Fehim TAŞTEKİN
Kürtler için hayli sıkıntılı ve belirsiz bir süreç yoğruluyor. ‘Kulebaz’ Trump’ın ‘konutçu’ Erdoğan’la bu işi nereye götüreceğini kestirmek zor olsa da her halükarda yeni süreç Kürtleri kimseye bel bağlamayacakları yeni bir yola koyuyor. Müttefik dedikleri güç sahayı müzayede alanına çevirmek üzere!
Donald Trump ‘harikalar diyarında’ lafı bir gün içinde “Kürtlere saldırırsa Türkiye’yi ekonomik olarak mahvederiz” tehdidinden “Türkiye ile ekonomik gelişme için büyük potansiyel var” diyen bir işbirliğine döndüyse bize de sormak düşer: Amerikan başkanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ne aldı?
Suriye’nin kuzeyinde öngörülen 32 kilometrelik güvenli bölgeye dair hedef tanımlamaları zıtlığını korurken iki taraf bu muhteşem bağdaşmayı neye borçlu?
Sadece liderlerin feveranlığına mı? Yoksa kör dövüşüne devam mı?
Beyaz Saray’a göre Trump, “Türkiye’nin Kürtler ve ABD’nin Suriye Demokratik Güçleri’yle (SDG) birlikte IŞİD’i bozguna uğrattığı diğer kuvvetlere kötü muamele etmemesinin önemini” vurguladı.
Erdoğan ise 32 kilometre derinliğinde güvenli bölge ve ticaret hacminin 75 milyar dolara çıkarılması hedeflerine değinip “Trump’la tüm bu konularda tarihi bir öneme sahip anlayış birliğine vardığımıza inanıyorum” dedi.
Tarihi olan nedir? Trump, YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu SDG’ye dokunulmasını istemezken Erdoğan süpürmeden bahsediyor: “Güvenli bölge dediğin zaman tüm o bölgeyi terörden temizleyeceksin.”
Biri korumaktan öteki yok etmekten söz ediyor. Bu nasıl bir uzlaşı? Uzlaşma varsa biri fena halde maniplasyon yapıyor. Erdoğan dün kafasındaki güvenli bölgeyi şöyle tanımladı:
“Amerika hava sahasının kontrolünü ele alırsa, biz de tüm güvenliği ele alabiliriz ve insanların yaşam koşullarını iyileştiririz, demiştim. Ne yazık ki Obama gerekli adımı atmadı. Şu anda (başkanın) yaklaşımı 30 km bir derinliktir. Hatta daha da uzatılabilir. Bu konu üzerinde çalışılabilir. Biz TOKİ olarak bu işin içerisine gireriz. Ama koalisyon güçleri maddi destek verirse güvenli bölgeyi halletmiş oluruz. Bu göçü de tamamıyla engeller. Benim planlamam şöyleydi: 500’er metrelik bahçesi olan, içinde iki kat zemin artı bir gibi konutlar yapılabilir. Etrafında da bahçesi olur, onlar için yeni bir hayat başlayabilir.”
Yer, Suriye.
Hava jandarması, ABD.
Müteahhit, Türkiye.
Finansör, koalisyon.
Dönsün 3.5 milyon mülteci.
Kürt kemeri olsun Arap kemeri.
TOKİ, TOKİ, TOKİ…
Müthiş bir fantezi. Trump’ın ‘batırırım haa’ dediği ama zaten batmış olan ekonomiye de can suyu. Artık Erdoğan’ın “Birçoğu kandırılmış” dediği YPG’liler de silahı bırakıp 500’lük evler için sıraya girer! Kim demiş Türkiye Kürtlere düşman!
***
Peki, bu tamponu kim tutacak? O konuda da fantezinin biri bin parça. Erdoğan’a göre tamponu kesinlikle Türkiye kuracak. O türden bir tamponun anlamı, Afrin’de herkese malum oldu; Kürtleri göç ettirme ve evlerine Arapları yerleştirme. Afrin’de yağmacı-talancı-ganimetçi pozlarla kafalara kazınan tayfa ‘nevzuhur kuvayi milliye’ olarak alanlara sürülecek. Kafadaki çözüm bu.
