Fehim TAŞTEKİN
Cehennem günlüğünden çıkamayan Irak yine sırat köprüsünde. Hükümet krizi ve İran-ABD hesaplaşması yeni fasıllar açıyor. Öyle anlaşılıyor ki 3 Ocak’ta, Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve Haşd el Şabi Heyeti Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi Mühendis’in ABD tarafından öldürülmesi, Irak’ta hem İran hem ABD açısından belirsiz bir dönem başlattı. Bu dönem bütün taraflar açısından yeni kırılganlıklar içeriyor. Bağdat’ta hükümetin şekillenmesi de Haşd el Şaabi’nin gidişatı da Amerikan askeri varlığının geleceği de bu kırılgan zemindeki hareketlere bağlı. Bu üç mesele birbirinin kördüğümü.
Trump yönetimi, Irak’ı İran’a karşı ön cepheye ya da bariyere dönüştürmekte ısrarlı. Bu yüzden Irak parlamentosunun askeri üslerin boşaltılması kararını tehditlerle karşıladı. Mevcut denklerle şekillenmiş herhangi bir hükümetin Amerikan tehditlerine göğüs gerecek güçte olduğu ya da olacağı söylenemez. Irak darbe almış temperli cam gibi, parçaları bir arada tutmak kolay değil.
Buna karşı İran da Amerikan güçlerini Irak’tan çekilmeye zorlayacak koşulları oluşturmanın peşinde. Haşd el Şaabi içinde Ketaib Hizbullah gibi gruplar Amerikan üslerini hedef bellemiş durumda. Beri taraftan, Sünni ve Kürtler bir yana, Amerikan varlığını, İran’ı dengeleyen bir faktör olarak gören Şiiler de az değil. Irak’ın bir hesaplaşma arenasına dönüştürülmesi İran etkisine karşı ciddi bir hassasiyet de geliştirdi. Bu hassasiyet, kasımda patlak veren gösteriler sırasında sokaklara yansıdı. Nihayetinde gösteriler Başbakan Adil Abdülmehdi’nin istifasını getirdi. Hükümet kurma çalışmaları da iki güç arasındaki bilek güreşinden azade olamadı.
***
Cumhurbaşkanı Berhem Salih, Tevfik Allavi’yi aday gösterdi ama hükümet kuramadı. Ardından Adnan Zurfi görevlendirildi. Amerikan pasaportu da taşıyan Zurfi, “Amerikan ajanı” olarak görüldüğü için Şii partilerin vetosunu aşamadı. Sünniler ve Kürtler de, Şii vetosunu aşamayacağı anlaşılınca, Zurfi’nin arkasında durmadı. Buna karşın Şii gruplar, İstihbarat Şefi Mustafa Kazımi üzerinde anlaştı. Kazımi’nin bundan haberi bile yoktu. Berhem Salih dün görevi Kazımi’ye verdi. O da İngiliz pasaportu taşıyor. Zurfi’yi istemeyen İran, Kazımi’ye de mesafeli ama başka seçeneği kalmadı.
İran bu süreçte Şii partileri birlikte hareket edip ortak aday çıkarma konusunda yönlendirmeye çalıştı. Ulusal Güvenlik Sekreteri Ali Şemhani 7 Mart’ta Bağdat’ta temaslarda bulundu. Ardından Şii partiler ortak adam belirlemek için 7 kişilik bir komite kurdu. İran’a yakın gruplar Nail el Suheyl’i öne sürünce Mukteda Sadr’ın grubu Sairun ile Ammar el Hekim’in grubu Hikmet “Biz yokuz” deyip çekildi. Ardından Kudüs Gücü’nün yeni komutanı İsmail Kaani 30 Mart’ta Bağdat’a gitti.
Aktarılan bilgilere bakılırsa Süleymani’nin ağırlığını taşıyamayan Kaani’nin ziyareti ters tepti. Mukteda Sadr, Kaani’yle görüşmeyi iptal etti. Hikmet, ziyareti zamansız ve iç işlere müdahale olarak niteledi. Eski Başbakan Haydar el İbadi’nin koalisyonu Nasır, Kaani’nin girişimini başarısız buldu. Büyük Ayetullah Ali Sistani’nin de randevu vermemesi, “İran’ın müdahalesinden duyulan rahatsızlığın en yüksek ifadesi” idi. Selefinin aksine Arapça bilmeyen Kaani, Sünni Araplar ve Kürtlerle de görüşmedi. Süleymani, özel ilişkileri sayesinde herkese ulaşabilen biriydi. Elbette Tahran, Ortadoğu’daki hassas ilişkileri tamamen Kaani’ye bırakacak değil. Bu kritik dönemde Şemhani’nin Bağdat’a gönderilmesi de bunun göstergesi. Şemhani sadece Şii liderlerle değil cumhurbaşkanı, meclis başkanı ve başbakanla da görüştü. Kaani’nin yetersizliğine bakıp İran için bir çöküş hikâyesi yazılamaz.
