Eyüphan KAYA
"Yasal mı, değil mi?",
"Bu iş kanuna uygun mu, değil mi?",
"İş kılıfına uyuyor mu uymuyor mu?",derken en büyük yolsuzlukların yasal ölçüler içinde olduğunu unutmayalım. Öyle ki bir zamanlar “naylon fatura “ diye bir kavram çıktı; hırsız, arsız adamlar bu vesileyle haksız yere trilyonlar kazandılar.
Yapılan bir şikayette müfettiş raporunda, “yapılan inceleme sonucu evraklar arsında naylon faturaya rastlanmamıştır” denildi ve tarihe bir ibretli ifade olarak not edildi.
Bunu ne diye anlatım merak ediyorsanız hemen beyan edeyim yasalara uygundur mantığıyla; atanan müdürler, kaymakamlar, valiler, seçilen belediye başkanları ve vekiller, kabineyi oluşturan bakanlar hoş güzel de, verim yüzde kaç acaba? Hani kağıt üzerinde işler tamamdı?
Bu görevlendirilen vatandaşlar -tabi kendilerine vatandaş dediğim için kızmasalar- atandıkları görevin amacına ne kadar hizmet ediyorlar, hiç düşünüyor muyuz?
Deseniz ki, bunlardan hangi kadroya atananın konumu daha önemlidir? Bunun cevabını vermek zor olmakla beraber insani duygularım ve hayat tecrübem, “kaymakamlık” vazifesini az daha ön plana çıkarıyor.
Aslına bakarsanız ülkemizde yöneticilik alanında ciddi bir boşluk var. Nedenine gelince özellikle ve öncelikle,
- Eğitim öğretimimiz nitelikli vatandaş yetiştiremiyor,
- 657 sayılı yasa yöneticiyi geliştirme motivasyonundan yoksun,
- Sözleşmeli yönetici kavramı ülkemizde yok,
- Devletin eteğine bir yapışan bir daha bırakmak istemiyor.
Varsa yoksa kâğıt üzerinde işlemleri düzgün yürüterek, rotasyon için gün saymak ve yükselme yollarını aramak,
Çok az kişinin ajandasında verimlilik stratejisi ve zaman ayarlı uygulama planı vardır maalesef.
Diyeceksiniz ki neden kaymakam makamını bir adım öne çıkardınız, aslında toplumsal huzur ya da sıkıntı aileden, köyden, beldeden, ilçeye yansır ilçeler yarı özerk yönetim birimleridir. Eğer ilçenin başı olgun ve kaliteli bir kimse ise bir çok sorunu tolere eder ve ilçenin var olan refahını daha da artırır.
Tabi eğer astsubaylığa özenen, militarist bir zihniyete sahip ise yöneticimiz ona buna bağırarak sorunların çözümüne katkıda bulunamadığı gibi hayata sıkıntı verir, kaos oluşturur ve ilçede yaşamanın tadı kaçar.
Ben kaymakam olsam ilçeyi nasıl idare ederdim,
- Yapacağım ilk iş, ilçenin kanaat önderlerini bir araya getirir, onlarla tanışır, ilçe için hazırladığım eylem planını onlarla paylaşırdım, ikinci bir toplantıyla ilçede bir ilçe istişare kurulu oluştururdum.
- En kısa zamanda ilçemin tüm köylerini ziyaret eder, onlara güven vermek için manidar bir tanışma ortamı oluştururdum.
- Tüm İmamlarla toplantı yaparak halkın sorunlarını dinler, kendilerine nasıl bir katkı yapabileceğimi öğrenir ve kendilerinin de eylem planına katkı vermesini beklerdim.
- İlçenin tüm öğretmenlerine stratejik eylem planını açıklayıp nasıl bir katkı verebileceklerini ya da eylem planına ekleme çıkarma için fikirlerinden yaralanırdım,
- Köy muhtarlarını periyodik aralıklarla seminerlere alır, aydınlatır ve iyi bir yönetici profiline ulaştırırdım.
- Köylümün huzurunu kaçıran kişi ya da aileler varsa ki muhakkak oluyor, onları kaymakamlık makamına çağırır onlarla konuşurdum ve tavırlarının takipçisi olurdum.
- Daire müdürlerine moral ve motivasyon verirdim, kendilerine iletmek istediğim talimatları 3 ayda 6 ayda bir davet ettiğim bir uzmanın konferansı arasına serpiştirerek iletirdim, gerektiğinde “hani hocamız şunu bunu demişti” diye hatırlatmalar yapardım.
- Eğitim öğretim üzerinde çok dururdum, elimden gelen ne varsa yapardım,
- Halkın düğün ve taziyelerinde bulunurdum.
- Cumartesi gününün yarım gününü sadece halka verirdim ve daire dışında onları ağırlardım.
- Seçilen belediye başkanıyla barışık olurdum, birçok ziyaretimde yanıma alırdım.
Allah aşkına soruyorum size:
Bunlar zor şeyler mi?
Bunlardan hangisi yapılamaz cinsten?
Hangisi ya da hangilerine ne gerek var denilebilir.
Hem bir kaymakamın yapması gereken en önemli işi, vatandaşa değer verip, ilçesine huzur kazandırmak mı yoksa kağıt üzerinde işleri yola koyup militarist bir tavıra sahip, ulaşılmaz bir durumda olup, ilçeyi- sözüm ona -yönetmek midir? İkincisi hem kolay hem de nefsin hoşuna gidebilir ama unutmayalım esas olan benim hayal etiğim kaymakamlık tarzıdır, çünkü ben vatandaş olarak böyle bir kaymakam istiyorum.
Hem şimdiye kadar kaç kaymakam ilçeye bir artı değer kazandırmadı diye görevinden alınmış ya da pasif göreve alınmış? Ayrıca kaç kaymakamın elinde 3 yıllık, 5 yıllık eylem planı var? Maalesef yok denecek kadar az, ya da varsa da vatandaş bilmiyor. Onun için topluma huzur kazandıramıyoruz. Vatandaş günü birlik yaşıyor, mutsuzdur, yarınından endişe duyuyor, emin değil.
Düşünen bir insan olarak bunu dile getirmek üzerime bir vazifedir. Ben vazifemi yaptım, bir atasözümüz var hani, “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla”, ders ve marifet almak umuduyla...
Bir toplumun yöneticileri yetenekli, nitelikli, basiret ve izan sahibi oldukça toplum rahat eder.
Yönetici, yönetici, yönetici!..
Yönetici profiliniz neyse hayat kaliteniz de odur diyebilirim.
Allah bu memlekete bilgili, deneyimli, fedakar, kendini halktan üstün tutmayan, vatandaşına değer veren yöneticiler nasip etsin.
Valla işimiz zor ama insanoğlu zoru başarabilir çünkü aklı var, ama kullanırsa tabi. Akıl kullanmak o kadar önemli ki, yüce Allah Cellecelaluhu Kur’anı Kerimde “aklını kullanmayanın üzerine pislik yağar” buyuruyor, daha ne desin.
Her vatandaşı ülkede olan her şey ilgilendiriyor, dolayısıyla nemelazım kavramını bu günden tez yok unutalım, ve toplumsal sorunlarımızla ilgilenelim e mi?
Selam ve sevgilerimle mutlu yarınlara…
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.03.2020
26.08.2019
20.08.2019
17.06.2018
17.04.2018
11.03.2018
25.10.2017
16.10.2017