Dün yazmıştım, Kürtler, tampona Türkiye’ye karşı uçuşa yasak bölge anlamı yüklüyor. Sorumluluğun uluslararası koalisyonda olmasını umuyor. Fakat başlangıçta “Kürtleri terk etmeyiz” tepkisini veren Fransızlar “ABD giderse biz de sahadaki durumumuzu gözden geçirmek durumunda kalabiliriz” demeye başladı. Tamponu tutacak güç olarak Roj Peşmergelerini ve Suriye Kürt Ulusal Konseyi’ni öne sürenler var. Kapasite ve tecrübe açısından fazla bir şey ifade etmiyor. Mesud Barzani’nin himayesindeler ve sahada yoklar. Suudilerin adamı Ahmet Cerba da birkaç bin kişilik El Nukhba Güçleri’yle göreve talip. Hiç şansları yok. Mısır-Körfez girişimi de henüz hiçbir somut öneriye dönüşmüş değil. Bu kamp Şam’la ilişkileri normalleştirme eğilimine girmişken suyu bulandıracak adımlardan uzak durabilir. Nihayetinde tampon planı Türk-Amerikan askeri heyetler arasında müzakere masasında olacak. Nasıl şekilleneceğini bekleyip göreceğiz. Şimdilik fazla laf spekülasyon demektir.
***
İşin Zaytungsal tarafları bir kenara, Kürtler için hayli sıkıntılı ve belirsiz bir süreç yoğruluyor. ‘Kulebaz’ Trump’ın ‘konutçu’ Erdoğan’la bu işi nereye götüreceğini kestirmek zor olsa da her halükarda yeni süreç Kürtleri kimseye bel bağlamayacakları yeni bir yola koyuyor. Müttefik dedikleri güç sahayı müzayede alanına çevirmek üzere!
Haftalardır “Kürtlerin seçenekleri nelerdir” sorusu etrafında insanlar dönüp dolanıyor. Menbic’e yönelik hamle geliştiğinde Suriye Demokratik Meclisi (SDM) ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Suriye ordusundan devreye girmesini istemişti. Orada karşı hamle olarak görüntüye giren Amerika bayrağı hem Türkiye hem Suriye ordusuna karşı dalgalanmıştı. Elbette Suriye ordusunun gelişi hem Rusya ile aralarındaki eşgüdüme hem de kuzeydeki özerk yapının geleceğine dair pazarlıklara bağlı.
Bu konularda Kürt tarafında bir koşturmaca hali sürüyor. SDM ve SDG bütün kapılarda şansını zorluyor: Bir heyet Rus manivelası için Moskova’ya, bir heyet doğrudan müzakere için Şam’a, bir heyet askeri çerçeve için Rus üssünün bulunduğu Hmeymim’e, bir heyet Batı desteği için Paris’e, bir heyet Arapları işin içine çekmek için Kahire’ye gitti. Mısır’ın rolüne özellikle değinmek lazım. Kahire, Türkiye’nin Suriye’de genişlemesini tehlikeli bulup Kürtlerle Şam yönetimi uzlaştırmak için arabuluculuk yapmaya hazır pozisyonda. İki ülke istihbarat şeflerinin karşılıklı ziyaretleri bu tür bir diyaloğa zemin hazırlıyor. Arapların Şam’la köprüleri yeniden kurma çabası da bununla bağlantılı. Şam’a el veren eski hasımların, Kürtleri çözümün parçası yapmaya dönük bir perspektifi öne çıkartıyor. Bu istisnai tutumun yegane nedeni, Körfez-Mısır ittifakının Türkiye’yi İran kadar hatta ondan daha tehlikeli bulan yargısı. Fakat pas tutmuş Kürt kilidine Arap çilingiri çalışır mı bilmiyoruz. Bir emsali yok.