Kazımi’nin ABD ve İran’ı dengeleyen bir çizgi izlemesi muhtemel. Ancak Irak karmaşasında başbakanın iradesi tek başına bir şey ifade etmiyor. Başbakanın gruplar arasında koordinasyon kapasitesi daha önemli.
Hükümeti kurabilirse Kazımi de kaçınılmaz olarak kendisini İran-Amerikan çelişkisinin mengenesinde bulacak. ABD’nin çekilmesi yönündeki baskılar da bitmeyecek. İran etkisine karşı itirazlar da dinmeyecek.
***
Washington yeni bir stratejik anlaşma için hükümeti bekliyor. O zaman bütün azametiyle bastıracak. Pazarlık masasına oturuncaya kadar da İran ve Haşd el Şaabi’nin ‘direnişçi’ kanadına karşı caydırıcı, cezalandırıcı hatta yok edici bir konuşlanma arayışını sürdürecek.
Amerikalılar Süleymani suikastıyla İran’ın bölgedeki faaliyetlerinin alt üst olduğunu düşünüyor ancak kendileri de artık güvende değil. Üslerle ilgili stratejik değişikliğin en önemli nedeni bu. Ayrıca Haşd el Şaabi’yi bitirmeye dönük kapsamlı bir harekât planlaması var akıllarında. Bunu yapmadan planlamada üs sayısını azaltmak, geri kalanları Patriot ve C-RAM ile tahkim etmek, daha önemlisi askeri konuşlanmada ağırlığı Kürdistan’a kaydırmak var.
Amerikalıların IŞİD ile savaş gerekçesiyle 2014’ten bu yana konuşlandıkları üs sayısı 14. Son bir ayda Kaim, Kayyara, K1, Neyneva-Musul ve Tagaddum üslerini boşalttılar. Muhtemelen iki yerden daha çekilecekler. Tahliyelere karşın Kürdistan’da Erbil, Süleymaniye ve Halepçe’de üç üs kurulacağı söyleniyor. Bu konuda biraz bilgi karmaşası var. Erbil’in güneyindeki havaalanı yakınında Suriye’deki operasyonlar için kullanılan üssün, Anbar vilayetindeki Ayn el Esad gibi büyütüleceği öngörülüyor. Burası belki ileride ana üsse dönüşecek. Ayn el Esad şimdilik İran’ın Suriye üzerinden Lübnan’a uzanan hareketliliğini izleme ve önleme misyonuyla önemini koruyor. Halihazırda Halepçe yakınlarında İran sınırına 14 km mesafede Saddam döneminden kalma bir üs daha var. İran’ı dikizleme noktası. Muhtemelen CIA ve Mossad orada. Bu üssü de güçlendirebilirler.
Süleymaniye’deki üsle ilgili henüz net bilgi yok. Ayrıca Amerikalılar Erbil’in 65 km kuzeyinde Şaklava tarafında yer alan Harir üssünü kullanıyor.
Amerikalılar Irak’ta çok huzurlu olamayacaklarını görüyor ve Kürdistan’a ‘cepteki alternatif’ olarak bakıyorlar. Tabii bu planlama aynı zamanda İran’ı baskılama stratejisiyle de uyumlu. Yine Suriye’deki askeri varlığın sürdürülmesi de Kürdistan’daki üslenme kapasitesine bağlı. Yeni üs planlamasında dikkat çekici bir başka nokta da ABD’nin, Kürdistan’da İran’ın sahası olarak bilinen Süleymaniye tarafına kayıyor olmasıdır. Şimdiye kadar Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile çalışan ABD, Kürdistan Yurtseverler Birliği’ni (KYB) de İran’dan uzaklaştıracak bir yolu açıyor. Eş başkanlık sistemine geçen KYB’nin liderlik koltuğunda oturan Lahur Talabani, 2014’te Kobani’ye yardım seferberliğinden beri Amerikalılarla yakın çalışıyor. Birkaç gün önce Mahmur yakınlarında IŞİD’e karşı operasyona KBY’ye bağlı özel timlerin katılması bu değişimde önemli bir işaret.
Ancak ABD ile ortaklığı güç dengeleri açısından önemseyen Kürdistan’ın her iki yakasının da pek çok nedenden ötürü İran’ı çökertecek bir strateji için oynadığı söylenemez. İran’ın bu değişime yanıtı ne olur bilmiyoruz.
“İran ekonomik kriz, Korona, iç sorunlar yüzünden kafasını kaldıracak halde değil, stratejik kayıplar yaşıyor” yönünde tespitlere çok rastlıyoruz. Fakat bu yargı için hala çok erken.
Sözün kısası ya Amerikan-İran hesaplaşması Kürdistan dahil Irak’ı yeniden dizayn operasyonlarına maruz bırakacak ya da 2003’teki işgalin ardından pek çok düğümün çözülmesini sağlamış örtülü işbirliğine dönülecek. Üçüncü seçenek Iraklıların Irak’ı tamamen geri alması ki bu şimdilik çok uzaklarda!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025