altan devlet-cinayet ilişkileri üzerine böyle düşünürdü ya da aldığı iyi eğitimin bilgilerini kendi üslubuyla böyle aktarırdı.
Şimdi gelelim 21 yaşındaki genç kızın (Gülistan Doku) 15 gündür kayıp olduğu gerçeğine rağmen yaptığı açıklamaya.
İlk saptamamız, Çetin Altan’a referansla şöyle olmalı diye düşünüyorum:
Vatandaşının yaşama hakkını koruyamamış devlet, Tunceli Valiliği, 15 gündür diz çökmüş durumdadır; bu diz çökmüşlük durumunda gerçek bir devletin ilk yapması gereken şeyin olayı tüm ayrıntılarıyla aydınlatıp tekrar doğrulmak ihtiyacı iken böyle yapmıyor, konuya ilişkin sağa sola yasaklar koyuyor, başka bir ifade ile de diz çökmüşlük görüntüsünü saklamak istiyor.
Çok yazık.
Bu yazıma, diz çökme, diz çökmüşlük gibi ifadelere kızan sözde devletçiler olabilir.
Onlara şöyle bir hatırlatma yapmak isterim: Bu yazı ve aktardığım görüş (Çetin Altan) olabilecek en gerçek devletçi görüştür, Türkiye’de artık pek olmayan gerçek bir devlete özlem ifadeleridir.
Ortada kayıp bir genç kadın varken Tunceli Valiliği “ilimizdeki huzur ve güven ortamı” gibi bir ifade kullanabilmektedir; bu ifade bana şunu göstermektedir, devleti temsil ettiği iddiasındaki Tunceli Valiliği aslında devlet kavramına büyük bir zarar vermektedir.
Onlara kalırsa da muhtemelen bu zararı bizler veriyoruz.
Ben, kendi adıma yazıyorum, bu sözde devletçi görüşe oranla ben çok daha fazla “establishment” yanlısıyım.
Temel sorun bizim devletin artık evrensel standartlarda “establishment” kavramının çok dışına çıkmış olmasıdır.
Umarım en kısa sürede döner çünkü bu yol, yol değildir.
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025
13.05.2025
29.04.2025
22.04.2025
19.04.2025
15.04.2025
4.04.2025
1.04.2025