***
Bildiğimiz şey, Kürtler açısından Şam’la diyaloğun zemininin hâlâ çok kaygan olduğu. Daha 4 gün önce Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Eymen Susan “Türk rejiminin yayılmacı emellerine karşı diyaloğun yoğunlaşmasını umuyoruz. Bu diyalog Suriye’nin birliğini esas aldığı sürece, müzakereler yoluyla bazı taleplerin üstesinden gelebiliriz ” mesajı verdi. Trump’ın tampon çıkışının hemen ardından Moskova’daki Kürt temsilci Reşad Bênav anayasada değişiklik yapmaya yanaşmaması nedeniyle Şam’la müzakerelerin tamamen kesildiğini duyurdu.
Telefonla aradığım TEV-DEM Dış İlişkiler Sorumlusu Salih Müslim’e göre müzakerelerin durmasının, Trump’ın tutumu ya da tampon tartışmalarıyla bir ilgisi yok:
“Rejimde bir zihniyet değişikliği görmüyoruz. Rusya’ya sunduğumuz bir yol haritası var, ona yanıt verilmedi, hâlâ bekliyoruz. Yanıt gelirse ona göre davranırız. Trump’ın açıklamalarıyla bunun bir ilgisi yok. Biz siyasi irademizde özgür olduğumuzu söylüyoruz, irademizi kimseye kaptırmış değiliz, bunun böyle bilinmesi gerekir.”
Fakat bu kesilme hali değişebilir. Nitekim dün Kamışlı’dan bir heyetin tekrar Şam’a gittiği söylendi. Daha önce Kürt temsilcilerden, Şam’la diyaloğun Amerika’nın tutumundan bağımsız ilerleyeceğine dair güçlü ifadeler gelmişti. Moskova’ya giden heyetteki Bedran Çiya Kürd, 4 Ocak’ta Kamışlı’da gazetecilere, Türkiye ile sınırların korunması, Kürtler dahil bölgedeki halkların etnik, siyasal ve kültürel haklarının tanınması, özerk yönetim yapılarının anayasaya entegre edilmesi ve Fırat’ın doğusundaki kaynakların adil dağıtımının sağlanmasını öngören bir yol haritasını Rusya’ya sunduklarını anlatıp şunu eklemişti:
“Nihai kararımız, Şam’la anlaşmaya varmaktır; ne pahasına olursa olsun, Amerikalılar itiraz etseler bile bu yönde çalışacağız.”
***
Şam’ın daha önceki müzakerelerden bilinen yanıtı şu yöndeydi: Önce yabancı güçlerle ilişkiler kesilsin. Ardından sınır kapıları, Tabka Barajı, petrol tesisleri ve kamu binaları merkezi yönetime bırakılsın. Sonra hükümet güçleri kentlerin kontrolünü ele alsın. Son olarak da siyasi çözüm bağlamında anayasanın 107’inci maddesine göre güçlendirilmiş bir yerel idare tesis edilsin.
Kürtler özerklik kurumlarını Amerikalılar bölgeye gelmeden önce inşa ettiklerini belirtip bunların yabancı güçlerle bağlantılı olarak pazarlık konusu yapılmasına karşı çıkıyor.
Özerklik ya da federasyon bahse kapalı. Anadilde eğitim, kültürel hakların tanınması bağlamında müzakereye açık. Esasen Şam yönetimi de Kürtler de bağlayıcı taahhütler altına girmeden önce, ABD’nin ne yapacağını görmek istiyor. Haliyle diyalog kapısı açık ama masa ciddiyetten ya da bağlayıcılıktan uzak.
Rusya’nın Kürtler için ne yapabileceğini de henüz bilmiyoruz. Rus lider Vladimir Putin epeydir randevu talebini beklettiği Erdoğan’ı 23 Ocak’ta ağırlayacak. ABD’nin çekilirken Türkiye’yi sahaya davet eden ayartıcı hamlesi karşısında Putin de elindeki Astana çengeliyle sözünü söyleyecek. Rusya’nın Kürtlerle ilgili varsa bir oyun planı onu da o zaman göreceğiz.
Hasılı, Fırat’ın düzlükleri pek sisli! Yine de hayırlı işler TOKİ!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025